Gaiplik Davası ve Gaiplik Kararının Evlilik ve Mirasa Etkisi

Gaiplik, kayıp kişiler hakkında uygulanan ve çoğu açıdan bu kişiler vefat etmişlercesine sonuçlar doğuran bir hukuki kurumdur. Uzun süredir kayıp olan kişinin özellikle evliliğinin devam edip etmeyeceği, çocuklarının veya diğer mirasçılarının mirası paylaşıp paylaşamayacağı hususu medeni hukuk açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle bu yazıda gaiplik davası, ölüm karinesinden (TMK m. 31) farkı ve gaiplik kararının mirasçılığa ve evliliğe olan etkisi üzerinde durulmuştur.

Gaiplik Davası Açmak İçin Ne Kadar Süre Beklenmelidir?

Gaiplik davası açmak için beklenecek süre, dayanılan sebebe göre değişiklik gösterecektir. İlgili kanun hükmü şu şekildedir: “Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.

Ayrıca belirtelim ki kaybolan hakkında gaiplik kararı verilmeden önce ilan yoluyla duyuru da yapılması gereklidir. Kaybolan kişi gaiplik davası sonuçlanmadan ortaya çıkar veya kendisinden herhangi bir şekilde haber alınırsa ya da öldüğü tespit edilirse gaiplik davası düşer.

İlk ilandan sonra, gaipliği istenen kişi hakkında bilgisi olanların 6 ay içinde bilgi vermeleri beklenir. Ardından ikinci bir ilan yapıldıktan sonra gaiplik kararı verilebilecektir. Bu ikinci ilandan sonra tekrar beklenmesine gerek yoktur. İkinci ilanın yapılmaması veya ilanlar arasında 6 aydan az sürenin bulunması kararın bozulmasına sebep olabilecektir.

  • “…Somut olayda, mahkemece anılan hüküm gözardı edilerek ilanlar 15.12.2016 ve 16.02.2017 tarihlerinde yapılmıştır. Hâl böyle olunca, TMK’nın 33. maddesi hükmü gözetilmek suretiyle her iki ilan arasında 6 aylık süre bulunacak şekilde ilanların yapılması ve ondan sonra tüm deliller birlikte incelenip 5737 sayılı Kanun’un 17. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/2681 E. , 2021/3661 K.
gaiplik davası

Ölüm Hakkında Kuvvetli Olasılık Bulunması

Yukarıda açıkladığımız üzere, gaiplik davası iki gruptaki kişiler için açılabilmektedir:

  1. Ölüm tehlikesi içinde kaybolup, bu tehlikeden itibaren en az bir yıl geçmesine rağmen kendisinden haber alınamayanlar.
  2. Kendisinden en az beş senedir haber alınamayanlar.

Fakat kanun koyucu, iki gruba da ek bir şart getirmiştir. Gaiplik kararı verilmesi için bu kişilerin ölümü hakkında kuvvetli bir olasılık da bulunmalıdır. Ölüm hakkında kuvvetli olasılık olduğuna dair bir delil mevcut değilse dava reddedilecektir. Yargıtay, son haber alma tarihinden itibaren 20-30 sene geçmiş olsa bile, ölüm hakkında kuvvetli olasılığa dair somut bir delil olmadıkça gaiplik kararı verilemeyeceği görüşündedir.

  • “…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; gaipliğine karar verilen …’ın 1993 yılından beri kayıp olduğu, yaklaşık 24 yılı aşkın zamandır kendisinden haber alınamadığı, gaipliğine karar verilmesi gerektiği iddia edilmiş, Mahkemece toplanan delillere göre gaipliği istenen …’dan yaklaşık 25 yıldır haber alınamadığı tespit edilmiş ise de bu kişinin ölümü hakkında kuvvetli olasılığın varlığı kanıtlanmamıştır. Mahkemece Türk Medenî Kanunu’nun 32. maddesinde öngörülen “ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa” koşulu dikkate alınmaksızın adı geçenin gaipliğine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2020/2827 E. , 2020/6145 K.
  • “…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; gaipliğine karar verilen …’in 2005 yılından beri kayıp olduğu, dağda geçirdiği kaza sonucu öldüğüne dair haber aldıkları iddia edilmiş, Mahkemece toplanan delillere göre …’den 2005 yılından beri haber alınamadığı tespit edilmiş ise de bu kişinin ölümü hakkında kuvvetli olasılığın varlığı kanıtlanmamıştır. Mahkemece Türk Medenî Kanunu’nun 32. maddesinde öngörülen “ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa” koşulu dikkate alınmaksızın adı geçenin gaipliğine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2019/5158 E. , 2019/10013 K.
  • “…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; gaipliğine karar verilen …’nın 1985 yılının Haziran ayı içerisinde … … Bankası’na yatan maaşını almak için evden ayrıldığı, kendisinden bir daha haber alınamadığı iddia edilmiş, ancak adı geçenin sözkonusu bankada hesabının olduğu ve kişinin kayıp olduğu hususunda Cumhuriyet başsavcılığına müracaatta bulunulduğu iddialarının ispatlanamadığı anlaşıldığından, …’nın ölümü hakkında kanunda öngörülen “kuvvetli olasılığın varlığı” kanıtlanamamıştır…” Y. 8. HD., 2018/11269 E., 2018/14768 K.

Uzun süredir kendisinden haber alınamayan kişinin ölüm olasılığı durduk yere kuvvetlenmeyecektir. Dolayısıyla kaybolmanın en başta ölüm tehlikesi içinde gerçekleştiği durumlarda gaiplik kararı almak daha kolay olacaktır. Fakat örneğin, kaybolan kişinin kronik bir hastalığı varsa ve uzun süre boyunca bir hastaneye de gitmemişse, bu durumda uzun süredir haber alınamama sebebiyle de gaipliğine karar verilebilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Gaiplik Kararı ve Ölüm Karinesi Farkı

Gaiplik kararı, ölümü hakkında kuvvetli olasılık bulunan kişi hakkında verilmektedir. Ancak kuvvetli olasılık ile kesin gözle bakmanın farklı olduğu unutulmamalıdır. Kişi ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş olsa bile bu onun kesinlikle öldüğü anlamına gelmez. Eğer ölümün şüphesiz olduğunu gösteren bir durum varsa gaiplik davası açılmasına gerek yoktur. Zira bu ihtimalde Medeni Kanunun diğer hükümlerine göre ölüm karinesi uygulanacak ve vücut bulunamamış olsa bile kütüğe ölü kaydı düşülebilecektir.

Örneğin kaza yapıp infilak eden bir yolcu uçağında bulunduğu tespit edilen kişinin vücudu bulunamamış olabilir. Bu durumda kişinin ölümü kesin sayılabileceğinden gaiplik davası açılmasına gerek yoktur. Mülki amir tarafından ölü kaydı düşülebilecektir.

Gaiplik kararının verilmesi ise mahkemede dava açma yoluyla olur. Mülki amirin bu konuda bir yetkisi yoktur.

Kaybolan Kişi Hakkında Kimler Gaiplik Davası Açabilir?

Hukuki menfaati bulunan herkesin bu davayı açması mümkündür. Dolayısıyla kaybolanın mirasçıları terekeden pay alacağından, öncelikle bu kişilerin ve evliliği sona ereceğinden kaybolanın eşinin davacı olması mümkündür. Kimi durumlarda Hazine de mahkemeden gaiplik kararı verilmesini isteyebilir.

  • “…Hakları ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine şartları varsa gaiplik kararı verilebileceğinden, dosya kapsamından davacıların murisinin de paydaş olduğu taşınmaz maliklerinden “…… …,……”in gaipliğine karar verilmesi halinde davacıların TMK’nin 713/2.maddesindeki haklarını kullanmalarının verilecek gaiplik kararına bağlı olduğu da dikkate alındığında davacıların gaiplik kararı verilmesini istemelerinde korunmaya değer hukuki yararlarının bulunduğu anlaşılmakla işin esasının incelenmesi gerekirken, Mahkemece davanın hukuki nitelemesinde yanılgıya düşülerek davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 8. HD., 2018/15738 E., 2019/369 K.

Kaybolanın haksız fiilinden zarar görenlerin de bu haksız fiile son verilmesinde menfaati olduğu kabul edilebilir. Kaybolan kişinin başka birisinin arazisinde taşkın yapısı bulunması bu duruma örnek gösterilebilir.

  • “…taşınmaz malikinin kim olduğu, uzun süre bulunamadığı ve nerede oturduğu bilinemediğinden TMK’nin 427. maddesi kapsamında kendisine yönetim kayyımı atanabileceği, ancak bu yönde usulüne uygun harçlandırılarak açılmış bir davanın da bulunmadığı, davacının, gaipliği istenilen Ethem’in maliki olduğu taşınmaz üzerindeki yapının taşkın olması sebebi ile hakkının etkilendiği ve dava açma yönünden aktif husumet ehliyeti bulunduğu, ne var ki çekişmesiz yargı işi olan gaiplik hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile Mahkemece re’sen araştırma yapılabileceği de gözetilerek…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/8841 E. , 2019/2905 K.

Hukuki menfaati bulunmadığı halde dava açan kişinin davası ise reddedilecektir.

  • “…dosya kapsamından taşınmaz maliklerinden “Mustafa”nın gaipliğine karar verilmesi halinde davacı Mehmet’in kullanabileceği ölüme bağlı bir hakkın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının “Mustafa” hakkında gaiplik kararı istemesinde korunmaya değer ne gibi bir hukuki yararının bulunduğu da mahkemece tespit edilmemiştir. Bu durumda, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi yerine, uygun bulunmayan gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiştir…” Y. 18. Hukuk Dairesi 2014/18638 E. , 2014/16778 K.

Gaiplik Davasında Usule İlişkin Hususlar

Gaiplik davası çekişmesiz yargı işlerindendir. Dolayısıyla yargılama usulü basit yargılama usulü olacaktır. Yetkili mahkeme ise kayıp kişinin en son yerleşim yeridir. Eğer mernis adresi bulunmuyorsa resmi belgelerde belirttiği adreslere bakılabilir.

  • “…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; hakkında gaiplik kararı verilmesi istenilen C.. Ç..’in adresinin 15.10.2004 karar tarihli Turgutlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin Aile Mahkemesi sıfatıyla baktığı 2003/277 esas-2004/404 karar sayılı nafaka davasının kararında “Seyrantepe-Altındağ-İzmir” olduğu anlaşıldığına göre yukarıda belirtilen yasa maddesi uyarınca bu adresin son yerleşim yeri adresi olarak kabulü ile davaya bakılması gerekirken nüfusa Salihli’de kayıtlı olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 18. Hukuk Dairesi 2014/8732 E. , 2014/14141 K.

Kişi Türkiye’ye hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yerde bulunan mahkeme yetkilidir. Böyle bir kayda da rastlanmıyorsa anne ve babasının bulunduğu yer yetkilidir.

Gaiplik davasına bakmakla görevli mahkeme ise sulh hukuk mahkemesidir.

Gaiplik Kararının Sonuçları

Gaiplik kararı, hukuki olarak ölüme yakın sonuçlar doğurur. Peki bu hukuki sonuçlar kararın verilmesi anından itibaren mi, yoksa kaybolma tarihinden itibaren mi sonuç doğurmalıdır? Uygulamada ve doktrinde baskın olarak kabul edildiği üzere, kaybolanın kendisinden son haber alındığı tarihten itibaren başlamak üzere, geriye yönelik hüküm doğurur. Kanaatimizce özellikle uzun süreden beri haber alınamayanlar için böyle bir kuralı kabul etmek istenmeyen sonuçlara yol açabilir.

Gaiplik Kararının Evliliğe Etkisi: Gaiplik Evliliği Fesheder mi?

Gaiplik, evliliği kendiliğinden sona erdirmemektedir. Ancak kaybolanın eşi, evliliğin feshini, gaiplik davası ile birlikte veya ayrı bir dava ile isteyebilmektedir. Bu durumda mal rejimi tasfiye edilirken, rejimin son gününün evliliğin feshedildiği tarih mi yoksa kişiden en son haber alınan tarih mi olacağı hususu çözülmelidir. Gaipliğin sonuçları kişiden en son haber alma tarihinde doğmak üzere geriye etkili olsa da, gaiplik kararı evliliğin feshini kendiliğinden gerçekleştirmediğinden ve de butlan halinde dahi evliliğin sona ermesi ileriye yönelik ifade ettiğinden mal rejiminin evliliğin fesih tarihinde sona erdiği kanaatindeyiz.

Gaiplik Kararının Mirasa Etkisi: Gaibin Mirası Açılabilir mi?

Kaybolan kişinin mirasçıları gaibin terekesinden paylarına düşeni alabilirler. Ancak bunun için öncelikle gaiplik kararı alınmalıdır ve de mirasçıların belli bir süreliğine teminat göstermeleri gerekebilir. Bu güvence süresi ölüm tehlikesiyle kaybolanlarda farklı, uzun süreden beri kendisinden haber alınamayanlarda farklıdır. Ancak bu süreler her halde gaibin en çok 100 yaşına varmasına kadar olacaktır. Hukukumuzda bu sınırın neden 100 yaş olduğuna dair net bir açıklama yoktur ancak bir sınır öngörülmüş olmasını hakkaniyete uygun buluyoruz.

Bu güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda onbeş yıl ve her hâlde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir.

Beş yıl, tereke mallarının tesliminden; onbeş yıl, son haber tarihinden başlayarak hesaplanır.

TMK m. 584

Yine de mirasçıların göstermesi gereken teminat süresi geçmiş olsa da gaibin ortaya çıkması durumunda mirasçılardan mallar geri istenebilir. Bu geri isteme zilyetlik hükümlerine göre olacaktır. Yani iyiniyet – kötüniyet değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Gaibin hiçbir mirasçısı yoksa tüm mallar devlete, yani Hazine’ye geçecektir. Eğer bir yanlışlık sonucu gaibin mirasçıları olmasına rağmen Hazine’ye mallar geçmişse bunun dava açılarak geri istenmesi mümkündür:

  • “…ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlıdır.
    Somut olaya gelince; davacıların mirasçılığını gösteren ve karara dayanak alınan … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1483 Esas, 2015/349 Karar sayılı veraset ilamı hasımsız alınmış olup, mirasçılık belgelerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu gözetilerek bu konudaki uyuşmazlığın Hazine’nin taraf olduğu hasımlı bir veraset ilamı alınarak açıklığa kavuşturulması zorunludur.
    Ne var ki, davacılar tarafından dosyaya hasımlı veraset ilamı sunulmadığı gibi kendilerine hasımlı veraset ilamı almaları için imkan da tanınmamıştır. Hâl böyle olunca; davacılara Hazine’nin taraf olarak yer alacağı hasımlı veraset ilamı almaları için kendilerine imkan tanınması, alınacak hasımlı mirasçılık belgesinde davacıların mirasçı oldukları ve taraf ehliyetlerinin bulunduğu belirlendiği takdirde işin esasının incelenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken…” Y. 1. HD., 2016/10159 E., 2019/3318 K.

Gaibe Düşen Miras

Kaybolan kişinin kendisi mirasbırakan değil de mirasçı olabilir. Bu durumda gaibin mirasçıları, miras payının kendilerine teslim edilmesini isteyebilir.

Gaibin Hem Mirasbırakan, Hem Mirasçı Olması

Bu durumda gaibe düşecek miras payı kendilerine kalacak olanlar, ayrıca bir gaiplik davası açmak zorunda kalmaksızın miras payının kendilerine teslim edilmesini isteyebilirler.

Avukata Verilecek Vekaletname Özel Yetki İçermeli Midir?

Gaiplik davası, her ne kadar kişinin şahsı üzerinde büyük etkiler doğuran bir dava olsa da bu etkiler vekalet veren kişi üzerinde doğmamaktadır. Dolayısıyla avukata genel dava vekaletnamesi verilmesinin yeterli olacağı görüşündeyiz. Elbette vekaletname metni içerisinde özellikle bu hususa ilişkin bir yetki verilmesinin de herhangi bir zararı yoktur.

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul