Haczedilemeyen Mallar ve Haklar (Haczi Caiz Olmayanlar)

Yazı İçeriği

Haczedilemeyen (Haczi Caiz Olmayan) Mallar ve Haklar Nelerdir?

Haczedilemeyen mallara ilişkin en geniş kapsamlı düzenleme İİK m. 82 hükmünde yer almaktadır. Yazımızın devamında bunların detayına girmeden önce haczi caiz olmayan mal ve hakların hepsini tek seferde sıralayalım.

  1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
  2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
  3. Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,
  4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alat ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,
  5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları,
  6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu,
  7. Borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alat ve edevat, Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,
  8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,
  9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malül olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri malüllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,
  10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,
  11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,
  12. Borçlunun haline münasip evi,
  13. Öğrenci bursları.

Haczedilemeyen malların da kendi içinde istisnaları mevcuttur. Şöyle ki, yukarıda sayılan 2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bentlerdeki haczedilemezlik, borcun bu eşya bedelinden doğmaması durumunda geçerlidir. 2, 4, 7 ve 12 numaralı bentlerde sayılan malların değeri yüksekse de, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.

Bu malların haczedilemeyen mallardan olduğu iddiası, haciz kararı verildikten sonra icra müdürlüğünde ileri sürülemeyecektir. Bu durumda yapılması gereken şikayet yoluna başvurmaktır.

  • “…İcra müdürlüğünce haciz kararı verildikten sonra, borçlu tarafından icra müdürlüğü nezdinde haczedilmezlik iddiasında bulunulamayacağı gibi, bu iddianın icra müdürlüğünce kabul edilip, icra müdürünün verdiği ilk haciz kararından dönerek haczin kaldırılmasına karar verme yetkisi de bulunmamaktadır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/24091 E. , 2016/1681 K.

Devlet Mallarının Haczedilemeyen Mallardan Olması – İİK 82/1-1

Yargıtay, devlet malı nitelendirmesini 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu‘nu esas alarak yapmaktadır. Bu kanunun I sayılı cetvelindeki genel bütçeli ve II sayılı cetvelindeki özel bütçeli kamu idarelerinin malları devlet malı sayılır. III sayılı cetveldeki düzenleyici ve denetleyici kurumlar ve IV sayılı cetveldeki sosyal güvenlik kurumlarının malları ise sadece özel kanunlarında bu konuda bir hüküm varsa haczedilemeyen mallardandır. Mahalli idare mallarında da aynı şekilde özel bir kanun hükmü olması aranır. (Bkz: Y. Hukuk Genel Kurulu 2017/274 E. , 2020/896 K.)

Taşra teşkilatı da genel bütçe kapsamında kamu idaresi kabul edilmektedir. Dolayısıyla Yargıtay, taşra teşkilatının mallarının da haczedilemeyen mallardan olduğu görüşündedir.

  • “…İİK’nun 82/1-1. maddesinde; devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczedilemeyeceği düzenlenmiştir. …, 3046 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki Kanun, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 4458 Sayılı Gümrük Kanunu hükümleri uyarınca ….’nın taşra teşkilatı olup, genel bütçe kapsamında kamu idaresidir. Bu nedenle İİK’nun 82/1-1. maddesi uyarınca, gümrük müdürlüğüne ait malların haczi mümkün değildir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/3792 E. , 2015/14405 K.

Genel bütçe içindeki idarelerin banka hesapları hakkında havuz hesabı araştırması yapılması da yerinde olmayacaktır. Zira belediye malları aksine, bunların mallarının devlet malı sayılması için başka bir kriter getirilmemiştir.

  • “…Somut olayda, … Bankası’nın 08.5.2014 tarihli icra müdürlüğüne hitaben gönderdiği yazı gereğince, şikayet konusu banka hesabının borçlu … İl Özel İdaresi’ne ait olduğu, İl Özel İdareleri’nin 6360 sayılı Kanun’la kapatılarak …’na devredilmesi nedeniyle haczin, … Milli Eğitim Müdürlüğü hakkında uygulandığı görülmektedir. İİK’nun 82/1-1. maddesi gereğince; devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemez. O halde, mahkemece, haczedilen hesabın …’na ait bir hesap olması nedeniyle İİK’nun 82/1-1. maddesi gereğince devlet malı niteliğinde olduğunun kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, Belediyelere ait banka hesaplarının haczinde uygulama yeri olan “havuz hesabı” incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2018/3079 E. , 2018/6967 K.

Yargıtay, norm niteliğinde olmayan raporları devlet malı nitelendirmesinde dikkate almamaktadır.

  • “…şikayetçi … Bütçe Kanunu’nda sayılan genel ya da katma bütçeli daireler arasında yer almadığı görülmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında; 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’ nda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının mallarının ve gelirlerinin haczedilemeyeceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı,Bütçe Kanunu’nda sayılan genel ya da katma bütçeli daireler arasında yer almadığı görülmekle bu vakıfların mallarının haczedilebileceğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde bahsedilen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının yapısını inceleyen Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü iç denetim raporunun haczedilmezlik yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2020/9086 E. , 2021/4102 K.

Kanunla Devlet Malı Sayılanlar

Kanun yoluyla birçok kurum ve kuruluşun da devlet malı olduğu düzenlenmiştir. Dolasıyla aşağıda sayılanlar da haczedilemeyen mallar arasındadır.

  • Spor federasyonlarının malları (7405 SK. m. 40; Ayrıca federasyonların ana statülerinde de bu yönde hükümlere rastlanmaktadır.)
  • Nükleer Düzenleme Kurumu’nun malları (7381 SK. m. 21/1)
  • Kapadokya Alan Başkanlığı’nın malları (7174 SK. m. 9/5)
  • Sermaye Piyasası Kurulu’nun malları (6362 SK m. 117/5)
  • BDDK’nın malları (5411 SK. m. 5)
  • Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ve mazbut vakıflara ait taşınmazlar (5737 SK. m. 77/1)
  • Kamu İhale Kurumu’nun malları (4734 SK. 53/j)
  • İşyurtları Kurumu’nun malları (4301 SK. m. 7/7)
  • Rekabet Kurumu’nun malları (4054 SK. m. 60/1)
  • TRT’nin malları (2954 SK. m. 59/1)
  • RTÜK’ün malları (6112 SK. m. 34/3)
  • Köyün orta malı (442 SK. m. 8; Ayrıca bkz: Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/31537 E. , 2018/3958 K.)
  • Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nün malları (2804 SK m. 12/2)
  • SGK’nın malları (5502 SK. m. 35/2)
  • Anadolu Ajansı malları (57 SK. m. 1)
  • Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü’nün malları (1162 SK. m. 17)
  • Milli Piyango İdaresi’nin malları (3670 SK. m. 12)
  • Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna ait mallar (278 SK. m. 20)
  • BTK’nın malları (2813 SK. m. 5/11)

Devlet malı olmadığı halde “mahsus kanunlarda haczedilemeyeceği düzenlenenlere” ise yazımızın ilerleyen kısımlarında değinilmiştir.

Mahsus Kanunlarda Düzenlenen Haczedilemeyen Mal ve Haklar – İİK 82/1-1

Devlet malı sayılmasa bile, özel kanunlarda haczedilemeyeceği düzenlenen mal ve haklar da haczedilemeyecektir.

Belediye Malının Haczi

Belediye mallarının haczini engelleyen iki düzenlemeyle karşılaşmaktayız.

  1. 5393 sayılı Belediye Kanunu m. 15/9 hükmüne göre: “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” Burada bahsedilen malların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekmektedir. Dolayısıyla Yargıtay kamu hizmetine tahsis edilmiş olmayı yeterli bulmamaktadır.
  2. 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun m. 7/1 hükmüne göreyse: “Bu Kanunda, il özel idareleri ve belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen paylar vergi hükmündedir.“. Kanun koyucu bunlara vergi hükmünü tanıdığından Yargıtay bunların da haczedilemeyeceği görüşündedir.

Hal böyle olmakla beraber, belediyenin haczedilebilen ve haczedilemeyen mallarını birbirine karıştırması pekala mümkündür. Tüm paraların aynı banka hesabında toplanmasını buna örnek olarak gösterebiliriz. Buna uygulamada karma hesap ya da havuz hesabı denilmektedir. Yargıtay, havuz hesaplarını iyi niyet kurallarına aykırı gördüğünden, belediyenin haczedilemezlik hakkından feragat ettiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla alacaklının belediyenin karma hesabına haciz koydurması mümkündür.

  • “…Somut olayda haciz konulan borçlu belediyenin banka hesaplarında vergi, resim ve harç gelirleri olduğu gibi haczi kabil paraların da bulunduğu görülmektedir. Haczedilen hesap bu hali ile havuz hesabı niteliğindedir. Hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi, yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkân yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin, iddiasını ispat imkânını kendisi kaldırmıştır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHM’nin AİHS’nin 6 § 1. ve Ek 1 no’lu Protokol’ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Buna göre borçlu belediyenin, hesaplardaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekir. Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir…” Y. 12. Hukuk Dairesi E. 2011/22082 K. 2012/8629

İşçi Maaşlarının Dörtte Birden Fazlasının Haczedilemeyen Mal ve Haklardan Olması

İş Kanunu m. 35 hükmü, işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlasının haczedilemeyen mal ve haklardan olduğunu düzenlemiştir. Hakim, borçlu işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile üyeleri sebebiyle haczedilemeyecek miktarı daha da artırabilir. Fakat nafaka alacaklılarının hakları saklıdır.

Prim ve ikramiyeler de ücrete dahil olduğu kabul edildiğinden, bunun da en fazla dörtte birine kadarı haczedilebilecektir. Fakat kıdem tazminatı ücretten sayılmamaktadır. Dolayısıyla kıdem tazminatının tamamının haczi caizdir.

  • “…İkramiye, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 sayılı Kanun’un 4. maddesinde ise, “fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği” belirtilmiştir. Bu durumda, kıdem tazminatının ücretten sayılacağına dair bir hüküm bulunmadığından tamamı haczedilebilir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/10014 E. , 2017/1890 K.

Memur maaşlarının İş Kanunu m. 35 kapsamında olmadığını da belirtelim. Memur maaşlarına yapılan hacizlerde, İİK m. 83 hükmü gereğince maaşın dörtte birden azı haczedilemez.

  • “…mahkemece borçlunun statüsü araştırılarak işçi olması halinde 1/4’ten fazla olmayacak şekilde memur olması halinde ise geçinebileceği kadar miktar ayrıldıktan sonra, 1/4’ten az olmamak kaydıyla ne miktarda maaş kesintisi yapılabileceği tespit edilmek suretiyle bu miktarın üzerindeki kısmın iptaline karar verilmesi gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2017/8271 E. , 2018/8164 K.

Son olarak belirtelim ki, birden fazla haciz bulunması durumunda bunlar sıraya konacaktır (İİK m. 83/2). Dolayısıyla aynı anda birden fazla alacaklı için kesinti yapılmaz.

Emekli Maaşlarının Haczedilemezliği

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m. 93 hükmü gereğince, emekli maaşları haczedilemez. Bunun istisnası nafaka ve prim borçlarıdır.

Ev Hayvanlarının Haczedilemeyen Mallardan Olması

Hayvanları Koruma Kanunu m. 5/5 hükmü gereğince, ticari amaç güdülmeksizin bakılan ev hayvanları haczedilemeyen mallardandır. Madde yalnızca ticari amaç güdülmeden bakılan ev hayvanlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla örneğin, bir pet shop sahibinin dükkanındaki hayvanların haczinin caiz olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bunun için bir dükkana sahip olmaya gerek yoktur. Ek olarak belirtelim ki, kedi veya köpeğinin yavrularını satışa çıkaran borçlunun da artık ticari amaç gütmesi sebebiyle kedi ve köpeklerine haciz konulabilirliği tartışılabilir.

İnternet Alan Adı, Telefon Hattı ve Numaları

5809 SK. m. 34/1 hükmü gereğince, internet alan adları haczedilemeyen haklardandır. Aynı şekilde telefon numaralarının ve hatlarını da haczi caiz olmayan haklardandır. Bunlar kişiye özel olduğundan, şikayet süresinin yedi günle sınırlı olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Borçlu her zaman şikayet edebilmelidir.

Öğrenci Kredi ve Burslarının Haczedilemezliği

5100 SK. m. 4/2 hükmü gereğince, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilen burs-kredi ve nakdî yardımlar da haczedilemez. Benzer bir düzenleme İİK 82/1-13 hükmünde de yer almaktadır. Fakat İİK’de yer alan hüküm yalnızca burslara ilişkindir.

Avukatların Karşı Taraf Vekalet Ücretinin Haczedilemeyen Haklardan Olması

Bilindiği üzere karşı taraf vekalet ücretine müvekkil lehine hükmedilmektedir. Peki müvekkilin borcu nedeniyle avukatın karşı taraf vekalet ücreti haczedilebilir mi? Avukatlık Kanunu m. 164/son hükmü buna engel olmaktadır: “Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”.

Diğer Kanunlardaki Haczedilemeyen Mallara Örnekler

Mevzuatta haczedilmezlikle alakalı çok sayıda düzenleme bulunmakla beraber, göze çarpan birkaçına aşağıda değinmek istiyoruz. Aşağıda sayılanlar da haczedilemeyen mal ve haklara örnektir.

  • Devlet memurlarına yapılan aile yardımı ödenekleri (657 SK. m. 203/3)
  • Er ve erbaş harçlıkları (257 SK. m. 9)
  • Uzman Jandarma adaylarının harçlıkları hiçbir kesintiye ve vergiye tabi olmadığı gibi borç için de haczedilemez. (3466 SK. m. 23 )
  • Yedek subay ve astsubay okulu öğrencilerine verilen harçlıklar (926 SK. m. 143/son)
  • Gemiadamının ücretinin ayda 240 lirası (854 SK. m. 32)
  • Vatani hizmet tertibi aylıkları (3292 SK. 2/3)
Haczedilemeyen mallar

Bedeni Çalışmaya Dayanan Mesleği Sürdürmeye Gerekli Eşyalar – İİK 82/1-2

Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan eşyalar haczedilemeyen mallardandır (İİK m. 82/1-2). Fakat bu malların değeri çok yüksekse haczi caizdir. Satıldıktan sonra da aynı işi gören daha mütevazı bir eşya alması için elde edilen paranın bir kısmı borçluya verilir.

Ekonomik faaliyetin bedeni çalışmaya dayandığını kabul edebilmemiz için sermaye unsuru arka plana kalmalıdır. Örneğin doktorluk mesleği bu şekildedir. Dolayısıyla serbest çalışan bir doktorun ofisindeki eşyaların haczedilemeyen mallar arasında olduğunu söyleyebiliriz. Fakat özel bir hastane sermaye ağırlıklı olacağından, oradaki bir MRG cihazının haczinin caiz olduğunu kabul etmek gerekecektir. Benzer şekilde, bir market işletmesinde sermaye emekten daha değerli olduğundan bu bent kapsamında değerlendirilmez.

  • “…Somut olayda bir ticari işletme dolayısıyla teşebbüs olan market-şarküteri işletmeciliğinde sermayenin değeri emeğin değerinden fazladır. Bu nedenle soğutucu İİK.’nun 82/1. maddesinin 2.bendi kapsamında kabul edilemez. Yine gıda maddelerinin kolay bozulacak nitelikte olmaları haczine engel teşkil etmez…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2013/18249 E. , 2013/28000 K.

Yargıtay önüne gelen bir olayda pastanenin de sermaye ağırlıklı olduğunu kabul etmiştir.

  • “…Somut olayda, borçlu pastane işletmekte olup, kendisinin sermaye ağırlıklı alet ve makinaları haczedilmiştir. Borçlunun faaliyetinin, sermayenin önem kazandığı teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerekeceğinden, mahcuzların İİK’nun 82/1-2. maddesi kapsamında sayılan haczedilemeyecek mesleki eşya olarak kabulü mümkün değildir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/10076 E. , 2017/1314 K.

Bedeni Çalışmaya Dayanan İşin Yapıldığı Taşınmaz Haczedilemeyen Mallardan Mıdır?

Kanun metninde “borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya” denilmiş olsa da, Yargıtay bu kavramın taşınmazları kapsayacak kadar geniş değerlendirilmesini doğru bulmamaktadır. Dolayısıyla mesleki faaliyetin yapıldığı iş yeri niteliğindeki taşınmazlar, haczedilemeyen mallardan sayılmaz.

  • “…Somut olayda, borçlu diş hekimi olarak çalıştığını ve davaya konu haczedilen taşınmazları görevini icra etmek için muayenehane olarak kullandığını, dava konusu taşınmazların mesleğini sürdürebilmesi için gerekli eşya olduğunu ileri sürerek İİK’nun 82/1-2. maddesi kapsamında haczedilemezlik şikayetinde bulunmuştur. İİK’nun 82/1-2. maddesinde, borçlunun ekonomik faaliyetinin sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayanan mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşyanın haczedilemeyeceği öngörülmüştür. Davaya konu borçluya ait olan ve faaliyette bulunduğu taşınmazların, İİK’nun 82/1-2. maddesi kapsamında sayılan haczedilemeyecek mesleki eşya olarak kabulü mümkün değildir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/16939 E. , 2017/8151 K.

Durum böyle olmakla beraber, borçlu tarımla uğraşıyorsa, tarım yapılan taşınmazlarının haczi, şartları uyuyorsa dördüncü ve yedinci bent kapsamında engellenebilir.

Aile İçin Lüzumlu Eşyaların Haczedilemeyen Mallardan Olması – İİK 82/1-3

Öncelikle, “lüzumlu eşya” ifadesinden ne anlamak gerecektir? Yargıtay, lüzumlu eşyayı, mütevazi bir hayat standartı ve içinde bulunulan sosyal statünün asgari koşulların muhafazasını temine yarayan eşya olarak görmektedir. Bu tanımdan da her somut olayda farklı değerlendirme yapılması gerektiği anlıyoruz. Devam etmeden önce hükmü inceleyelim.

Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri haczedilemeyen mallardandır (İİK m. 82/1-3).

  • “…Somut olayda haczedilmezlik şikayetine konu edilen televizyon ve dikiş makinesi günümüz koşullarında lüzumlu ev eşyası olup; bir adet olduğu ve değeri de pek fahiş olmadığına göre yukarıda açıklanan ilkeler ve yasal  düzenlemeler karşısında haczedilemeyeceğinin kabülü gerekir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2013/31888 E. , 2013/39176 K.

Lüzumlu Eşyanın Değerinin Yüksek Olması Halinde Haczinin Caiz Olması

Lüzumlu eşyadan sadece bir tane bulunsa bile değeri çok yüksekse haczi caizdir. Mesela, borçlunun mütevazı hayat standartı için 4000 TL’lik bir bulaşık makinesinin yetebileceği düşünülmüş olsun. Bu durumda borçlunun sahip olduğu tek bulaşık makinesinin ikinci el değeri bunun üstünde olacaksa, 4000 TL’nin (aynı zamanda değerinin %50’sinin) altında olmamak ve satış bedelinin içinden alınan 4000 TL’si yeniden borçluya verilmek üzere satışına karar verilir.

Lüzumlu Eşyadan Birden Fazla Olması

Aile için lüzumlu eşyanın birden fazla olması durumunda, bunlardan sadece birisi haczedilemeyen mallardan olduğundan, diğerlerine haciz konulur. Aşağıdaki karar konu olayda birden fazla olan televizyon ve bilgisayarların lüzumlu eşya olmaları sebebiyle birer tanesi borçluda bırakılmıştır.

  • “…Haciz tutanağının incelenmesinde haczedilen “Show” marka tüplü televizyonun borçluya bırakılıp aynı amaca hizmet eden değeri daha yüksek olup satışı kolay olacak olan “Vestel” marka LCD televizyonun haczedilmesi, yine aynı gerekçe ile “Casper” marka tüplü bilgisayarın ve kasasının borçluya bırakılıp “Exper” marka bilgisayar kasası ve LCD bilgisayar monitörü ile “Mobee” marka tablet bilgisayarın ve “HP” marka dizüstü bilgisayarın haczi gereklidir. Ayrıca yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca lüzumlu eşya sayılmayan “Goodmen” marka koşu bandı, “HP” marka yazıcı, “Canon” marka fotokopi makinesinin haczi isabetlidir. Şu duruma göre mahkemece, lüzumlu eşyalardan olan “Show” marka tüplü televizyon ve “Casper” marka tüplü bilgisayar ile kasasının haciz dışı bırakılması gerekirken haczedildiği için bu mahcuzlar üzerindeki hacizlerin de kaldırılması yerine, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2012/27279 E. , 2013/11536 K.

Lüzumlu Eşyadan Birden Fazla Varsa Hangisi Borçluda Bırakılır?

Yargıtay, aynı lüzumlu eşyadan birden fazla varsa, değeri düşük olanının haczedilemeyen mallar kapsamında olduğu görüşündedir.

  • “…Somut olayda; 22/05/2013 tarihli haciz tutanağında, şikayet konusu diğer menkullerin yanında 140 ekran led tv ile birlikte 15” led tv olmak üzere iki adet televizyonun da haczedildiği görülmektedir. İİK’nun 82/2. maddesine göre haczi istenen aynı eşyadan birden fazla bulunması durumunda bunlardan değerinin düşük olanının borçluya bırakılması, diğerinin ise haczedilmesi gerekir. O halde mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporuna göre değerinin daha düşük olduğu anlaşılan 15” boyutunda olan televizyonun borçluya bırakılarak 140 ekran olan televizyonun haczedilmezliğine dair şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2013/34641 E. , 2014/889 K.

LCD ve Plazma Televizyonların Haczi

Yargıtay’ın LCD ve Plazma televizyonların haczi caiz mallardan olduğuna yönelik kararları bulunmaktadır.

  • “…Koltuk takımı, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, fırın, halı vb. gibi ev eşyaları lüzumlu eşya olup, haczedilmeleri mümkün değil ise de; fiyatı yüksek, muhafaza ve paraya çevrilmesi kolay, alıcısı bulunabilecek olan LCD, Plazma TV, kurutma makinası gibi eşyalar, maddede öngörülen amacın dışında borçlu ve ailesi için gerekli, zorunlu mallardan değildir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2013/3365 E. , 2013/12821 K.

Karar bu şekilde olmakla beraber, “lüzumlu eşya” deyişinin ifade ettiği mütevazı hayat koşulları zamana göre değişiklik gösterecektir. Günümüzde LCD ve plazma televizyonların da yerini daha yeni teknolojiler almıştır. Dolayısıyla yıllar öncesine ait kararlarda yer alan bu görüşlerin günümüzde devam etmemesinin yerinde olacağını düşünüyoruz. Öyle ki, artık çoğu evde kullanılan mobilyalar bile tüplü televizyona dönüşe uygun değildir. Dolayısıyla televizyonun niteliği ne olursa olsun, değeri mütevazı bir hayat standartı için çok fahiş olmadıkça haczedilemeyen mallardan olduğu kabul edilmelidir.

Çiftçi ve Diğer Meslek Erbabının Eşyaları – İİK 82/1-4

Çiftçilerin Arazileri, Çift Hayvanları, Nakil Vasıtaları, Diğer Eklentileri ve Ziraat Aletleri

Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemeyen mallardandır.

Bent metninde de belirtildiği üzere, değerlendirme yapılırken sadece borçlunun kendisinin değil, ailesinin de geçinebilmesi için zaruri olan mallar tespit edilmelidir. Yargıtay, aile kavramına, borçlunun kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kişilerin dahil olduğu görüşündedir.

Kimler Çiftçi Sayılır?

Yargıtay, borçlu eşyalarının haczedilemeyen mallar kapsamında korunması için asıl uğraşının çiftçilik olmasını aramaktadır. Borçlunun emekli olması ve bu nedenle emekli maaşı almasının çiftçilik vasfını kaldırmayacağını da ek olarak belirtelim.

  • “…borçlunun almış olduğu emekli maaşının haczedilemezlik şikayetine engel olmayıp sadece, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı belirlenirken değerlendirmeye konu edileceği de açıktır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2018/6084 E. , 2019/6075 K.

Aynı şekilde, ek gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması da haczedilmezlik iddasında bulunmasına engel teşkil etmez. Borçlu çiftçinin aynı zamanda muhtar da olduğu bir olay buna örnek olabilir.

  • “…Öte yandan çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı veya muhtarlık maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda borçlunun, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı belirlenirken, aldığı emekli maaşı ve muhtarlık maaşı da dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/29628 E. , 2018/3148 K.

Fakat, borçlu çiftçinin ek gelire sahip olması, pekala haczedilemeyen miktarın tespitinde dikkate alınacaktır.

Borçlunun ziraat odasındaki kaydının aktif olması çiftçi olmasını ispatlamaya yeterli değildir. Önemli olan bu faaliyeti fiilen yapıp yapmıyor oluşudur. Eğer ziraat odasında kaydı olmasına rağmen çiftçilik yapmıyorsa bu bent kapsamındaki eşyaları korunmaz.

  • “…Somut olayda, dosya arasında bulunan … Ziraat Odası Başkanlığı’nın 08.03.2016 tarihli yazı cevabında; şikayetçi borçluların üyelik kayıtlarının ‘aktif’ olduğunun, fakat yine anılan kayıtlara göre her iki borçlunun da muhtelif yıllarda üretim beyanında bulunmadıklarının bildirildiği, mahkemece dinlenen bir kısım tanıklar tarafından, şikayetçilerin başka bir işte çalıştıkları, çiftçilik yapmadıklarının beyan edildiği görülmüş olup, mahkemece, şikayetçilerin başka bir gelire sahip olup olmadıkları hususunda sosyal güvenlik araştırmasının yapıldığı, fakat borçluların geçimlerini çiftçilik ile sağlayıp sağlamadıklarının, borçluların ve bakmakla yükümlü bulundukları aile fertlerinin gelir durumlarının, zabıta tarafından ekonomik sosyal durum araştırması ile tespit olunmadığı, borçluların ve bakmakla yükümlü olduğu fertlerin yıllık geçinebilecekleri miktarın yukarıda açıklanan şekilde bilirkişi raporu ile belirlenmediği, dolayısıyla eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu görülmektedir….” Y. 12. Hukuk Dairesi 2018/6314 E. , 2019/4758 K.

Son olarak belirtelim ki, Yargıtay, bu bent kapsamında haczedilemeyen mallardan söz edilmesi için borçlunun bizzat tarım yapmasını zorunlu görmemektedir. Bu araziyi bir ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de haczedilmezlik iddia edilebilecektir.

  • “…borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2021/3128 E. , 2021/7863 K.
Çiftçinin Arazisinin Haczedilemeyen Mallardan Olması

Üzerinde tarım faaliyeti yürütülen taşınmaz arazinin haczi de bu bent kapsamında korunmaktadır. Fakat çiftçi ve ailesinin geçimi için yeterli olandan fazla arazinin tamamının korunacağını düşünmek de yanlış olacaktır. Borçlu ve ailesinin geçimi için zaruri olan miktar belirlendikten sonra yalnızca bu kısım haczedilemez kabul edilmelidir.

  • “…Somut olayda mahkemece borçlunun çiftçilik mesleğini icra edip etmediği, bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri ve bunların gelir durumları araştırılmamış, yıllık geçinebileceği miktar belirlenmemiştir. Haczedilmezlik şikayetine konu arazilerin tarım amaçlı kullanılıp kullanılmadığı, eğer tarım amaçlı kullanılıyorsa taşınmazdan elde edilecek gelir ile borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilmemiştir. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra, borçlunun çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, şikayetin konusu olan taşınmazların hangi ada ve parsel numaraları taşınmazlar olduğu şikayetçiye açıklattırılıp, bu taşınmazlarda zirai bilirkişi ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla keşif yapılarak detaylı bilirkişi raporu düzenlettirilip, yıllık geçinebileceği miktar belirlenip şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir emekli maaşı da dikkate alınarak tespit edilip, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğu belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2019/8610 E. , 2019/11447 K.

