Hakaret Davalarının Suistimal Edilmesi

Hakaret, pek çok ülkede suç teşkil etmemekle birlikte ülkemizde üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasını gerektiren bir suçtur. Buna ek olarak mağdur, ceza yargılamasının haricinde bir de manevi tazminat istemiyle hukuk davası da başlatabilir.

Hakaret sebebiyle başlanan ceza yargılaması sonucunda sanık suçlu bulunursa, alacağı cezaya ek olarak bir de müşteki avukatına vekalet ücreti ödemesine karar verilir. Durum böyle olunca da sanık, avukat tutup masraf yapmaktansa dosya henüz iddianame aşamasına gelmeden müşteki vekilinin uzlaşma teklifini kabul etmeye zorlanır. Zira sanık kendisine avukat tutsa bile hiçbir avukat hiçbir dosyada beraat garantisi veremez.

Özellikle de internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte hakarete dayalı ceza ve hukuk davalarının oranının yükseldiğini, kolluk ve yargı personelini oldukça meşgul ettiğini görüyoruz. Kendisini sosyal medya fenomeni olarak nitelendiren şahıslar toplumun büyük kesimini tahrik edeceğini önceden bildiği paylaşımlar yapmakta; hakaret içerikli mesajlar gelince de bunları topluca şikayet etmektedir. Aslında sadece “trollük” yapan sosyal medya kişiliklerinin değil, siyasetçilerin, aydınların ve sanatçıların da sosyal medyadan aldıkları mesajlar nedeniyle topluca hakaret dosyası açtığı bilinmektedir. Dolayısıyla bu tarz toplu şikayetlerin her zaman “gelir kapısı” olması amacıyla yapıldığını söylemek de yanlış olur.

Hakarete uğramak amacıyla paylaşım yapmanın haricinde, aslında burada çoğu zaman müşteki vekili açısından da etik dışı bir durum vardır. Zira bir avukatın kabul ettiği dosya için müvekkilinden alacağı minimum vekalet ücretini TBB belirler. Uygulamada hakarete uğrayan müştekinin vekiliyse çoğu zaman müvekkilinden para almaz. Şüpheli veya sanıktan tahsil edilen parayı kendi aralarında paylaşırlar.

Biz de ABD ve İngiltere gibi ülkelerde olduğu gibi hakaretin suç olmaktan çıkarılması gerektiği görüşündeyiz. İfade özgürlüğü daha geniş yorumlanmalı, hakarete bağlı tazminat istemi yalnızca ağır durumlarda mümkün olmalıdır. Fakat meclisimizin bu konuda bir çalışması dahi gündemde yoktur.

Bu gibi durumlarda gözlemlediğimiz kadarıyla isnat edilmek istenen suç karakolda inkar edilmemişse büyük ihtimalle takipsizlik verilmez, uzlaşma aşamasına geçilir, uzlaşma olmazsa da kamu davası başlar. Suçun inkar edildiği durumlarda da elbette takipsizlik verilmeden uzlaşma aşamasına geçilebilir, zira hiçbir olay birbirine eş değildir. Uzlaşmak istemeyen şüpheli/sanığın beraat alamaması durumunda tek kurtuluşuysa TCK m. 129/1 hükmü olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” TCK madde 129/1
İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul