İş Hukukunda Arabuluculuk
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun kabulüyle birlikte, 2018 yılından itibaren iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıklara dava yolundan önce arabulucuya başvurma şartı getirilmiştir. Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk aslında 7036 Sayılı Kanundan evvel de mümkündü. Fakat dava şartı olarak düzenlenmediğinden sadece ihtiyari olarak başvurulabilen bir yol olarak kabul edilmekteydi. İlgili düzenlemeye göre uyuşmazlığa dayanan belge bireysel veya toplu iş sözleşmesi olabileceği gibi, kanun hükmü de olabilir. Kanun koyucu iş hukukunda arabuluculuk şartını alacaklar, tazminatlar ve işe iade talebi için getirmiştir. Ancak iş kazası ve meslek hastalıklarından doğan maddi ve manevi zararın tazmini için öncelikle arabuluculuk yoluna başvurmak mecburi değildir. Bu istisna, davalının itiraz ve rücu iddiaları için de geçerlidir.
İşten Çıkarılan İşçinin Talepleri
İşçinin işten çıkarılması halinde hem işçinin hem de işverenin birbirlerinden bir takım talepleri olabilecektir. Bu taleplere kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, maddi ve manevi tazminat veya kötüniyet tazminatını örnek gösterebiliriz. Yeni düzenleme her ne kadar iş kazaları ve meslek hastalıklarını içermese de bunlar için ihtiyari arabuluculuğa başvurmak mümkündür.
Arabuluculuğun Zaman Bakımından Uygulaması
Uyuşmazlık konusu olayın 2018 yılından önce meydana gelmesi durumunda zorunlu arabuluculuk kurumunun işletilip işletilemeyeceği meselesi tartışılabilir. Belirtelim ki kanun koyucu uyuşmazlık konusu olayın meydana gelme tarihi hakkında bir düzenleme yapmamıştır. Dolayısıyla uyuşmazlık 2018’den evvel gerçekleşmiş olsa bile ileriki yıllarda açılacak davalarda arabuluculuk yoluna başvurulmadığı tespit edildiğinde dava görülemeyecektir.
Arabulucu Seçimi ve Arabulucuya Başvuru
İşçi ve işveren kendi aralarında belli bir arabulucunun seçilmesi konusunda anlaşabilirler. Fakat bu durumda görüşmeleri yürütecek olan arabulucu taraflardan birine daha yakın olabileceği için diğer taraf kendini güvensiz hissedebilir. Dolayısıyla iki tarafa da bağımsız yaklaşacak birinin seçilmesi için arabuluculuk bürosuna başvurulabilir. Kimi yerlerde bu bürolar bulunmadığından belli bir yazı işleri müdürlüğü görevlendirilmiş de olabilir.
Kimi zaman birden fazla işveren bulunması mümkündür. Bu durumda işçi, bunlardan herhangi birisinin yerleşim yerine başvurmakta da özgürdür.
Arabulucunun Görevleri
Tarafların görüşmeye davet edildiğine dair ispat yükü arabulucu üzerindedir. Bu davet posta yoluyla olabileceği gibi SMS, whatsapp gibi daha hızlı yöntemlerle de yapılabilir.
Her iki taraf da süreç konusunda bilgilendrilmiş olmalıdır. Bu aydınlatmayı yapma yükümlülüğü de yine arabulucuya aittir.
Taraflar arasında arabuluculuk yapan kişi daha sonra aynı uyuşmazlığa ilişkin dava açılacak olması halinde avukatlık yapamayacaktır. Bu kural işçi ve işverene eşit mesafede bulunmasının sonucudur.
İstisnai bir hal olmadığı müddetçe arabulucu, görevlendirildiği tarihten itibaren süreci tamamlamalıdır.
İşten Çıkarılan İşçinin Toplantıda Dikkat Etmesi Gerekenler
Görüşme sonunda uyuşmazlığın çözülemeyeceğinden emin olunsa bile işçinin kendisinin ya da avukatının toplantıya katılması faydalı olacaktır. Zira kanun koyucu, ilk toplantıya katılmayan tarafın dava sonunda haklı çıksa bile yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasını ve lehine vekalet ücretine karar verilmemesini öngörmüştür. Yine de kimi durumlarda bu sonuçtan kaçınmak mümkündür.
Arabulucu toplantısına işçi ve işverenin bizzat katılması zorunlu değildir. Hatta düzenleme son haliyle kabul edilmeden önce işçilerin kendilerini bir avukat vasıtasıyla temsil ettirmesinin zorunlu olması gerektiği düşünülmekteydi. Ancak kanun koyucu daha sonra bu düşüncesinden vazgeçip düzenleme içerisinde böyle bir hükme yer vermemiştir.
Avukat katılımının sağlandığı arabuluculuk görüşmeleri ilam niteliğinde bir belgeyken tarafların avukat yardımı almadığı durumlarda ayrıca icra edilebilirlik şerhi alınması zorunludur.
Kimi zaman işveren tarafının işçinin gerçekten hakettiği miktarın çok altındaki bir parayı teklif ederek uyuşmazlığı hızlıca çözme uğraşında olduğu görülmektedir. Bir an önce gecikmeden parasını almak isteyen işçiler de bu teklifi kabul edebilmektedir. İşçilerin bu gibi durumlarda hukuki haklarını tam olarak bilir vaziyette toplantıya katılması veya bir avukat tutmaları haklarını koruması için elzem olacaktır.
Uyuşmazlığın Arabuluculuk Görüşmesinde Çözülememesi
Uyuşmazlığın arabuluculuk görüşmeleri sırasında çözülmesi zorunlu değildir. Bu durumda son tutanakta sorunun çözülemediği kayıt alınır. Uygulamada işverenler yargılamanın uzayacağı tehditiyle işçiyi hakkından çok daha azını almaya zorlamaktadır. Hatta mahkeme önünde yapılan yargılamada işçinin hakettiği kıdem tazminatından daha azına dair hüküm kurulması mümkün bile değilken, arabuluculuk yolunda kıdem tazminatının hakedilenden az miktarda belirlenmesi mümkün ve sıkça rastlanılan bir durumdur. Dolayısıyla zorunlu arabuluculuk, işçi aleyhine ve işveren lehine bir kurum olabilmesi nedeniyle eleştirilmektedir. Yine de seneler süren davalardan çekinen işçiler, hakettiklerinden daha azına anlaşabilmektedir. Bir bakıma yargı yavaşlığının faturası güçsüz tarafa kesilmektedir.
İşten çıkarıldıktan sonra arabuluculuk yöntemiyle de bir sonuca ulaşamayan işçi, iş mahkemesi önünde işe iade davası açabilecektir. Kimi yargı yerlerinde iş mahkemesi bulunmadığından asliye hukuk mahkemesinde de bu dava açılabilir.