Hakimin Reddi (HMK 36 – 38) – İçtihatlar

Kanun Yolundaki Hakimin İlk Derece Mahkemesinde Hakim Sıfatında Olması

  • “Somut olayda; ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada hakim sıfatıyla hareket eden Hakim Muhlise Yılmaz, temyize konu edilen kararı veren bölge adliye mahkemesi heyetinde de yer almıştır. Bu durumda, davalı tarafın Hakim Muhlise Yılmaz’ın reddine ilişkin temyiz isteminin kabulü gerekir.” Y. 3. Hukuk Dairesi 2020/6292 E. , 2021/8028 K. (Benzer şekilde: Y. 3. Hukuk Dairesi 2020/5851 E. , 2021/5870 K.)

Vekille Hakim Arasındaki Husumetten Ötürü Hakimin Reddedilemeyeceği

  • “…yargılama sürerken taraflardan birinin mahkeme hâkimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya mahkeme hâkiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması), HMK’nın 36/1-d maddesindeki “Davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez. Belirtilen olgular ışığında davacı vekilinin hakim ve personel hakkında şikayette bulunacağını belirterek yaşanan olaylar nedeni ile hâkimin davadan çekilmesi adaletin gecikmesine ve tabiî hâkim ilkesinin zedelenmesine yol açacağı gibi çekilme sebebinin davanın tarafları ile hâkim arasında bulunması gerektiği, vekilin davanın tarafı olmadığı, yalnızca davada vekili bulunduğu tarafın yasal temsilcisi sıfatında olarak onun adına hareket ettiği, davanın tarafının kendisini başka bir vekil ile de temsil ettirebileceğinden, vekilden kaynaklı nedenler çekilme sebebi olarak kabul edilemez. Bu nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercinin hâkimin çekilmesi yönünden verdiği kararın BOZULMASINA…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/6315 E., 2016/9282 K.
  • “…Somut olayda, hâkim tarafından, davalı vekilince başka bir davada verilen tensip ara kararından dolayı manevi tazminat davası açıldığından, HMK md. 36/1-d gereğince çekildiğine göre, çekilme yoluna, davacı asil ile kendisi arasında bulunan bir nedenden dolayı değil, davacı vekilinden kaynaklanan nedenlerden dolayı başvurduğu anlaşıldığından, H.M.K.’nun 36. maddesinde belirtilen anlamda çekilme koşullarının bulunmadığından merciin çekilme kararına ilişkin kararı ile davacı vekilince duruşma sırasında şifahi olarak yapılan reddi hâkim talebinin dilekçe ile yapılmadığından usûlüne uygun yapılmadığı belirlenerek ret talebi hakkında verilen merci kararının usûl ve kanunlara uygun olduğundan, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile merci kararının ONANMASINA…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2014/2731 E. , 2014/6309 K.

Esasa İlişkin Temyiz Sebeplerinin Reddi Gerektirmemesi

  • “…Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından sunulan 19.10.2015 tarihli dilekçe ile özetle, [Reddi istenen hakimin 08/10/2015 tarihli duruşmada davacının yazılı bir talebi olmamasına rağmen “davacının ince işler sözleşmesinin tarafları olan iş sahibi … A.Ş ve alt yüklenici … İnşaat dekorasyon yönünden davayı ihbar etmesine” şeklinde ara kararı kurduğu, HMK’nın 61. maddesi uyarınca davayı üçüncü kişiye ihbarının ancak davanın taraflarınca istenebileceği halde kendiliğinden ihbar yönünden ara karar kurduğu, bu şekildeki davranışın HMK’nın 36. maddesinde düzenlenen hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olduğu, keza iki taraftan birine öğüt vermiş sayılacağı] gerekçeleri ile reddi hâkim talebinde bulunmuşlardır. Reddedilen hâkim tarafından, talebin reddi gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine, reddi hâkim talebinde bulunan davalının 1000,00.-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hâkimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/930 E. , 2016/2713 K.
  • “…Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili vekili tarafından sunulan 30.06.2015 ve 01.07.2015 tarihli dilekçeler ile özetle “…dava konusu taleplerinden olan ve davalı taraf ile esaslı ihtilaf yaratan müşterek çocuğun geçici velayeti ve şahsî ilişkinin düzenlenmesi hususunda mahkeme hâkiminin kararlı bir şekilde taraf adaletini yitirdiğini, tarafsızlığından şüphe gerektiren pek çok iş ve işlem yaptığını, müşterek çocuğun yüksek menfaatini dikkate almayan yaklaşım içerisinde hareket ettiğini, müşterek çocuğun doğumundan itibaren müvekkili babanın bakımında olduğunu, davalı annenin çocuğun mutlak şekilde kendisine ihtiyaç duyduğu zamanlarda kendi iradesi ile ve keyfi nedenlerle memleketi olan Çek Cumhuriyetine gittiğini, müşterek çocuğa 20. aydan itibaren kesintisiz bir şekilde ve bizzat müvekkilince bakıldığını, hâkimliğin şahsî ilişki tesisinde usûl ve kanuna aykırı şekilde, taraf adaletini ve hakkaniyeti ihlâl eder tarzda değiştirdiğini ve geçici velayet tesisi konusunda da aynı yolu izlediğini, mahkemenin 12/08/2014 tarihli velayetin geçici düzenlenmesine ilişkin ara kararı ile velayeti yargılama süresince davacı babaya verdiğini ve davalı ile şahsî ilişki tesis ettiğini ancak hâkimin davalı tarafın bir kısım usûlsüz ve yanıltıcı taleplerini içeren 25/06/2015 tarihli talep dilekçesini “uygundur” şerhi ile dosya kapsamına dahil ettiğini ancak sonrasında bir müteferrik karar yazmadığı gibi usûl hükümleri gereği yok hükmünde olan ve icraî nitelik taşımayan bu “uygun bulma şerhini” davalı tarafça bir karar varmışçasına usûl ve kanuna aykırı şekilde icrasına, müşterek küçüğün bilmedikleri bir yerde alıkonulmasına ve taraflarına teslim edilmemesine sebebiyet verdiğini, bu durumun mahkeme tarafsızlığının ve âdil yargılanma ilkesinin en ağır şekilde ihlâli ile yine mahkeme hâkimi yönünden ihsâs-ı rey niteliğinde olduğunu, mahkeme ara kararlarının diğer tüm kararlar gibi gerekçeli olması ve koşulları oluşmuş ise müteferrik karar şeklinde yazılmasının Anayasal ve HMK ile düzenlenmiş yasal bir zorunluluk olduğunu, yine mahkeme hâkiminin yargılamanın başından beri müteaddit kereler talep edilmesine rağmen müşterek çocuğun yurtdışına çıkarılmasının yasaklanması konusunda karar vermekten ısrarla kaçındığını, söz konusu kararı artık bir vakıâ haline geleceği 30/06/2015 tarihinde ve yoğun ısrarlar neticesinde verdiğini, hâkimin bu açıklanamaz direnci, tarafsız hareket edilmediğini gösteren ve hâkimi reddetmelerini gerektirecek en önemli sebeplerden birisi olduğunu, hâkimin adeta istemeyerek verdiği bu kararın usûlüne ilişkin olarak da son derece büyük risk içeren bir tutum içinde olduğu…”gerekçesi ile; reddi hâkim talebinde bulunmuştur. Reddedilen hâkim tarafından, istemin reddinin gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından red isteminin reddine, red talep eden davacının 4000,00.- TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hâkimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2015/13014 E., 2015/13127 K.

Talepler Hakkında Karar Vermemenin Hakimin Reddini Gerektirmemesi

  • “…Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı tarafından sunulan 17.06.2015 tarihli dilekçe ile özetle; “…mahkemeye ön inceleme aşamasından önce ve sonra hakdüşürücü süreler ve zamanaşımı hakkında ileri sürülen hususlarda mahkeme hâkiminin hiçbir karar vermemekte direndiği, hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren karşı taraf lehine önemli bir sebebin doğmasına sebebiyet verdiği, hâkimin taraflı hareketi yüzünden kanun hükmünün nazara alınmadığı ve hukuka aykırı olarak bilirkişiye tazminat miktarının tayini hakkında görev verildiğinin anlaşıldığı, hâkimin taraf tuttuğu…” gerekçeleri ile reddi hâkim talebinde bulunmuştur…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2015/13533 E. , 2015/12420 K.

Duruşmada Sözlü Yapılan Hakimin Reddi Talebinin Usulden Reddedilmesi

  • “…HMK’nın 38/2. maddesinde “Hakimin reddi, dilekçeyle talep edilir” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davacı 16.06.2016 tarihli oturumda sözlü olarak reddi hakim isteğinde bulunmuştur. Bu durumda reddi hakim talebini değerlendiren merci tarafından reddi hakim isteğinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan ret kararı verilmesi doğru değil ise de bu durum hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hükmün 1 ve 2 rakamlı bentlerinin tamamen kaldırılarak bunların yerine “1-Davacının dilekçe ile reddi hakim talebinde bulunmadığından reddi hakim talebinin usulden reddine, 2-Reddi hakim talebinin usulden reddedilmesi nedeni ile HMK’nın 42/4. maddesinde yazılı koşullar oluşmadığından davacı hakkında disiplin para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına” cümlelerinin yazılması sureti ile düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/13416 E., 2016/11083 K.
  • “…Somut olayda, davalı vekili tarafından 10/11/2015 tarihli duruşma tutanağındaki imzalı beyanı ile reddi hâkim talebinde bulunulmuş olup, usûlünce yapılmış bir reddi hâkim talebi olmadığından, talebi inceleyen merci tarafından bu gerekçe ile verilen kararın ONANMASINA…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/2388 E. , 2016/2302 K.

Hakimin Reddi Talep Eden Vekile Değil Asile Disiplin Cezası Verilmesi

  • “…İncelenen dosya kapsamına göre, hakimin reddi için ileri sürülen hususlar HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Açıklanan nedenlerle reddi hakim ve çekilme talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davalılar vekilinin, müvekkilleri davalılar nam ve hesabına reddi hakim talebinde bulunduğu gözetilmeksizin davalılar vekili aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/7407 E., 2016/10074 K.

Hakimin Reddi İçin Vekaletnamede Özel Yetki Gerekmesi

  • “…talebi inceleyen merci tarafından davacı vekilinin reddi hâkim isteminin; hem vekâletnamede özel yetkisi olmadığından hem de, HMK’nın 38/2 maddesi uyarınca dilekçe ile yapılmış reddi hâkim talebi bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken talebin esastan incelenerek reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/769 E. , 2016/1082 K.
İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda danışmanlık ve vekillik hizmeti hakkında ayrıntılı bilgi almak için aşağıdaki butona basabilirsiniz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul