Duruşma Saatinin İspatı
- “…HMK’nun 154/3-a hükmüne göre, “Mahkemenin adı, duruşmanın açıldığı yer, gün ve saat” mutlaka duruşma tutanağına yazılması gereken hususlardır. Somut olayda 9.3.2012 tarihli celsede duruşma 11.5.2011 tarihinde saat:10.00’a bırakılmış olup, mahkemece dosyanın vaktinden önce saat:09:58’:48’’ de duruşmasının yapıldığı duruşma tutanağından anlaşılmaktadır. HMK’nun 156’ncı maddesi uyarınca yargılama işlemleri ancak tutanakla ispat olunur. Duruşmanın taraflara bildirilen vakitten önce yapılması nedeniyle davacının duruşmaya gelmemiş sayılması olanaklı olmadığından, davayı üçüncü kez takipsiz bıraktığı kabul edilemez. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” Y. 19. Hukuk Dairesi 2012/15463 E. , 2013/569 K.
Tutanağa İtirazın Uzun Süre Sonra Yapılmasının Dürüstlük Kuralıyla Bağdaşmayacağı
- “…Diğer taraftan mahkemece, “davacı tanığının önceki ifadesinin ‘davacı izinli iken işten çıkartıldığı’ yazılacakken ‘tanık izindeyken işten çıkartılmış gibi’ tutanağa yanlış geçtiği, maddi hata sebebiyle usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği” gerekçesine dayanılmış ise de, duruşma tutanağı resmi belge niteliğindedir. Tahkikat ve yargılama işlemleri ancak tutanakla ispat olunabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan farklı olarak, tutanağa yazılacak hususların sadece imza ettirilmesi ile yetinilmemiş, tutanağın “beyanda bulunana okunarak imzalatılması” şartı eklenmiştir (B. Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Kasım 2018, 215). Bu hükme göre, tutanak düzenlenirken tanığın anlatımının tanığa okunarak imza ettirilmesi gerekmekte olup, tanığın veya tarafların mahkemece bu usule uyulmadığı yönünde bir itirazı olmamıştır. Oysa tarafların veya ilgililerin beyanlarının tutanağa yanlış yazıldığına yönelik itirazlarını derhal ifade etmeleri, mümkünse duruşma sırasında düzelttirmeleri gerekmektedir (E. Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, … 2012, 916). Somut olayda davacı tanıkları 18.02.2015 tarihli celsede dinlenmiş olup tanık beyanlarına karşı davacı vekili ‘aleyhe olan beyanları kabul etmediklerini’ ifade etmekle yetinmiştir. Mahkemece aynı celsede taraf vekillerine gelen belgelere ve dinlenen tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, ancak davacı vekili davacı tanığı M.K’nın beyanlarının duruşma tutanağına yanlış yazıldığına dair herhangi bir itiraz ileri sürmemiştir. Davalı vekili 06.05.2016 tarihli dilekçesinde tanık anlatımlarının içeriğine ilişkin beyanda bulunmuş, davacı taraf bu dilekçeye karşı da beyanda bulunmamıştır. Mahkemece 08.06.2016 tarihinde kısa karar tefhim edilmiş, Dairemizce 07.12.2020 tarihinde bozma kararı verilmiştir. Davacı tarafın tanıkların dinlendiği 18.02.2015 tarihli celseden bozma kararının verildiği 07.12.2020 tarihine kadar duruşma tutanağının hatalı olduğuna yönelik herhangi bir beyanı veya talebi bulunmadığı halde, bozma kararı sonrasında tanığın beyanının duruşma tutanağına yanlış yazıldığına yönelik itirazın duruşma tutanağının düzenlendiği anda ifade edilmeyip uzun bir süre sonra ileri sürülmesi 6100 sayılı Kanunun 29 ncu maddesindeki dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz…” Y. 9. Hukuk Dairesi 2022/2255 E. , 2022/3384 K.
Beyanın Yanlış Geçirilmesinin Maddi Hata Olarak Değerlendirilemeyeceği
- “…Bu noktada maddi hata kavramının neyi ifade ettiğine de açıklık getirmek gerekmektedir. Maddi hata kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2021 tarih, 2019/(7)9-759 esas, 2021/1663 karar sayılı kararı). Somut olayda maddi hata olarak ifade edilen husus tanığın anlatımının, tanığın imzasının da bulunduğu duruşma tutanağına yanlış aktarıldığına yönelik bir iddiadan ibaret olup maddi hata olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Duruşma tutanaklarının sıhhati yargılamanın güvenilirliğinin temel şartıdır. Tutanağın düzenlendiği tarihten beş yıl sonra maddi hataya dayandığının kabul edilmesi hukuki güvenlik ilkesi gereği de kabul edilemez…” Y. 9. Hukuk Dairesi 2022/2255 E. , 2022/3384 K.