Türk Ceza Kanunu’nda aile içi şiddet için özel olarak öngörülmüş bazı hukuki düzenlemeler bulunmaktadır. Bu yazıda ilgili düzenlemeler üzerinde duracağız.
Fail ile Mağdur Arasındaki Akrabalık İlişkisinin Cezaya Etkisi
Kasten Yaralamada
Fiziksel şiddetin aile içinde gösterilmesine diğer hallere nazaran daha sık rastlanmaktadır. Fakat buna rağmen aile içindeki şiddet diğerlerinden çok daha iyi saklanır ve aile içindeki etkisi de daha büyük olabilir. Bu nedenle kanun koyucu kasten yaralama suçunu düzenlerken fail ile mağdur arasındaki akrabalık ve evlilik ilişkisine göre cezanın artacağını düzenlemiştir.
“Kasten yaralama suçunun; a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı … İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında … artırılır.” TCK m. 86/3 |
Belirtmemiz gerekir ki bu maddenin uygulanması fail ve mağdurun aynı evde yaşamasına değil, sadece akrabalık bağına bağlıdır. Bu durumda verilecek ceza, ceza miktarını etkileyecek başka durumlar da yoksa kasten yaralamanın temel halinde 1,5-4 yıl arası; basit tıbbi müdahaleyle giderilebilir olması durumunda 6 ay-1,5 yıl arasıdır.
Görüldüğü üzere boşanılan eşe karşı işlenen şiddet dahi bu kapsama girmektedir. Fakat butlanla sonlanan evliliklerle ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla örneğin, boşanmış olduğu eski karısına vuran bir adamın cezası artacakken evlilikleri iptal olanlar arasında gerçekleşen şiddet eylemleri kapsam dışında olmalıdır. Aslında kanun koyucunun amacı düşünülerek kıyasen evliliği iptal olanlar için de bu hüküm uygulanmalı gibi gelse de ceza hukukundaki kıyas yasağı yine de unutulmamalıdır. Fakat butlan kararı şiddet eyleminden sonra gerçekleşmişse, her ne kadar evliliğin hukuka aykırı kurulduğu artık sabit olmuş olsa bile TMK gereği evliliğin sonuçları butlandan evvel işlediğinden “eşe karşı” kasten yaralamanın bulunduğu kabul edilmelidir.
Kanun koyucu üstsoy ve altsoy diye genel bir ifadeye vererek sadece anne baba ve evlatları değil, onların anne babaları ile evlatlarını da korumayı amaçlamıştır.
Eziyete Varan Şiddet Eylemlerinde
Şiddet eylemlerinin sürekli ve sistematik halde işleniyor olması durumunda eziyet suçunun bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda failin cezası çok daha artacaktır. Temel hali 2-5 yıl arası hapis cezasını gerektiren bu suçta mağdur ile fail arasındaki akrabalık ve evlilik ilişkisi ile mağdurun özel durumu cezayı artırır.
“a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı, b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe veya boşandığı eşe karşı, İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” TCK m. 96/2 |
Kasten yaralamadaki düzenlemeden farklı olarak burada mağdurun failin kardeşi olmasının tek başına cezayı artırmadığını görüyoruz.
Hürriyetten Yoksun Bırakmada
Mağdura karşı doğrudan fiziksel şiddet uygulamasa bile failin yine de onun özgürlüğüne müdahalede bulunması mümkündür. Örneğin odaya kapatıp çıkmasına izin vermemek böyledir. Tıpkı eziyette olduğu gibi bu suçta da mağdur ile fail arasındaki akrabalık ve evlilik ilişkisi ile mağdurun özel durumu cezayı artırıcı etkiye sahiptir.
“e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.” TCK m. 109/3 |
Temel hali 1-5 yıl arası hapis cezasını gerektiren bu suçta fail cebir, tehdit veya hile kullanarak mağdurun özgürlüğünü kısıtlamışsa ceza 2-7 yıl arası hapis olur. Yukarıdaki ceza artırımı da buna göre yapılacağından duruma göre 2-10 yıl veya 4-14 yıl arası hapis cezası söz konusu olabilir. Durum böyle olmakla birlikte öncelikle eylemin aşağıda belirttiğimiz Disiplin Yetkisinin Kötüye Kullanılması kapsamında olup olmadığı tartışılmalıdır.
Aynı Evde Yaşayan Kişiye Kötü Muamelede Bulunma
Kasten yaralamadan ayrı olarak düzenlenen kötü muamele suçunun kanunda sadece temel halinin düzenlendiğini görüyoruz. Maddenin ilk fıkrasında suçun oluşumu için akrabalık bağının değil, aynı evde yaşamanın arandığı belirtilmiştir. Fakat eylemin de o ev içinde işlenmesi şartı olmadığından pekala dışarıdaki eylemler de bu madde kapsamındadır. 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezasını öngören bu maddede kötü muamelenin ne olduğuyla ilgili bir açıklama ise yoktur. Gerek doktrinde gerekse yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere kasten yaralamadan daha geniş bir alanı içine aldığını söyleyebiliriz. Örneğin mağduru soğukta bırakmak, gece vakti uzun süre yollarda yürümesini sağlamak gibi eylemler dahi kötü muamele sayılabilir.
Disiplin Yetkisinin Kötüye Kullanılması
Yine TCK’deki kötü muamele başlığı altında düzenlenen bu suçta ise sadece faille mağdur arasında disiplin ilişkisi aranır. Akrabalık bağına veya aynı evde yaşanıp yaşanmadığına bakılmaz.
“İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir.” TCK m. 226/2 |
Görüldüğü üzere bu suçun oluşması için failin, mağduru idaresi altında tutması gereklidir. Elbette velayete sahip anne babanın bu kapsama gireceğinden şüphe yoktur. Fakat madde uyarınca yaşlılara bakan huzurevinde, öğrencileri yetiştiren bir okulda, mahkumları muhafaza eden bir cezaevinde çalışanların dahi bu madde uyarınca fail olabilmesi mümkündür.
Alt sınır belirtilmeksizin 1 yıla kadar hapis cezasını öngören bu suç ile yukarıda değindiğimiz birinci fıkradaki kötü muamelenin birbirinden iyice ayrılması gerekir.