Ecrimisil tazminatı uygulamasına hem kamu hem de özel hukuk alanında rastlanılmaktadır. Bu yazımızda ecrimisilin genel olarak özel hukuktaki görünümüne değinilecek ve miras hukuku özelinde kısa bir değerlendirme yapılacaktır.
Ecrimisilin hukuki niteliği hususunda bir görüş birliği yoktur. Yargıtay tazminat isteminin haksız fiile dayandığı görüşünde olsa da bu görüşüne çelişkili olarak beş senelik zamanaşımı uygulamasına devam etmektedir. Bunun sebebi olaraksa ecrimisili kira alacağına benzetip zamanaşımına ilişkin hükmü burada da uygulamak istemesidir. Bu uygulama doktrinde çoğu yazarca haklı olarak eleştirilmektedir. Yargıtay ayrıca haksız zilyetlikte iade hükümlerini de uygulamakta ve kusur şartını aramamaktadır. Dolayısıyla tam anlamıyla bir karma yaklaşımın benimsendiği söylenebilir.
Ecrimisil Tazminatına Konu Eşya
Uygulamada ecrimisil tazminatına konu eşyaların taşınmazlar olduğu görülmektedir. Örneğin kira ilişkisi bulunmadığı halde davacının evinde izinsiz şekilde oturulmuşsa, oturan kişiden tazminat talep edilebilir. Kimi zamansa sözleşmesel ilişki sona erer ve yenilenmez, bu durumda da haksız işgal söz konusu olacağından taşınmaz sahibinin kira ilişkisi dışında kalan bir alacak hakkı doğar.
Haksız işgal elbirliğiyle ya da paylı mülkiyetin söz konusu taşınmazlarda da söz konusu olabilir. Örneğin miras durumunda geriye kalan mirasçıların terekeye elbirliğiyle sahip olduğu bilinmektedir. Müteveffanın ardında bıraktığı taşınmazdan mirasçılardan yalnızca biri yararlanıyorken diğerleri faydalanamıyorsa ecrimisil tazminatı söz konusu olabilir. Kimi zamansa haksız işgal durumu belirgin olmamakta, muris muvazaasıyla üstü örtülmektedir. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgiye şu yazımızdan ulaşabilirsiniz: Muris Muvazaası Davası (Mirastan Mal Kaçırma).
Talep Şartları
Kötü Niyetli Haksız Zilyedin Haksız İşgali
Davalı kötü niyetli haksız zilyed olmalıdır. İyi niyetli haksız zilyetliğe sahip kişiden ecrimisil tazminatı talep edilememektedir. İhtarname gönderilerek ya da dava açılarak zilyed kötü niyetli yapılabilir. Doktrinde yer alan kimi görüşlere göre ise iyi niyetin sona ermesi ancak hükmün verilmesiyle mümkün olabilir. Biz bu görüşe katılmamaktayız.
İşgalin haksızlığı en baştan beri bulunabileceği gibi bir akdin sona ermesiyle de söz konusu olabilir. İşgali gerçekleştiren kimi zamansa birlikte malik olunan taşınmaz üzerindeki maliklerden biri olabilir. Bu durumda davanın açılması için işgalciye haksız kullanımı hususunda haber verilmeli, uyuşmazlık konusu gayrimenkulden yararlanma isteği bildirilmelidir.
Zarar
Davacı zarara uğramış olmalıdır. Zira Yargıtay’ın görüşüne göre ecrimisil tazminatı haksız fiile dayanır ve haksız fiillerden kaynaklanan tazminat istemlerinde zarar şartı da aranır. Doktrinde yer alan bir görüşe göreyse zarar şartının gerçekleşmemiş olması halinde de ecrimisil tazminatı istenebilmelidir. Biz de bu görüşü desteklemekteyiz. Uygulamada gerçek hak sahibinin gelir elde etme niyeti içinde olup olmadığına bakılmaktadır.
Ayrıca belirtelim ki Yargıtay ecrimisilin en az kira geliri, en çok tam gelir yoksunluğu tutarında olabileceğini kabul etmektedir. Hesaplama yapılırken dava tarihindeki değer bulunup diğer dönemlere de bu uygulanmamaktadır. Her dönem ayrı ayrı hesaplanıp faiz eklenir. Bu da 3095 Sayılı Kanun’a göre yapılacaktır.
Mirasçılar Arasındaki Ecrimisil Tazminatı
Yargıtay elbirliği ve paylı mülkiyet rejimine tabi taşınmazlara ilişkin ecrimisil davalarında intifadan men koşulunu aramaktadır. Keza mirasçılar arasında da iştirak halinde mülkiyet söz konusu olduğundan intifadan men koşulunun mirasçılar arasında da gerçekleşmesi gerektiğini söyleyebiliriz. “İntifadan men” ile kastedilmek istenen, menfaati zarara uğrayanın, taşınmaz üzerinde hakimiyet kurmuş paydaştan veya ortaktan kendi sınırlarını aşarak yaptığı kullanımları durdurmasını istemesidir. Mahkemece re’sen gözetilen bir husus olup, herhangi bir şekil şartı yoktur. Fakat resmi kanallar vasıtasıyla yapılması elbette ispatı kolaylaştıracaktır.
İntifadan men bildiriminin gerçekleşmesi şartı bazı istisnai durumlarda aranmamaktadır. Örneğin mirasçılar arasında bir anlaşma yapılmışsa ve haksız işgal bu anlaşmaya da aykırılık oluşturuyorsa bir bildirim aranmaz. Söz konusu maldan gelir (örneğin ev/iş yeri kirası) elde ediliyorsa yine intifadan men şartı aranmaz. Aynı şekilde muris muvazaası davasının kabul edilmesi durumunda da intifadan men şartının aranmaması gerekir. Zira davacı konumundaki mirasçının, tapu kaydı yalnızca davalı adınayken onu intifadan men etmesini beklemek hak kayıplarına yol açar. Konuyla ilgili Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
Muris Muvazaası ve Ecrimisilin Birlikte Talebi (İçtihat)
“…Muris tarafından yapılan temlikin danışıklı olduğunun anlaşılmasından sonra eldeki davada ecrimisil isteği de bulunduğundan, uyuşmazlığın bu yönü ile de değerlendirilmesi gerekmektedir…
Y. HGK., 2017/1207 E., 2019/325 K.
O halde, miras bırakanın ölümü ile terekesinin mirasçılarına intikal edeceği ve ölüm tarihi itibariyle mirasçıların hak sahibi olacağı gözetildiğinde, taşınmazı bu şekilde kullanan kişilerin ölüm tarihinden sonraki kullanımları haksız işgal niteliğinde olacağından ecrimisilden (haksız işgal tazminatından) sorumlu olacakları kuşkusuzdur…”
Paylı Mülkiyet Üzerindeki Ecrimisilde İntifadan Men Koşulunun Aranmadığı Haller (İçtihat)
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Y. 8. HD., 2018/9644 E., 2020/4390 K.