Dilekçede Belirtilecek Hususlar ve Basit Yargılama Usulü
Savunma dilekçeleri, özellikle basit yargılama usulünün yürürlüğe girmesiyle önem kazanmıştır. Bilindiği üzere, üst sınırı iki yıl ve altında cezayı gerektiren suçlarda basit yargılama usulü uygulanabilmektedir. Bu davalarda asliye ceza mahkemesinin duruşma açması zorunlu değildir. Dosya üzerinden de karar verebilir. Dolayısıyla verilecek dilekçelerin olabildiğince özenli ve doğru noktalara değinerek yazılmış olması önemlidir. Eğer tarafınıza CMK m. 251 gereği iddianame ulaştıysa ve yazılı olarak beyan/savunmanızı belirtmeniz isteniyorsa on beş gün içinde dilekçenizi sunmuş olmanız gerekmektedir.
Sanığın yazdığı savunma dilekçesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul edip etmediği ve ceza verilmesi ihtimalinde kamuya yararlı bir işte çalışmak isteyip istemediği vb. hususlar da belirtilebilir.
Müştekinin yazdığı beyan dilekçesinde ise, suçtan mağdur olması dolayısıyla bir maddi zarara uğrayıp uğramadığının ve davaya katılma talebinin olup olmadığının vs. bildirilmesi de istenir.
Dilekçe, dosya hangi mahkemede görülüyorsa o mahkemeye hitaben yazılacak ve dosya numarası da mutlaka belirtilecektir. Tebligat müşteki ya da sanığın bulunduğu yere uzak bir adliyedeki asliye ceza mahkemesinden gelmişse, beyan ve savunma vermek isteyen taraf, bulunduğu yerdeki nöbetçi asliye ceza mahkemesi tarafından gönderilmek üzere en yakın adliyeden de dilekçesini verebilir.
Yazılan dilekçede, isnat edilen suça ilişkin olaylar üzerinde durulmalı ve bu sınır aşılmamalıdır. Değinilen her bir hususa neden değinildiği açık olmalıdır. Mesela olay öncesinde yaşananlardan bahsediliyorsa bunun haksız tahrike mi, meşru müdafaaya mı yoksa başka bir hukuki kuruma yönelik mi bir savunma olduğu anlaşılmalıdır. Kötü yazılmış bir dilekçe yazan tarafın zararına olacaktır.
Basit yargılama sonucunda sanığa ceza verilecek olursa bu ceza ertelenebilir, HAGB kararı verilebilir ya da seçenek yaptırıma çevirim yapılabilir. Ayrıca verilen cezanın dörtte biri indirilecektir. Verilen karara taraflardan birinin itiraz etmesi durumunda duruşma açılır.
Ayrıca belirtelim ki, basit yargılama usulü üst sınırı iki yıla kadar olan suçlar için geçerli olduğundan asliye ceza mahkemelerinde karşımıza çıkmaktadır. Elbette bu, asliye ceza mahkemelerinde yürütülen tüm davalara basit yargılama usulüyle bakıldığı anlamına gelmez. Ancak normal usulle yürütülen davalarda da pekala savunma ve beyan dilekçeleri sunulabilir.
Ceza Yargılamasında Sıkça Sorulan Sorular
Evet, basit yargılama usulüyle görülen davalarda mahkumiyete karar verilirse cezada dörtte bir oranında indirim yapılır. Bu indirime takdiri indirim, haksız tahrik indirimi vb. kurumlar dahil değildir.
Hayır, kendinizi avukatla temsil etmeden de duruşmalara girme ve savunma/beyan dilekçenizi hazırlama hakkınız bulunmaktadır. Ancak hukuki destek almadan bu işlemlerin yapılmasını önermiyoruz. Zira çokça şahit olduğumuz üzere, davanın tarafı olan kişiler ne kadar çabalasalar da dosyadaki verilere objektif gözle bakmakta, suçun tipiklik unsurlarını değerlendirmekte ve doğru savunma argümanını bulmakta sorun yaşamaktadır.
Evet, suçun mağduru olan kişi kendisini avukatla temsil ettirdiyse, sanık, suçlu bulunması durumunda katılan avukatına vekalet ücreti öder.
Vekalet ücreti avukatla müvekkili arasında serbest olarak kararlaştırılır. Ancak belirlenen bu ücretin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen tutardan düşük olmaması gerekmektedir. Tarafların ücreti takside bölmesindeyse elbette sakınca yoktur.
Evet, dosyada vekil olarak tayin etmeden de anlaşılan bir avukata dilekçe yazdırabilir. Bu hizmetin ücreti de tarafların anlaşmasına göre belirlenecek olup, asgari ücret tarifesinde bunun için de alınabilecek minimum ücret düzenlenmiştir.
Örnek Savunma Dilekçesi 1 (Kasten Yaralama)
Aşağıdaki dilekçeye konu olay farazidir.
İSTANBUL ANADOLU … ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
…/…/202..
DOSYA NO………………: 202../…
SAVUNMA BEYANI
VEREN SANIK……..…..: …..
MÜDAFİİ…………………: Av. Oğuzhan YAZICI
MÜŞTEKİ………….……..: …..
SUÇ…………………………: Kasten Yaralama (TCK m. 86/2)
KONU………………..……: Basit yargılama usulüne ilişkin …./…./202… tarihinde UETS yoluyla tarafımıza ulaşan ihtara istinaden süresinde hazırladığımız savunma beyanımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Somut olayda müvekkil, diğer müşteki-sanık Demir …’e hiçbir şekilde vurmamıştır. Bir an için vurduğu düşünülse dahi meşru savunma hükümleri çerçevesinde hareket ettiği kabul edilmelidir. Öyle ki olay sırasında orada bulunanlar da diğer müşteki-sanık Demir …’in müvekkile karşı sinkaflı küfürler ettiğine, müvekkilin üzerine yürüdüğüne ve öldürmekle tehdit ettiğine tanık olmuşlardır. Dolayısıyla mahkeme mevcut durumda müvekkilin beraatine karar verilmesini gerektiği kanaatinde değilse duruşma açılarak delillerin toplanmasını istemekteyiz.
Karakolda bilgisine başvurulan Emel …’in beyanı ise tarafsız ve bağımsız olamayacağından güvenilir nitelikte değildir. Zira:
Müvekkil ile Emel … arasında olay öncesine dayanan anlaşmazlık bulunmaktadır. Müvekkilin, üst kat komşuları olan Emel … ve Demir …’e yönelik gürültü sebebiyle 2022 Eylül – 2023 Ocak arasında toplamda 12 defa site yönetimine şikayette bulunduğu ve 5 defa da polisin geldiği hususu dosyada bulunan belgelerden de anlaşılmaktadır. Bu da göstermektedir ki müvekkilin anlaşmazlığı yalnızca müşteki-sanık Demir …’le değil, aynı zamanda onunla aynı evde yaşayan eşi Emel … iledir. Dolayısıyla bilgisine başvurulan Emel …’in hem müvekkille olan husumeti hem de Demir’e olan yakınlığı sebebiyle verdiği beyanın tarafsız olması beklenemez, hükme esas alınamaz.
İlgili Yargıtay kararları da somut durumda tanık beyanının hükme esas olamayacağı yönündeki savunmamızı desteklemektedir:
“Sanığın suçlamaları kabul etmemesi, katılanın olaya ilişkin aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunması, taraflar arasında önceye dayalı husumet bulunması, olayın tek görgü tanığının katılanın akrabası olması, katılanın beyanlarında sanık ve hakkında beraat kararı verilen temyiz dışı sanık … ve hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen şüphel…. ın ellerinde silahlarla kendisine ve evine çok sayıda ateş ettiklerini beyanına rağmen, olay yerinde tek boş kovan bulunup bu kovanı da kolluk güçlerine kendisinin teslim ettiğini belirtmesi ve evde ateş edildiğine dair zarar ziyana ilişkin tespit bulunmaması karşısında; katılan ve akrabası olan tanığın beyanının ne suretle sanık savunmasına üstün tutulduğu yeterince açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile hükümler kurulması, … Bozmayı gerektirmiş…” Y. 4. Ceza Dairesi 2015/19375 E., 2019/16994 K.
“Mağdurun, soruşturma ve kovuşturma aşamasında ısrarla kardeşi olan sanığın, kendisine silahla ateş ederek öldürmekle tehdit ettiğini ileri sürmesi bu hususların tanıklar Güllü ile Zahit’in birbirleriyle uyumlu ve her aşamada tutarlı beyanları ile desteklenmesi ve adı geçen tanıkların katılanın akrabası olmaları sebebiyle beyanlarına itibar edilmemesi karşısında, sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki birbirinden farklı ifadeleri ile, sanıkla birlikte yaşayan annesi olan ve felçli eşine sanık olan oğlunun bakmakta olduğunu beyan eden, soruşturma aşamasında tanık olarak gösterilmeyen sadece kovuşturma aşamasında dinlenen tanık Fahriye’nin anlatımına üstünlük tanınmakla, dosya içeriğine uygun olmayan, çelişkili ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve Üst Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA…” Y. 4. Ceza Dairesi 2013/26489 E., 2015/36540 K.
“Sanığın, müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadesini mahkeme huzurunda kabul etmemesi nedeniyle CMK’nın 148/4. maddesindeki düzenleme uyarınca ikrarın hükme esas alınamayacağı, tanık …’in, katılanın akrabası olması nedeniyle beyanlarına mahkemece itibar edilmemesi ve diğer tanıkların da sanık savunmasını destekleyen beyanlarda bulunmaları karşısında, mahkemenin kabul ve takdirinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Eyleme ve yükletilen suça yönelik katılan … vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA…” Y. 18. Ceza Dairesi 2015/12015 E., 2016/9736 K.
“Sanık ile katılanın, katılana ait tarlaların ekilmesi ve tarımsal destekleme ödeneğinin 1/4’ünün katılan, kalanın sanık tarafından alınması konularında anlaştıkları, katılanın sanığın destekleme ödemesi ile ilgili belgeleri düzenleyip Tarım İl Müdürlüğü’ne sunacağı beyanı, destekleme ödemesinin katılan adına ve katılanın hesabına yapılması, sanığın belgelerin katılan tarafından imzalandığını savunması, bu savunma aleyhine beyanda bulunan tanıkların katılanın yakın akrabası olması karşısında; mahkemenin sanığın suç kastı ile hareket etmediğine dair kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiş, adli emanete kayıtlı belgeler bakımından mahallinde bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.” Y. 11. Ceza Dairesi 2016/1744 E., 2016/1985 K.
“Katılanın savcılık ifadesinde, sanık tarafından silahla tehdit eyleminin gerçekleştirildiği yönünde bir anlatımının bulunmaması, sanığın aşamalardaki birbiriyle tutarlı savunmalarında üzerine atılı suçlamaları inkar etmesi, tanıkların katılanın yakın akrabaları olması nedeniyle anlatımlarına itibar edilemeyeceği, olayda kullanıldığı iddia edilen silahın ele geçirilememesi ve taraflar arasında var olan husumet karşısında, silahla tehdit eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususundaki şüphenin giderilemediği ve sanık hakkında “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesi, … Kanuna aykırı…” Y. 4. Ceza Dairesi 2013/25864 E., 2015/37855 K.
Dolayısıyla dosyadaki verilere göre aleyhine yeterince delil bulunmayan ve hatta suçsuzluğu tanık beyanlarıyla da kanıtlanabilecek olan müvekkil hakkında “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince beraat kararı verilmelidir.
Müvekkil, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması hükümlerinin uygulanılmasını kabul etmektedir.
Sonuç ve Talep: Yukarıda açıkladığımız ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, müvekkilin beraatine ve diğer müşteki-sanık Demir …’in cezalandırılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Müşteki-Sanık … Müdafii
Av. Oğuzhan Yazıcı
(E-imzalıdır)
Örnek Savunma Dilekçesi 2 (Hakaret)
Aşağıdaki dilekçeye konu olay farazidir.
İSTANBUL ANADOLU … ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
…/…/202..
DOSYA NO………………: 202../…
SAVUNMA BEYANI
VEREN SANIK……..….: …..
MÜDAFİİ…………………: Av. Oğuzhan YAZICI
MÜŞTEKİ………….…….: …..
SUÇ…………………………: Hakaret
KONU………………….…: Basit yargılama usulüne ilişkin …./…./202… tarihinde UETS yoluyla tarafımıza ulaşan ihtara istinaden süresinde hazırladığımız savunma beyanımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Somut olayda müvekkil ile dava dışı Hasan … arasında yapılan özel yazışmalar Hasan … tarafından müşteki Ezgi …’ye gösterilmiş, müşteki Ezgi de olaydan bu şekilde haberdar olmuştur.
Öyle ki şikayet dilekçesinin içeriğinden de anlaşılacağı üzere müşteki Ezgi …’nun huzurunda değil gıyabında işlenen bir eylem söz konusudur. İddianamede her ne kadar “mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi halinde failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı” ifadesine yer verilmişse de, somut olayda böyle bir istemin varlığının nasıl kabul edildiğine dair bir açıklama iddianamede yer almamaktadır. Dosyadaki veriler arasında da böyle bir kabulü gerektirecek bir olay bulunmamaktadır. Müvekkil, Hasan …’a yazdıklarını sadece ona yönelik yazmıştır. Bu kişinin söylenenleri bir başkasına ileteceğini öngörmesi veya bu kasıtla hareket etmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla aracı kullanarak iletme kastıyla işlenen bir “huzurda hakaret”in değil, “gıyapta hakaret”in şartları aranmalıdır. Üç kişiyle ihtilat şartı da gerçekleşmediğinden, bu eylem yönünden müvekkilin beraatine karar verilmelidir.
Mahkeme somut olayda “huzurda hakaret”in bulunduğu görüşündeyse de, söylenenlerin meşru müdafaa veya haksız tahrik altında işlenmiş olması sebebiyle müvekkil hakkında “ceza verilmesine yer olmadığına dair karar” verilmesini talep etmekteyiz. Zira Ezgi …’nun müvekkilin kardeşine karşı işlediği onlarca vukuat vardır ve verdiği bunca rahatsızlığa ve işlediği suçlara rağmen aynı davranışlarına rahatça devam etmesi müvekkilin öfkelenmesine ve kardeşini korumak için sözlü müdahalede bulunma zorunluluğuna sebep olmuştur.
Müvekkil, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması hükümlerinin uygulanılmasını kabul etmemektedir.
NETİCE-İ TALEP: Yukarıda açıkladığımız ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle müvekkil hakkında beraat kararı verilmesini; mümkün değilse TCK m. 129/1 uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini; bu da mümkün değilse lehe olan hükümlerin uygulanmasını saygılarımızla talep ederiz. …./…/202…
Sanık Müdafii
Av. Oğuzhan YAZICI