Bilindiği üzere ülkemizde 2002’den beri eşler arasında yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanmaktadır. Yani eşlerin evlendikten sonraki çalışmalarının karşılığında edindiği gelirle aldığı ev, araba, arsa, dükkan gibi malvarlığı değerlerinin yarısında diğer eşin de katılma alacağı hakkı vardır. Dolayısıyla taraflar boşanma aşamasına girince veya boşanmanın kaçınılmaz olduğunu hissedince ya da en başından beri kendi eşlerine güvenemediklerinden evlilik birliğinden mal kaçırmak isteyebilmektedir. Bu nedenle:
- Kocanın kendi üzerine olan evin tapusunu anne, baba veya diğer yakınları gibi üçüncü kişilerin üstüne yapmasına,
- Kadının çalışarak kazandığı parayla kocasına danışmadan annesine ev veya araba almasına,
- Gelirlerin üçüncü bir kişinin banka hesabında biriktirilmesine
Ve bunlara benzer pek çok duruma rastlamaktayız. Mal kaçırmanın boşanma davasına ve katılma alacağı talebine ilişkin olmak üzere iki önemli sakıncası vardır. Diğer eş haklarını korumak için pekala bunları kullanabilir.
Evlilik birliğinden bu şekilde mal kaçırmak öncelikle boşanma davasında ekonomik şiddet veya mali konularda güveni sarsma olarak değerlendirilebilir. Yani bu davranışlar mal kaçıran eşe kusur olarak yükleneceğinden, boşanma davası sonucunda ağır kusurlu bulunma ihtimali artar. Bunun sonucu olaraksa diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödemekle sorumlu tutulur. Örneğin aşağıdaki Yargıtay kararına konu olayda koca, evin tapusunu babası üzerine geçirerek eşinden mal kaçırmış; bu durumsa kusurlu davranış olarak kendisine yüklenmiştir.
“…eşine hakaret eden, eşinin sesini porno sitesindeki kadının sesine benzeterek onu suçlayan ve evinin tapusunu babasına devredip mal kaçırmaya çalışan erkek; eşine hakaret ve beddua eden kadına nazaran ağır kusurludur…” Y. 2. HD. 2021/3275 E., 2021/3815 K. |
Diğer sakıncalı durumsa katılma alacağı davası ile muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasından kaynaklanmaktadır. Mal kaçıran eşin boşanma davasında kusuru artmakla kalmaz, aynı zamanda bu davalara maruz kalacağından masrafı da artar. Hele ki en nihayetinde davayı kaybettiğinde kendisi için mali sonuçlar çok daha ağır olacaktır. Söz konusu taşınmazların güvenceye alınması amacıyla dava bitmeden duruma göre ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konularak başkalarına devri de engellenebilir.
Anlattığımız sakıncalı durumlardan ikincisine diğer eş tarafından çoğunlukla başvurulsa da, bu davranışı boşanma davası sırasında usulüne uygun şekilde ileri sürüp kusur yükleme şansı çoğu zaman es geçilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus mal kaçırma davranışının doğru şekilde ileri sürülmesidir. Kusurun kimi durumlarda dilekçe teatisi aşamasında yüklenmesi gerekirken kimi durumlarda ıslahla yüklenmesi gerekir. Bazı durumlardaysa ikisi de tercih edilmeden ek bir boşanma davası açılmalıdır. Çoğu zaman atlanan bir husus olsa da çok iyi bilinmesi gerekir ki asıl, karşı ve birleşen boşanma davaları için ayrı ayrı hükümler verilse de tek bir kusur belirlemesi yapılır. Bununsa nafaka ve tazminat taleplerine doğrudan etkisi olur.
Avukat Oğuzhan Yazıcı, 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra stajını tamamlamış ve ruhsatını aldığından beri İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık yapmaktadır. Özel hukuk alanındaki yüksek lisansını da İstanbul Üniversitesinde tamamlamıştır. (ORCID ID: 0009-0005-8249-8432)
Kurumsal icra (para tahsili) işleri yapmamaktayız. Dolayısıyla lütfen kendisini adımızla tanıtıp çeşitli nedenlerle sizden para isteyenlere para göndermeyin. Sahte hesaplarla iletişime geçenlere karşılık dahi vermeyin.