Fakat çiftçi arazisinde ipotek varsa ikili ayrıma gidilmelidir. Eğer bu ipotek zorunlu olarak konan ipoteklerdense (esnaf kredisi, zirai kredi vb.) haczedilmezlik yine ileri sürülebilir. Zorunlu ipotek söz konusu değilse alacaklı bu araziyi haczedebilecektir. Fakat bu istisnanın da bir istisnası söz konusudur. Eğer iradi olarak konulan ipotek, haciz tarihinden evvel ödenmişse yine haczedilemezlik şikayetinde bulunulabilir. En azından Yargıtay’ın güncel içtihatları bu şekildedir.

  • “…Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü takipte, borçlunun; geçimini çiftçilikle sağladığı iddiası ile, ailesinin ve kendisinin geçimi için zaruri olan arazilere ilişkin haczedilmezlik şikayetinde bulunarak, hacizlerin İİK’nin 82/4-12 maddesi gereğince kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu… Şikayete konu 1216 Parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak ipotek tesis edildiği görülmüş olduğundan, mahkemece, tapudan bu taşınmaza ilişkin ipotek akit tablosu getirtilmek suretiyle, ipoteğin mahiyeti ve verilme nedeni araştırılarak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun tamamen ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte iken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2020/681 E. , 2020/1287 K.
Traktör ve Kamyonetin Haczedilemeyen Mallardan Olması

Yargıtay, günümüz koşullarında arazinin kara sabanla sürülmesini, naklin hayvanlarla yapılmasını çağdaş bulmamaktadır. Dolayısıyla traktör bu bent kapsamında bir ziraat aleti, kamyonetse nakil aracı olarak haczedilemeyen mallar arasındadır.

  • “…Traktör de bir ziraat aletidir ve haczi konusunda da belirtilen bu ilke geçerlidir. Bu gün, ülkemizde kara sabanla çiftçilik yapan çok az sayıda insan kalmıştır. Kara saban çağdaş bir tarım aleti olmadığı gibi, hayvanlarla nakil yapılması da çağdaş bir yöntem değildir. Bu itibarla teknolojideki gelişmeler nedeniyle verimliliği, kaliteyi ve kârlılığı arttıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran makineler de çiftçilerimiz için bir ihtiyaçtır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2018/10062 E. , 2019/796 K.

Somut olaydaki traktör/kamyonetlerin değeri çok yüksekse bunlar satılıp, çiftçinin haline münasip bir traktör/kamyonet alması için kendisine bir miktar bırakılacaktır.

  • “… borçlunun ve ailesinin geçimini sağlaması için yeterli arazi miktarı ile arazi üzerinde yetiştirilebilen ürün de dikkate alınarak, borçlunun, İİK.’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 4.ve 7. bentleri kapsamında faaliyetlerini sürdürebilmesi için traktörlere ve kamyonetlere ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyacı varsa şikayete konu araçların kıymeti ve borçlunun haline münasip traktörü (ve/veya kamyoneti) alabilmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, traktörün kıymeti, borçlunun haline münasip traktörün bedelinden fazla ise satılmasına, satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen traktörü (ve/veya kamyoneti) alabilmesi için gerekli olan paranın borçluya bırakılmasına, kalanın hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi gerekirken” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/18278 E. , 2017/11378 K.

Diğer Meslek İçin Lüzumlu Alet, Edevat ve Kitaplar ile Küçük Nakliye Erbabının Nakil Vasıtaları

Borçlu çiftçi değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları haczedilemeyen mallardandır. Peki her iş sahibi meslek yürüttüğü gerekçesiyle bu bentten faydalanabilecek midir? Hayır, Yargıtay bu durumda ikili ayrıma gitmektedir.

Haczedilemeyen Malların Tespitinde Meslek ve Teşebbüs Ayrımı

Hükümden de anlaşıldığı üzere, borçlu eğer bir meslek sahibiyse bu mesleğiyle ilgili alet, edevat ve kitapları haczedilemeyen mallardandır. Fakat meslek sahibi değil de bir teşebbüs sahibi sayılıyorsa, o zaman eşyaları haczi caiz mallardandır. Peki teşebbüs ve meslek ayrımı nasıl yapılacaktır? Yargıtay, değerlendirme yapılırken ekonomik kıstasa öncelik vermektedir. Emeğin değerinin, sermayenin değerinden daha fazla olduğu görülürse “bir mesleğin” varlığına, aksi takdirde “bir teşebbüsün söz konusu olduğuna” hükmedilir (Bkz: Hukuk Genel Kurulu’nun 02.12.1972 tarih 1972/572-974 sayılı kararı).

Dolayısıyla borçlunun kişisel yeteneğine, kendi iş gücüne ve/veya bilgi dağarcığına dayanarak yürüttüğü faaliyetler bu bent kapsamında hacze engel olabilir. Aksi takdirde haczedilemezlik şikayeti reddedilmelidir. Örneğin aşağıdaki karara konu olan olayda, akaryakıt istasyonu sermaye ağırlıklı olduğundan, Yargıtay, borçlunun şikayetinin reddedilmesi gerektiği görüşünde bulunmuştur.

  • “…Şikayetçi borçlu vekili 11.08.2009 tarihli haciz tutanağında akaryakıt istasyonunda bulunan LPG D.tabancaları, mazot pompa tabancası ve benzin pompasına ait tabancaların İİK.nun 82. maddesi uyarınca borçlunun mesleği için lüzumlu eşyalar olması sebebiyle haczedilemeyeceğini ileri sürülmüştür… mahkemece, sermaye unsurunun ağır bastığı akaryakıt istasyonundaki pompa tabancalarının mühürlenmesi yönündeki icra memurunun işleminde yasaya aykırı bir husus bulunmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, haczin borçlunun ticari faaliyetinin engellediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2009/21841 E. , 2010/3607 K.

Kuaförlük yapan bir borçlunun iş yerindeki mesleki eşyalarının haczedilemezliği ise bu bent kapsamında korunmuştur.

  • “…haczedilen malların kuaförlük sanatı için zaruri mesleki alet edavat mahiyetinde olduğu belirtilmiş olup, raporun bu hali ile denetime ve hükme elverişli olduğu görülmüştür.O halde mahkemece, kuaförlük mesleği için zaruri mesleki eşya olduğu anlaşılan 5 adet döner koltuk ile 1 adet pedikür spa koltuğu yönünden haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile bu mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/14802 E. , 2015/26441 K.

Yargıtay, teşebbüs tespitinde bulunurken sermayeyle birlikte yardımcı iş gücü unsurunu da değerlendirmektedir. Dolayısıyla hizmetin konusu bilgiye veya iş gücüne dayanıyor olsa bile bu bent kapsamındaki korumadan faydalanılması mümkün olmayabilir. Aşağıdaki örneklerde Yargıtay, oto tamirhanesinde, lokantada ve ekmek fırınında yapılan hacizleri hukuka aykırı bulmamıştır.

  • “…Borçlunun uğraşında yardımcı iş gücü ve sermaye unsurları ağırlıkta ise, teşebbüs söz konusudur. Somut olayda; bir ticari işletme dolayısıyla teşebbüs olan sanayi sitesindeki oto tamirhanesinde haczedilen eşyalar, sermaye ağırlıklı olduklarından, borçlunun tamircilik mesleğini yürütmesi için zorunlu alet ve edevattan kabul edilemez. Bu durumda borçlunun ekonomik faaliyeti, bedeni çalışmasından ziyade, sermayesine dayandığından, mahcuz malların haczedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/7440 E. , 2016/25377 K.
  • “…bir ticari işletme dolayısıyla teşebbüs olan ev yemekleri lokantasında haczedilen eşyalar, sermaye ağırlıklı olduklarından, borçlunun lokantacılık mesleğini yürütmesi için zorunlu alet ve edevattan kabul edilemez. Bu durumda borçlunun ekonomik faaliyeti, bedeni çalışmasından ziyade, sermayesine dayandığından, mahcuz malların haczedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/2086 E. , 2015/11344 K.
  • “…Somut olayda; bir ticari işletme dolayısıyla teşebbüs olan tatlı su balıkçılığı ve lokantada haczedilen jeneratör, masa ve sandalyelerin sermaye ağırlıklı olmaları nedeniyle borçlunun balık üreticiliği ve lokantacılık mesleğini yürütmesi için zorunlu alet ve edevattan kabul edilemez…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2014/19945 E. , 2014/26304 K.
  • “…Somut olayda bir ticari işletme dolayısıyla teşebbüs olan ekmek fırınında haczedilen ekmek kesme makinesi, hamur karma makinesi, hamur kesme makinesi ve hamur çevirme makinesi sermaye ağırlıklı olmaları nedeniyle borçlunun fırıncılık mesleğini yürütmesi için zorunlu alet ve edevattan kabul edilemez…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2013/14468 E. , 2013/23409 K.

Süt Veren Bir Manda veya İnek ya da Üç Keçi veya Koyun ile Yemleri – İİK 82/1-5

Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları haczedilemeyen mallardandır. Bu bent kapsamındakilerin haczedilebilirliği bakımından, borçlunun çiftçi olması şartının aranmadığı görülmektedir.

  • “…Öte yandan, İİK.’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 5. bendi gereğince, borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları haczolunamaz. Bu durumda, mahkemece bu bent kapsamında ileri sürülen haczedilmezlik şikayetinde borçlunun çiftçilikle uğraşma şartının bulunmadığı da nazara alınarak, mahcuzlardan hangisindeki haczin kaldırılmasını tercih ettiği borçludan sorulmak suretiyle, oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/20349 E. , 2015/31690 K.

İki Aylık Yiyecek ve Yakacak ve Tohumluk – İİK 82/1-6

Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu da haczedilemez.

Tarım veya Hayvancılık Faaliyeti Yapanların Haczedilemeyen Mal ve Hayvanları – İİK 82/1-7

Bağ, Bahçe veya Meyve ve Sebze Yetiştiricilerin Alet ve Edevatları ile Bağ ve Bahçeleri

Borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat haczedilemeyen mallardandır. Görüldüğü üzere bu bendin bağ bahçe niteliğindeki taşınmazların haczini engellediği anlaşılmaktadır. Fakat bu taşınmazlar üzerinde ipotek varsa, 4. ve 12. bent kapsamında da değerlendirilen ipoteğin zorunlu olup olmadığı hususu burada da dikkate alınır.

  • “…İİK’nun 82/7. maddesi gereğince borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe haczedilemez. Borçlu meskeniyet şikayetinin yanında ayrıca, çiftçi olduğundan ve geçimi için zaruri bulunduğundan bahisle 20 ada 67 parsel sayılı bahçenin de haczedilemeyeceği yönünde şikayette bulunmuştur. Bu taşınmaz üzerinde Ziraat Bankası A.Ş. lehine 05.11.1993 tarih, 554 yevmiye nolu ipotek olduğu görülmektedir. Mahkemece öncelikle bu ipoteğin, zirai kredi karşılığı kurulan zorunlu ipotek niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, bu nitelikte ise bu husus haczedilmezlik şikayetinin incelenmesine engel teşkil etmeyeceğinden işin esasının usulünce incelenmesine geçilmelidir. Eğer ipotek zorunlu ipotek değil ve ipotek konusu borç da ödenmemiş ise bu taşınmaz yönünden şikayet reddedilmelidir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2012/10257 E. , 2012/27748 K.

Bent kapsamındaki eşyalar fiili olarak kullanılmıyorlarsa haczedilebilmelerinde elbette sakınca yoktur.

Hayvan Yetiştirenlerin Hayvanları ve Yemleri

Yalnızca hayvan yetiştirerek geçimini sağlayabilen borçlunun, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları da haczedilemez.

Haczolunmamak Üzere Kaydıhayatla Tesis Edilmiş İratlar – İİK 82/1-8

Fıkranın sekizinci bendinde, Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratların da haczedilemeyen haklardan olduğu düzenlenmiştir. Belirtelim ki, bahsi geçen Borçlar Kanunu, 818 sayılı eski kanundur. Eski kanundaki 510. madde şu şekildeydi: “Hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı, hakkını başkasına temlik edebilir. Üçüncü şahıs lehine meccanen irat tesis eden kimse tesis zamanında o şahsın iflası yahut borcundan dolayı takibat icrası halinda alacaklılarının menfaatına olarak irattan mahrum edilemiyeceğini şart koşabilir.”

Eski kanundaki “Kaydıhayatla irat sözleşmesi”, günümüzde “ömür boyu gelir sözleşmesi”ne denk gelmektedir. İlgili maddenin şu an yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’daki karşılığı ise 610. maddedir. Bu hüküm şu şekildedir “Sözleşmeyle aksi kararlaştırılmamışsa gelir alacaklısı, haklarını başkasına devredebilir.”.

Yeni TBK maddelerinde, ömür boyu gelir sözleşmelerinin haczedilemezliğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Dolayısıyla İİK m. 82/1-8 hükmünün yalnızca eski Borçlar Kanunu döneminde kurulmuş kaydıhayatla irat tesislerinde söz konusu olabileceğini söyleyebiliriz.

Ordu ve Zabıta Hizmetlerinden Malüllük vd. Durumlar – İİK 82/1-9

Dokuzuncu bent, aşağıdaki hakların da haczedilemeyeceğini düzenlemiştir.

  1. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malül olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,
  2. Askeri malüllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri.

Yargıtay, emekli ikramiyelerinin bu kategoriye girmediği görüşündedir.

  • “…Somut olayda borçlu K.K.K.lığı 3.0r. Hrk.Kur. Bşk K lığı emrinde uzman çavuş olarak çalıştığını ve adi malül olarak emekliye sevkinin onaylandığını, icra müdürlüğünün SGK. ya müzekkere yazarak emekli olması halinde emekli alacağına haciz koyduğunu oysa İİK nun 82/9. maddesi uyarınca emekli ikramiyesinin haczedilemeyecğini belirterek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. İİK.nun 82/9 maddesinde memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyelerinin haczedilemeyeceği belirtilmiş olup emekli ikramiyesinin haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir. Borçlu haciz tarihi itibari ile her ne kadar emekli ikramiyesi almaya hak kazanmamışsa da adi malül olarak emekliye sevkinin onaylandığı ve alacaklı ile borç ilişkisinin henüz sonlanmadığı dikkate alındığında yukarıda açıklandığı üzere emekli ikramiyesinin haczinin mümkündür…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2012/5726 E. , 2012/23253 K.

Hastalık, Zaruret ve Ölüm Gibi Hallerde Bağlanan Maaşlar – İİK 82/1-10

Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar da haczedilemeyen mal ve haklardandır. Durum böyle olmakla birlikte, maaş niteliğinde olmayan yardımların haczi caizdir.

  • “…Somut olayda, borçlunun TSK Mehmetçik Vakfı’ndan aldığı ölüm yardımının haczedilemeyeceğine ilişkin özel bir kanun hükmü bulunmadığına ve ölüm yardımının, mahkemece “maaş” olarak değerlendirilmesi yorum yoluyla mümkün olmadığına göre ölüm yardımının tamamının haczi mümkündür. O halde, mahkemece borçlunun şikayetinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2012/14822 E. , 2012/31561 K.

Dul ve yetim maaşları da bu kapsama girmemektedir. Bu maaşların İİK 83’e göre kısmen haczi mümkündür.

  • “…Dul yetim maaşı borçlu ailesi efradına tahsis edilen bir para olması itibariyle borçtan mesuliyetleri halinde mirasçıların maaşlarını İİK’ nun 83. maddesi uyarınca haciz konulmasına yasal bir engel yoktur. Mahkemece bu kurallar ışığında şikayetin çözümlenmesi gerekirken İİK’ nun 82/10 madde hükmü gerekçe gösterilerek istemin reddi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2008/7187 E. , 2008/9720 K.

Sağlığı Etkileyen Bir Zarardan Dolayı Verilen Tazminatlar – İİK 82/1-11

Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar da haczedilemeyen haklardandır.

İş kazası veya trafik kazası sebebiyle yaralanan kişiye verilen tazminatlar buna örnektir. Kişi ölmüşse ailesine verilen para da bu kapsama girer. Ayrıca belirtelim ki, sadece haksız fiili gerçekleştirenden alınan paralar değil, sigorta tazminatları da bu bent içindedir.

Doktrin ve uygulamada bu bent kapsamına maddi tazminatların dahil olduğu hususunda tartışma yoktur. Dolayısıyla bedensel zarara ilişkin maddi tazminatların haczedilemeyeceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Manevi tazminatın haczedilebilirliği ise tartışma konusu olmuştur.

Manevi Tazminat Haczedilebilir Mi?

Öncelikle belirtelim ki, burada söz konusu olan manevi tazminat isteme hakkı değil, doğmuş olan bir manevi tazminat alacağının haczidir. Manevi tazminatı isteme hakkı zaten kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğundan bunun devri düşünülemez.

Sağlığı etkileyen bir sebebe ilişkin olmayan manevi tazminatın haczedilemeyeceğinde şüphe yoktur. Peki bedensel zarardan ötürü verilen manevi tazminatlar haczedilebilir mi? Yargıtay’ın bu konuda farklı kararları olduğu görülmektedir. 8. Hukuk Dairesi’ne göre manevi tazminat haczedilebilir.

  • “…Mahkemece yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında icra takibinde maddi ve manevi tazminat alacaklarının birlikte takip konusu edildiği ve manevi tazminat alacağı üzerine haciz konulabileceği gözardı edilerek haczedilemezlik şikayetinin tümden kabulü doğru değildir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2015/16704 E. , 2015/18575 K.

12. Hukuk Dairesi’nin manevi tazminatın haczedilebilirliği hakkındaki görüşleri ise istikrarlı değildir. Örneğin aşağıdaki kararda, manevin tazminatın haczedilemeyen mal ve haklardan olduğu kanaatine varmıştır.

  • “…mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile haczin maddi tazminat ve faizi yönünden kaldırılmasına, manevi tazminat yönünden ise şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür… 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82/11. maddesi uyarınca; vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar haczedilemez. İlgili maddede, maddi veye manevi tazminatlar yönünden ayrım yapılmadığı, vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için verilen veya verilmesi lazım gelen tüm paraların haczedilemeyeceğinin hüküm altına alındığı görülmektedir… O halde mahkemece, İİK’nun 82/11. maddesine aykırı olarak vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için hükmedilen tüm (paralar) tazminatlar üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile manevi tazminat yönünden şikayetin reddi şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2017/4712 E. , 2017/10938 K.

Aşağıda yer alan daha yeni tarihli kararlarında ise manevi tazminatın haczedilebileceği görüşünde olduğunu görüyoruz.

