Bu yazıda evlatlığın mirasçılığı, evlatlığın ölümü halinde evlat edinenin mirasçı olup olamayacağı ve evlatlıktan çıkarma hususları üzerinde durulmuştur. İlgilenenler şu yazılarımıza da ayrıca göz atabilirler:
- Miras Payı ve Miras Payı Hesaplama: Evlatlığın miras payı da murisin gerçek çocuğuymuş gibi hesaplanır. Bu yazımızda yasal miras payları üzerinde durduk. Saklı paylar tenkis davasına ilişkin yazımızda açıklanmıştır.
- Mirasta Tenkis Davasıyla Saklı Payın Korunması: Mirastan kendisine düşen saklı payı ihlal edilen evlatlık tenkis davası yoluyla saklı payını muhafaza edebilir.
- Mirasta Taksim Davası: Miras yoluyla kalan mallardan kendi payını almakta güçlük çeken evlatlık, taksim davası açarak payını alabilir.
Evlatlığa Kalan Miras Payı
Hukukumuzda belirli şartları sağlayan kişilerin gerekli kişilerin/makamların iznini almaları halinde küçükleri veya erginleri evlat edinmesi mümkündür. Evlat edinilen kişiler, evlat edinenin altsoyu gibi ona mirasçı olurlar. Örneğin iki öz çocuğu ve bir evlatlığı olan murisin mirası her birine 1/3 oranında paylaştırılır. Fakat evlat edinenden bir başkasının ölmesi durumunda evlat edinenin öz çocuklarına miras payı kalıyorsa da evlatlık pay alamaz. Örneğin evlat edinenin babasının mirası öz torunlarına kalabilirken evlatlığa kalmaz. Aynı şekilde eşlerden yalnızca birisinin evlat edinen olduğu evliliklerde evlat edinmeyen tarafın vefat etmesi ihtimalinde evlatlık yine mirastan pay almaz.
Evlatlık, gerçek anne ve babasının vefatı halinde onlara da mirasçı olacaktır. Evlat edinilenle arasındaki miras ilişkisi yalnızca kendisine doğruyken gerçek anne ve babasıyla olan miras ilişkisi iki yönlüdür.
Evlatlığın kendi altsoyu da evlat edinenin ve gerçek anne babanın mirasçısı sayılırlar. Dolayısıyla evlatlık, evlat edinenden evvel vefat etmişse ve ardında çocuklarını bırakmışsa bunlar da terekeden pay alırlar.
Evlatlığın Ölmesi Durumunda Mirası Evlat Edinene Kalır Mı?
Evlatlık ile evlat edinen arasındaki miras ilişkisi tek yönlüdür. Yani evlatlık, evlat edinenin mirasçısı olabilirken evlat edinen, evlatlığın mirasçısı olamaz. Evlatlığın kan hısımı olan anne ve babası mirasçı olabilirken, evlat edinenin uzun zaman boyunca evlatlıkla arasında devam etmiş olan yakın ilişkisine rağmen ona mirasçı olamaması doktrinde haklı eleştirilere sebep olmuştur.
Evlat edinenin hısımlarının da kanuni mirasçı olamayacağı yönünde tereddüt yoktur. Fakat atanmış mirasçı ya da belirli mal vasiyeti alacaklısı olmaları önünde engel yoktur.
Evlatlığın Mirasçılıktan Çıkarılması
Kan hısımı olan mirasçıların mirastan pay almalarını engelleyen çıkarma ve yoksunluk sebepleri evlatlık için de geçerlidir. Dolayısıyla kendisini evlat edinene veya yakınlarına karşı ağır bir suç işleyen ya da aile hukukunun gerektirdiği yükümlülükleri büyük ölçüde aksatan evlatlık miras payından mahrum bırakılabilir. Bu durumlarda mirasçılıktan mahrum bırakmak için murisin (evlat edinenin) iradesini bu yönde açıklamış olması gerekir.
Daha ağır bazı durumların gerçekleşmesi ise irade açıklamasına gerek kalmaksızın evlatlığın mirastan mahrum kalmasına yol açabilir. Bu durumlar evlatlığın evlat edineni kasten öldürmesi veya buna teşebbüs etmesi; ölüme bağlı tasarruf yapmasını engellemesi, yapamayacak duruma getirmesi ya da irade sakatlığıyla yapmasını sağlaması; yaptığı vasiyetname ya da miras sözleşmesini yeniden yapılamacağı bir zamanda bozması ya da ortadan kaldırmasıdır.
Yukarıda sayılan durumlar söz konusu değilse evlatlık miras hakkından mahsun burakılamaz. Dolayısıyla diğer mirasçıların kendi aralarında “evlatlığa mirastan pay vermiyoruz” gibi bir anlaşma yapması mümkün değildir. Payını almakta güçlük yaşayan evlatlık yukarıda linkini de verdiğimiz mirasta taksim davasını açabilir.
Evlatlıktan Çıkarmayla Mirasçılıktan Yoksun Bırakmak Mümkün Müdür?
Evlatlıktan çıkartılan kişi murise bir başka şekilde mirasçı değilse mirastan pay alamayacaktır. Fakat bu seçenek göz önüne alınırken evlatlıktan çıkarmanın nasıl gerçekleşeceği hususu üzerinde durmak gerekir.
Evlatlık ilişkisinin kaldırılması, evlat edinilirken rızası alınması gerekenlerin rızalarının alınmaması durumunda gerçekleşebilir. Bu durumda evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını, rızası alınmayanlar isteyeceklerdir. Diğer eksikliklerin varlığı halindeyse savcı dahil her ilgili evlatlığın kaldırılmasını isteyebilir. Bu durumlara örnek olarak evlat edinen kişinin istenen asgari yaşın altında olması, yeterince uzun süre evlatlıkla süre geçirilmemesi gösterilebilir. Öğretide noksanlıkların sonradan tamamlanması halinde evlatlık ilişkisinin kaldırılamayacağı savunulmaktadır. Son olarak belirtelim ki davanın açılması için sebebin öğrenilmesini izleyen bir senelik süre geçirilmemiş olmalıdır.
Evlatlık ilişkisinin kaldırılmasının ileriye dönük sonuç yaratacağı kabul edilmektedir. Yine de muris ölmeden önce evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin bir dava açmış ve de ölümünden sonra bu dava kabul edilmişse evlat olunan kişinin miras hakkından yoksun kalacağı görüşü doktrinde baskındır. Bu dava reddedilirse elbette mirasçılığa etkisi olmaz.
Mirastan Mal Kaçırmak İçin Evlat Edinme Durumu
Kimi zaman mirasbırakan yalnızca bazı kişileri miras payından mahrum bırakmak amacıyla evlat edinmektedir. Bu durumda iyi bir araştırma yapıp murisin iradesinin gerçekten evlat edinmek mi yoksa mirasçılarından miras kaçırmak amacıyla muris muvazaasına başvurmak mı olduğu tespit edilmelidir. Mal kaçırmak için tesis edilmiş bir evlatlık ilişkisi mevcutsa geriye etkili olarak bu ilişki kaldırılmalıdır.
Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması ve Mirasçılıktan Çıkarma Davalarının Birlikte Açılmasında Görev Hususu (İçtihat)
“… Dava dilekçesinde, davalı …’ın davacıya karşı evlatlık ilişkisinden kaynaklanan ailevi yükümlülüklerinin hiçbirini yerine getirmediği ileri sürülerek mirastan mahrum bırakılması için mirastan ıskatına karar verilmesi istenmiş, İlk Derece Mahkemesince, dava evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası olarak nitelenmiş ve davanın kabulü ile davacı ile davalı arasındaki evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
… Somut olayda, yukarıda da açıklandığı üzere dava dilekçesindeki olayların anlatımı ile netice-i talep birlikte değerlendirildiğinde davanın evlatlık ilişkisinin kaldırılması değil mirasçılıktan çıkarma davası olduğu gözetilerek mirasçılıktan çıkarma davasının evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası gibi 4721 sayılı TMK üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmadığı ve açılan davada görevli Mahkemenin genel görevli Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönüne alınır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince açılan davada görevli Mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi gereği duruşma yapmadan görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek, davanın reddi doğru görülmemiştir…” Y. 8. HD., 2018/14580 E., 2019/10590 K.
“… Dava, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasının yanında TMK’nin 510. maddesi uyarınca mirastan ıskat istemlerine ilişkindir. Mirastan ıskat talebinin 4721 sayılı TMK üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmakta olduğu anlaşıldığına göre, görev genel mahkemeye aittir. Mahkemece, mirastan ıskat talebine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir…” Y. 8. HD., 2017/9163 E., 2019/3801 K.