  • “…Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlu alacaklı hakkında borçlu lehine hükmedilen manevi tazminat alacağı yönünden takip başlattığını, alacaklının da kendisi hakkında başlatmış olduğu takip dosyasından alacaklı aleyhine takip başlattığı iş bu dosya alacağına haciz koydurduğunu, ancak haciz konulan icra takip dosyasına konu alacağın manevi tazminat alacağı olduğunu bu nedenle haczedilemeyeceğini belirterek haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir… 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82/11. maddesi uyarınca; vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar haczedilemez. İlgili maddede bahsi geçen tazminat maddi tazminata ilişkin olup, manevi tazminatın haczine engel teşkil etmediği açıktırmahkemece manevi tazminat alacağının haczi mümkün olduğundan şikayetin reddi şeklinde karar verilmesi gerekirken şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2019/940 E. , 2019/3535 K.
  • “…Mahkemece yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında icra takibinde maddi ve manevi tazminat alacaklarının birlikte takip konusu edildiği ve manevi tazminat alacağı üzerine haciz konulabileceği gözardı edilerek haczedilemezlik şikayetinin manevi tazminat alacağı yönünden de kabulü doğru değildir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2018/4648 E. , 2018/10248 K.

Sonuç olarak, YBGK’nin iş bölümüne ilişkin 2022/1 sayılı kararı gereğince icra ve iflas hukuku uyuşmazlıkları hala 12. HD.’de çözümlenmektedir. 12. Hukuk Dairesi’nin son kararlarındaki görüşü ise manevi tazminatın haczedilebileceği yönündedir. Dolayısıyla manevi tazminat, vücut ve sıhhat üzerine ika edilen zararlara ilişkin olsa bile haczedilebilecektir. En azından rastladığımız Yargıtay kararları uygulamanın bu yönde olduğunu göstermektedir.

Borçlunun Haline Münasip Evinin Haczedilemeyen Mallardan Olması – İİK 82/1-12

İİK 82/1-12 hükmünde, borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyen mallardan olduğu düzenlenmiştir. Peki bir evin hale münasip olduğu nasıl belirlenecektir?

Yargıtay, evin hale münasip olup olmaması hususunun, borçlunun sosyal durumuna ve ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenmesi gerektiği görüşündedir. Dolayısıyla kalabalık bir aileye sahip olan borçluyla ile bekar yaşayan borçlu için farklı koşullar söz konusu olacaktır.

Eğer borçlunun birden fazla evi bulunuyorsa, bu evlerden sadece biri üzerinde meskeniyet iddia edebilecektir. Diğerlerinin haczi caizdir.

Meskeniyet iddiasına konu evde borçlunun bizzat oturması da zorunlu değildir. Söz konusu taşınmazda bir yakını otursa da bu bentten faydalanabilir. Hatta Yargıtay, kiraya verilmiş olsa bile meskeniyet şikayetinde bulunulabileceğini belirtmektedir.

Borçlunun sahip olduğu tek evin değeri çok yüksekse, bu ev haczedilip satılarak, elde edilen paranın bir kısmı borçluya haline münasip bir ev alması için geri verilir.

  • “…Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. İİK’nun 82/1-12. maddesi gereği meskeniyet şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlunun adına kayıtlı meskende bizzat oturması şart olmadığı gibi, burayı kiraya vermesi dahi bu talepte bulunmasına engel değildir. Ayrıca borçlunun birden çok taşınmazı olması halinde de bunlardan biri hakkında meskeniyet şikâyetinde bulunulabilir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtay uygulaması nazara alınarak; borçlunun ekonomik ve sosyal durumunun, bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin tespiti ile bilirkişilerden şehrin mütevazı semtlerinde haline münasip meskeni edinebileceği değerin net olarak belirlenmesinin istenmesi, tesbit edilecek bu değerin mahcuzun değerinden az olması halinde, mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine ödenmesine ve satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesinden ibarettir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2014/24150 E. , 2016/5166 K.

Takip, ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkinse meskeniyet iddiasında bulunulamayacağını da belirtelim. Zira u durumda ortada haciz işlemi yoktur.

  • “…Öte yandan, İİK. nun 82/12.maddesine dayalı olarak yapılan meskeniyet iddiası haczedilmezlik şikayeti olup, borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği için haciz safhası bulunmadığından ve meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de olmadığından şikayetin reddi yerine esasının incelenmesi bu nedenle de yasaya uygun bulunmamıştır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2011/14765 E. , 2012/1135 K.

Mirasçıların Meskeniyet İddiasında Bulunması

Borçlunun Ölmeden Önce Yaptığı Haczedilemezlik Şikayetinin Konusuz Kalması

Borçlu ölmeden önce meskeniyet şikayeti yaparak evinin haczedilemeyen mallardan olduğunu ileri sürmüş olsa bile, onun şikayetini mirasçılarının sürdürmesi mümkün değildir.

  • “…Somut olayda, borçlu muris tarafından yapılan meskeniyet şikayeti, borçlunun vefatı ile konusuz kalmıştır. Bu durumda mahkemece konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, borçlu mirasçılarının davaya devam etme isteklerinin kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin meskeniyet iddiası nedeniyle kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2011/16628 E. , 2012/398 K.

Bu durumda alacaklı, takibi, ölen borçlunun mirasçılarına yöneltmelidir. Böylece haczin mirasçılara tebliğiyle birlikte, mirasçılar 7 gün içinde yeni bir haczedilemezlik şikayetinde bulunma hakkına sahip olacaklardır.

  • “…meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup, iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir… Borçlunun ölümü ile İİK’nun 53.maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK’nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK’nun 82/1-12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakları vardır…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/12230 E. , 2017/3626 K.

Hatta alacaklı, takibi borçlunun mirasçılarına yönlendirmediği müddetçe koyduğu haciz de hukuka aykırı olacaktır. Mirasçılar bu haczin kaldırılmasını isteyebilirler.

  • “…Somut olayda muris borçlu Hasan Yeniada’nın, hakkındaki takibin kesinleşmesinden sonra 07.11.2013 tarihinde öldüğü ve takip henüz mirasçılarına yöneltilmeden 14.02.2014 tarihinde muris adına kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulduğu görülmektedir. Haciz tarihi itibariyle taşınmaz şikayetçi ve diğer mirasçılara ait olduğundan takip mirasçılara yöneltilmeden borçluya ait olmayan taşınmaz üzerine haciz konması yasaya aykırı olup, taşınmaz maliki mirasçının şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını istemesi mümkündür…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2014/29654 E. , 2015/6767 K.
Haczedilemeyen Mallara İlişkin Mirasçıların Şikayeti

Borçlunun, konutunun haczedilemeyen mallardan olduğuna dair şikayeti kesin olarak reddedilmiş olsa bile, o öldükten sonra mirasçılarının yeni bir meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı doğacaktır. Zira borçlu taraf değişeceğinden, şikayetin reddine ilişkin karar mirasçılar bakımından kesin hüküm teşkil etmeyecektir.

  • “…Somut olayda, meskeniyet iddiasına konu taşınmaza 20.03.2015 tarihinde haciz konulduğu, borçlu tarafından 15.05.2015 tarihinde ileri sürülen haczedilmezlik şikayetinin….. İcra Mahkemesi’nin 2015/44 E.- 63 K. sayılı kararı ile süre aşımından reddine karar verildiği, borçlu …t’in 13.09.2015 tarihinde vefatı üzerine yasal mirasçılarına takibin yöneltildiği ve mirasçılara kıymet takdir raporunun 22.10.2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine yasal süresinde icra mahkemesine başvurarak meskeniyet şikayetinde bulundukları anlaşılmıştır… Tarafları aynı olmayan…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26.06.2015 tarih ve 2015/44 E.-2015/63 K. sayılı kararı eldeki meskeniyet şikayeti yönünden HMK’nun 303. maddesi anlamında kesin hüküm niteliğini taşımaz. O halde mahkemece, borçlu mirasçıların meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/970 E. , 2016/10426 K.

Mirasçılarının haczedilemezlik iddiası ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Söz konusu taşınmazın, üzerinde elbirliğiyle veya paylı mülkiyetin bulunması nedeniyle her bir mirasçı tarafından ayrı ayrı kullanılması pratikte mümkün değildir. Fakat bu husus meskeniyet şikayetinde bulunmaya engel değildir.

  • “…Mirası reddetmemiş mirasçılar hacizli meskende elbirliği halinde malik olup, her bir mirasçı, başkaca meskeni bulunmazsa ve hissesinin tahmini bedeli, borçlunun hali ile mütenasip bir ev alması için gereken paradan fazla değil ise, bu hisse üzerinde meskeniyet iddiasında bulunabilir. Hissenin satışı neticesinde elde edilecek para, mirasçının alacağı ev bedelinden daha fazla ise, o takdirde hisse İİK’nun 121. maddesine göre satılır ve bedelinden, mirasçının hali ile mütenasip ev alabilmesi için gerekli miktar kendisine verildikten sonra, kalan para alacaklılara ödenir. Ancak her bir mirasçının sosyal ve ekonomik durumu, aile efradı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler borçlu muristen farklıdır. O halde mahkemece, elbirliği halinde malik olan şikayetçilerin meskeniyet şikayetinin hisselerine düşen miktar ve herbirinin mesken ihtiyacı esas alınarak belirlenmesi gerekirken, hepsi yönünden tek borçluymuş gibi değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşılmakla borçluların karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir...” Y. 12. Hukuk Dairesi 2012/19944 E. , 2012/36742 K.

Üzerinde İpotek Bulunan Evin Haczedilemeyen Mallardan Olup Olmadığı Hususu

Yargıtay, haczedilen evin üzerinde ipotek varsa, bu ipoteğin zorunlu olarak kurulup kurulmadığına göre değerlendirme yapmaktadır. Eğer serbest iradeyle kurulan bir ipotek söz konusuysa borçlunun evi haczedilebilir.

  • “…Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan icra takibinde, borçlunun meskeniyet iddiası ile haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile taşınmazın borçlunun haline münasip evi alması için gerekli olan 120.000 TL’den aşağı olmamak üzere satılmasına, elde edilecek paranın 120.000 TL’sinin haline münasip evi alması için borçluya verilmesine karar verildiği… Şikayete konu taşınmaz üzerindeki ipoteğe ilişkin resmi senette yer alan; “Türkiye Ziraat Bankası A.Ş. ile aramızda yapılmış ve yapılacak sözleşme taahhütleri gereği kullanmış ve kullanacak olduğum her türlü krediye karşılık….. doğmuş ve doğacak tüm borçlarını karşılamak üzere … ipotek etmeyi kabul ediyorum/z” şeklindeki kayıtlar nedeniyle, söz konusu ipoteğin, borçlunun kullandığı/kullanacağı her türlü kredinin teminatı olarak tesis edildiği ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığı anlaşılmaktadır. Resmi senette yer alan söz konusu kayıtlar karşısında, lehine ipotek tesis edilen T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin 09/09/2015 tarihli cevabi yazısı ekinde sunduğu 03/12/2010 tarihli sabit faizli konut kredisi sözleşmesinin sunulması ipoteğin konut kredi sözleşmesinden kaynaklandığı sonucunu doğurmaz. Bu durumda, ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin lehine ipotek kurulan bankaya kredi borcu olduğunun anlaşılmasına göre, ilk derece mahkemesince, belirtilen sebeple şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2021/4469 E. , 2021/9712 K.

Durum böyle olmakla beraber, serbest iradeyle koyulan bir ipoteğin borcu haciz tarihinden önce ödenip ifa edilmişse, evin haczedilemeyen mallardan olduğu kabul edilir.

  • “…borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2021/4469 E. , 2021/9712 K.
  • “…Somut olayda, ipoteğin iradi ipotek olduğu anlaşıldığına göre, ilk derece mahkemesince, şikayetçinin taşınmazda ipoteği bulunan bankaya müzekkere yazılarak, haciz tarihi itibariyle kredi borcunun devam edip etmediğinin sorularak, alınan cevabi yazıya göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2021/4070 E. , 2021/8697 K.

Külli ve Cüz’i Haleflerin İpotekli Taşınmazlardaki Haczedilemezlik İddiası

Taşınmaz, ipotekli olduğu bilinerek satın alınmış olsa bile bu husus meskeniyet şikayetinde bulunmaya engel değildir. Fakat bu durumda ipoteğin zorunlu olup olmadığı değerlendirilir. Eğer taşınmazın önceki sahibinin koydurduğu bu ipotek zorunlu nitelikteyse ev haczedilemeyen mallardandır. Fakat serbest iradeyle koyulmuşsa meskeniyet iddiası ileri sürülemeyecektir.

  • “…Somut olayda,… ili …ilçesi 1497 Ada 266 parsel sayılı taşınmazın şikayetçi borçlu adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerinde 27.4.2006 tarihli S.S. Güzelyalı Konut Yapı Koop. lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu, ipoteğin taşınmazın eski maliki tarafından tesis edildiği ve taşınmazın 26.8.2010 tarihinde şikayetçi tarafından ipotekle yüklü olarak satın alındığı, taşınmaza 27.4.2018’de haciz konulduğu görülmektedir. Taşınmazı ipotekle yüklü olarak bilerek satın alan kişinin bu ipotek ile kendi tesis ettiği ipotek arasında sebep sonuç ilişkisi arasında fark olmayacağı tabii olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nin aksi yöndeki gerekçesi doğru bulunmamış olup, İlk Derece Mahkemesi’nce de ipotek belgesi getirtilmeden salt tapu kaydı üzerinden yapılan inceleme ile ipoteğin sosyal amaçlı olduğu sonucuna varılması yerinde değildir. O halde mahkemece, istinaf aşamasında dosyaya kazandırılan ipotek resmi senedi incelenerek, taşınmazda bulunan ipoteğin niteliğinin değerlendirilmesi, zorunlu olarak kurulan ipoteklerden olmadığının anlaşılması halinde haciz tarihi itibariyle ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek ve ödenmiş ise meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği, ödenmemiş ise meskeniyet iddiasına engel olacağı değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2021/2258 E. , 2021/6529 K.

Taşınmaz, satın alma yoluyla değil de miras yoluyla elde edilmişse, Yargıtay, ipoteğin zorunlu olup olmadığını incelememektedir. Bu durumda da haczedilemeyen mal mevcuttur.

  • “…Tapu kaydında mevcut ipotek, şikayetçinin murisi mehmet … tarafından subjektif bir irade açıklaması sonucu tesis edilmiş olup, bu irade açıklaması mirasçıyı bağlamayacağından borçlunun meskeniyet şikayetininin incelenmesine engel oluşturmaz…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/24527 E. , 2016/1419 K.

Tehir-i İcraya Teminat Olarak Gösterilen Taşınmazın Haczedilebilirliği

Taşınmaz İİK m. 36 kapsamında teminat olarak gösterilmişse, Yargıtay, bu konut hakkında meskeniyet iddiasında bulunmayacağı görüşündedir.

  • “…Tavas Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.09.2006 tarih ve 2002/312 E. 2006/243 K. sayılı ilamına dayalı olarak yapılan takipte tehiri icra kararı için borçlu vekilince 11.10.2006 tarihinde şikayete konu taşınmazlar teminat olarak gösterilmiş, 02.11.2006 tarihinde de talep icra müdürlüğünce kabul edilerek gayrimenkullere haciz konulmuş, mahkeme tarafından da bu talep aynı tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Bu duruma göre şikayete konu taşınmazlar teminat olarak kabul edilmekle, icra memurluğunca buna istinaden İİK.’nun 36 ncı maddesindeki şartlar yerine getirilmiş sayılarak, icranın geri bırakılması için karar verilmek üzere mehil verilmiş bulunmasına göre, borçlunun artık haczedilmezlik iddiasında bulunması yersiz olup, istemin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2008/24409 E. , 2009/6223 K.

Öğrenci bursları – İİK 82/1-13

Fıkranın son bendi de öğrenci burslarının haczedilemeyen haklardan olduğunu düzenlemiştir.

Haczi caiz olmayan mallar

Yavrulu Hayvanların Haczedilemeyen Mallardan Olması – İİK 83/b

Hayvan hacizlerinde, anaları tarafından beslenme ve bakılmaya muhtaç olan yavrular varsa, yavrular ve anaları birbirinden ayrı haczedilemezler. Fakat birlikte hacizleri caizdir. Fakat hatırlatmamız gerekir ki, söz konusu hayvanlar birlikte haczedilse bile eğer ev hayvanı niteliğindelerse, Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca haczedilemeyen mallardan sayılırlar.

İpotekli Taşınmazın Eklentisinin Ayrıca Haczedilemeyen Mallardan Olması – İİK 83/c

Eklentilerin taşınmaza zarar vermeden ayrılabilmeleri mümkün olduğundan, bunların kural olarak taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Fakat taşınmaz üzerinde ipotek bulunuyorsa, eklenti, taşınmazdan ayrı haczedilemeyecektir. İlgili kanun hükmü şu şekildedir: “Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez.”.

Yargıtay bu bendin uygulanması için malın TMK m. 686 hükmüne göre eklenti olmasını yeterli saymaktadır. Eklenti ipotek akit tablosunda yer almasa da İİK m. 83/c uygulanacak ve eklenti taşınmazdan ayrı olduğu müddetçe haczedilemeyen mallardan sayılacaktır.

  • “…Eklentinin ise, kural olarak taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Zira, eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması mümkündür. Ancak İİK’nun 83/c maddesi gereğince; taşınmaz üzerinde ipotek bulunması halinde, teferruatın, taşınmazdan ayrı haczi mümkün değildir. Bu maddenin uygulanabilmesi için, mahcuzun ipotek akit tablosunda yazılı olması yetmez. TMK’nun 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşıması zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun 686. maddesine göre; teferruat niteliğinde olduğu anlaşılan mahcuzlar rehin kapsamında kaldığından, ipotek akit tablosunda yazılı olmasalar dahi İİK’nun 83/c hükmü uyarınca taşınmazdan ayrı haczedilemezler…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/28872 E. , 2016/5712 K.

TMK m. 686 hükmü ise şu şekildedir: “Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır.”

Mahkeme şüpheye düştüğü durumlarda bilirkişi raporu aldırarak eklenti niteliğini tespit ettirecektir.

  • “…Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusu, haczedilen trafoların, taşınmazın mütemmim cüzü olduğu, taşınmaz üzerinde ipotek bulunması nedeniyle ipotek kapsamında bulunan trafonun, İcra İflas Kanunu’nun 83/c maddesi uyarınca taşınmazdan ayrı haczinin mümkün olmadığı gerekçesiyle trafolar üzerindeki haczin kaldırılmasına ilişkindir… bilirkişi sonucu verilen raporda; şikayete konu trafoların, taşınmazın mütemmim cüzü niteliğinde olduğuna dair görüş bildirildiği görülmektedir. O halde mahkemece İİK’nun 83/c maddesi gereğince mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/9515 E. , 2017/317 K.

Kısmen Haczedilebilen Mal ve Haklar (Memur Maaşları vd.) – İİK 83

Kanunun 83. maddesindeki hakların kısmen haczi mümkündür. Öncelikle kanun hükmünü inceleyelim.

Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

(Değişik: 12/4/1968 – 1045/1 md.) Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.

İİK m. 83

Bu maddeyle öncelikle maaş alacaklarının korunduğu görülmektedir. Fakat İş Kanunu’na tabi olarak çalışanlar için İş Kanunu m. 35’de özel hüküm olduğu da unutulmamalıdır. İşçi statüsündeki borçluların maaşlarının en fazla dörtte biri haczedilebilirken, memur maaşlarının ise en az dörtte biri haczedilir. Aşağıdaki kararda da bu sebeple muhtarlık maaşının dörtte birden az olmamak üzere haczedilmesi gerektiği belirtilmiştir.

  • “…Muhtarlık maaşı, 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası hükümlerine göre verilmekte olup, anılan yasada muhtarlık maaşının haczedilemeyeceğine dair yasal bir düzenleme bulunmadığından İİK’nun 83. maddesi koşullarında borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra ve maaşın 1/4’ünden az olmamak üzere kısmen haczi mümkündür…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2015/34650 E. , 2016/12075 K.

Bu konuyla ilgili ayrıca yukarıda üzerinde durduğumuz “İşçi Maaşlarının Hacizlerinin Dörtte Birden Az Olamaması” başlıklı kısma da göz atmanızı öneririz.

Peki her türlü gelir maaş olarak nitelendirilip bu bent kapsamına sokulabilir mi? Yargıtay bu konuda olumsuz düşünmektedir. Örneğin, ek ders ücretini ve hakem alacağını maaştan saymamıştır. Dolayısıyla bunların haczi caiz görülmüştür.

  • “…ek ders ücretlerinin maaştan sayılacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda bu ücretin tamamının haczedilmesine yasal bir engel yoktur…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2021/4489 E. , 2021/10345 K.
  • “…hakem tazminatı alacağı (maç tazminatı, harcırah, yol ücreti) işçi ücreti alacağı olmayıp, hakem ücretlerinin maaştan sayılacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda gerek İcra ve İflas Kanunu’nda gerekse özel yasalarda haczedilmeyeceğine yönelik bir düzenleme bulunmadığından bu ücretin tamamının haczedilmesine yasal bir engel yoktur…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2018/3107 E. , 2018/7436 K.

Haczedilemeyen Malların Haczedilebileceğine Dair Anlaşmalar – İİK 83/a

Haczi caiz olmayan (haczedilemeyen) ve kısmen haczedilebilen mallar, borçlunun rızası olduğu müddetçe haczedilebilirler. Fakat bu rıza takip kesinleştikten sonra gösterilmiş olmalıdır. Dolayısıyla takip kesinleşmeden öncesinde yapılan anlaşmalara dayanarak borçlunun bu mal ve hakları haczedilemez. Aynı husus kısmen haczedilebilen mallar için de geçerlidir.

  • “…takibin kesinleşmiş olması şartıyla 28.02.2009 tarihi ve sonrasında artık borçlunun 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesi kapsamındaki gelir-aylık ve ödeneklere ilişkin hacze muvafakati geçerli olacaktır (HGK’nun 27.05.2015 Tarih ve 2013/…-2274 Esas, 2015/1486 Karar sayılı kararı)…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/19663 E. , 2017/11510 K

Kanun hükmüne göre, kısmen haczedilebilen ve haczedilemeyen malların haczedilebileceğine dair önceden yapılan sözleşmeler geçerli değildir.

Takip kesinleşmeden haczine rıza verilen haklar çoğunlukla işçi ve emekli maaşı olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bankaların kredi verirken maaş haczine ilişkin aldığı rızalar geçersizdir.

  • “…Somut olayda da davacı, dava dışı eşinin davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında kefil olarak takas ve mahsuba ilişkin muvafakat vermiş isede, önceden verilen bu muvafakat İİK’nın 83/a maddesi karşısında geçersizdir…” Y. 11. Hukuk Dairesi 2018/4565 E. , 2020/1896 K.
  • “…Somut olayda da davacı, davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında muaccel olacak kredi borçlarının tahsili amacıyla hesabından haciz ve mahsuba ilişkin muvafakat vermiş olup, önceden verilen bu muvafakat İİK’nın 83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı bankanın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde, mahkemece aksi yöndeki yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” Y. 11. Hukuk Dairesi 2017/2115 E. , 2018/7603 K.

İİK m. 83/a hükmü, sadece haciz konusundaki rızaların değil, aynı zamanda takas ve mahsuba ilişkin rızaların da geçersizliğine yol açabilmektedir.

“…davacı, davalı Banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında takas, mahsupa ilişkin muvafakat vermiş olup, bu muvafakat İİK’nın 83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı Banka’nın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde…” Y. 11. Hukuk Dairesi 2015/3697 E. , 2015/11734 K.

Borçlu rıza verdikten sonra istediği zaman bu rızasını geri alabilir. Bu durumda kanunun izin verdiği sınırları aşan hacizler hukuka aykırı sayılacaktır. Daha sonra tekrar hacze muvafakat gösterip geri almasında hukuki bir engel yoktur.

  • Somut olayda, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra icra müdürlüğüne 03/01/2014 tarihinde vermiş olduğu dilekçesi ile maaşından kesinti yapılmasını muvafakat ettiği, borçlunun bu beyanı esas alınarak icra müdürlüğü tarafından borçlunun emekli maaşından kesinti yapılmaya başlandığı, ancak alacaklının haczin durdurulmasına ilişkin 12/01/2017 tarihli talebi üzerine, talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği, daha sonrasında alacaklı tarafından borçlunun almakta olduğu emekli maaşına daha önce verilen muvafakat doğrultusunda haciz konulması için 17/03/2017 tarihinde icra müdürlüğüne talepte bulunduğu, 20/03/2017 tarihinde de icra müdürlüğünce iş bu talebin kabulüne karar verilerek, UYAP sistemi üzerinden haczin SGK kayıtlarına işlendiği görülmüştür… Bu durumda; haczi talep edilen mal veya hakkın haczinin caiz olup olmadığını değerlendirerek İİK’nun 82/son madde hükmüne göre talebin kabulü veya reddine karar vermek durumunda olan icra müdürünün, 17/03/2017 günü yapılan son haciz talep tarihi itibarı ile borçlunun emekli maaşının haczine ilişkin muvafakatinin bulunmadığını nazara alarak emekli maaşının haczi talebini reddetmesi gerekmekteydi…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2017/8288 E. , 2018/11669 K. (Benzer şekilde: Y. 12. Hukuk Dairesi 2014/26928 E. , 2015/2217 K.)

Haczedilemezlik Şikayetinin Süresi

İcra müdürünün “haczedilemez” kararına karşı alacaklının süresiz şikayet süresi mevcuttur. Zira bu durumda alacaklının hakkı yerine getirilmediğinden İİK 16/2 hükmü uygulanır: “Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.”

İcra müdürü haczedilemeyen malları yanlış nitelendirip haciz koymuş da olabilir. Bu durumda verilen haciz kararına karşı yapılan haczedilemezlik şikayeti için ise yedi günlük süre öngörülmüştür. Bu süre geçtikten sonra yapılan şikayet sonucunda haczin kaldırılmasına karar verilemez.

  • “…Somut olayda; borçlu …’ın İcra Müdürlüğünün 2012/9588 E.sayılı takip dosyasına 27.04.2015 havale tarihli dilekçe ile İİK.nun 82/1. maddesinin 11. bendinde yer alan “Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,”ın haczedilemeyeceğini belirterek haczin kaldırılmasını talep ettiği görülmekle ,bu tarihte hacizden haberdar olduğu halde şikayetini yedi günlük süreden sonra 11.05.2015 tarihinde yaptığı anlaşılmıştır. O halde, mahkemece şikayetin süreden reddi gerekirken, işin esası incelenerek şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2016/17124 E. , 2016/17362 K.

Haczedilemeyen Mallara İlişkin Yapılan Şikayetin Kabulünden Önceki Ödemelerin İadesi

Haczedilemeyen mallar için yapılan şikayet yerinde görülürse haciz kaldırılacaktır. Fakat icra mahkemesinin, bu haciz sebebiyle daha önce yapılan ödemelerin alacaklıdan alınmasına karar vermesi mümkün değildir. Bu, taraflar arasında açılacak olan istirdat davasının konusunu oluşturacaktır.

  • “…Borçlunun Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nden aldığı TSK vazife malullüğü aylığına konulan haczin kaldırılması İİK’nun 82/9. maddesi gereğince doğru ise de, icra mahkemesince, sadece şikayet tarihinden sonra yapılan ve henüz alacaklıya ödenmemiş kesintilerin iadesine karar verilebileceğinden, alacaklıya ödenen kesintilerin geri alınması istemi, genel mahkemede açılacak istirdat davasının konusunu oluşturduğundan ayrıca bunların da iadesine hükmolunması isabetsizdir…” Y. 12. Hukuk Dairesi 2010/30270 E. , 2011/11209 K.

Avukat Oğuzhan Yazıcı, 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra stajını tamamlamış ve ruhsatını aldığından beri İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık yapmaktadır. Özel hukuk alanındaki yüksek lisansını da İstanbul Üniversitesinde tamamlamıştır. (ORCID ID: 0009-0005-8249-8432)

Kurumsal icra (para tahsili) işleri yapmamaktayız. Dolayısıyla lütfen kendisini adımızla tanıtıp çeşitli nedenlerle sizden para isteyenlere para göndermeyin. Sahte hesaplarla iletişime geçenlere karşılık dahi vermeyin.

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul