İstinaf Dilekçesinde Nelere Dikkat Etmeli?
İlk derece mahkemelerinin verdiği çoğu karara karşı istinafa başvuru yolu açıktır. Peki istinaf dilekçesi yazarken nelere dikkat edilmelidir?
Öncelikle tebliğ ve tefhim kavramlarını anlamak gerekecektir. Uygulamada tefhim, kısa kararın duruşma sırasında yüze karşı söylenmesiyle gerçekleşmektedir. Tebliğ ise kararın davanın tarafına ayrıca posta yoluyla iletilmesidir. Kimi kararlara karşı istinafa başvurma süresi tefhimle başlarken, kimilerinde tebliğ ile başlar. Ceza yargılamasında sürenin kural olarak tefhimle, hukuk yargılamasında ise tebliğ ile başladığını görürüz. Fakat istisnai de olsa tefhimle istinaf süresi başlayan hukuk davalarının bulunduğunu belirtmemiz gerekecektir.
Dikkat edilmesi gereken husus, gerekçesi açıklanmadan kısa kararın tefhimiyle sürenin başladığı durumlarda istinaf dilekçesinin nasıl yazılacağıdır. Zira gerekçesi bilinmeyen bir karara yapılacak itiraza sebepler yazmak da güç olabilir. Ceza davalarında durum bu şekildedir. Dolayısıyla kısa karardan sonra 7 gün içinde süre tutum dilekçesi verilmektedir. Bu dilekçeyle birlikte istinaf süresi duracaktır. Dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ olduktan sonra 7 gün içinde itiraz sebeplerinin de açıklandığı ayrıntılı bir istinaf dilekçesi yazılabilecektir.
Dilekçenin içeriği ise tamamıyla olayın özellikleri dikkate alınarak özenle hazırlanmış olmalıdır. Mahkeme kararını matbu, başka bir olay için hazırlanmış bir dilekçeyle bozdurmayı düşünmek neredeyse her zaman hayal kırıklığıyla sonuçlanacaktır. Aynı şekilde olayın hukuki unsurları değerlendirilmeksizin sistemden yoksun ve duygusal olarak hazırlanmış bir istinaf dilekçesi de olumsuz sonuçlanacaktır.
Dilekçenin uzun olması, aynı şeylerin tekrarlanması, cezaya etkisi olmayan konulardan bahsedilmesi kimi zaman istinaf eden kişiyi iyi hissettirse de bu husus başvurucunun yararına olmaz. Zira dosyayı inceleyecek olanlar halihazırda ağır iş yükü altında olduklardan günlerinin büyük kısmını sırf bu dosya için harcamayacaklardır. Elbette yine de dile getirilmesi hukuken önemli olan hususlar yazılmış olmalıdır.
Uzun yazılması icap eden bir dilekçede, önemli ve çarpıcı kısımların altını çizmek, büyük harflerle veya koyu yazmak; Yargıtay kararlarını italik yazmak ya da bunları bir kutucuğun içine koymak okuyucunun dikkatini çekeceğinden tavsiye edilmektedir.
Örnek İstinaf Dilekçesi
Aşağıdaki örnek dilekçeye konu farazi olayda sanık, müştekinin kişisel bilgilerini internet ortamında paylaşmış ve hakaret içerikli paylaşımlarda bulunmuştur. Fakat mahkeme tarafından sanığın ne psikolojik rahatsızlığı ne de haksız tahrik unsuru dikkate alınmıştır. Dolayısıyla cezada indirim yapılması gerekirken -hatta belki de beraat edilmesi gerekirken- lehine hükümler uygulanmamış, sanık alması gerekenden daha ağır bir ceza almıştır.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere
İSTANBUL ANADOLU …. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO : 2022/….. E., 2023/….. K.
İSTİNAF EDEN SANIK : ………….
MÜDAFİİ : Av. Oğuzhan YAZICI- İstanbul 1 Nolu Barosu 62780
MÜŞTEKİ : …….
VEKİLİ : Av. ………
KONU : İstinaf dilekçemizin sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
MÜVEKKİL HAKKINDA OLAY TARİHİNDEN ÖNCESİNDE YAPILAN …………………… TEŞHİSİ BULUNMAKTADIR. Dolayısıyla kendisini müdafisiz savunan ve aklındakileri ifade etme güçlüğü içindeki müvekkilin beyanının hükme esas alınması hukuka aykırı olacaktır. Müvekkilin söz konusu suçu işlediğini ispatla kanıtlı olan iddia makamıdır, sanığın ikrarı akıl hastalığından ötürü anlam ifade edemez. AKIL HASTALIĞINDAN ÖTÜRÜ KENDİSİNE MÜDAFİSİZ TEMSİL EDİLMİŞ OLMASI VE BEYANININ HÜKME ESAS ALINMASI YARGITAY KARARLARI UYARINCA DA HUKUKA AYKIRIDIR.
“b)Sanık Z.. İ..’in atipik psikoz ve sanrısal bozuklukluğa ilişkin raporları sunması ve ceza ehliyeti konusunda oluşan tereddütün giderilememiş olması karşısında 5271 sayılı CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca kendisine müdafii atanması gerektiğinin gözetilmemesi, c)Sanık Z.. İ..’in ceza ehliyeti konusunda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 18.03.2011 tarihli raporda, “…psikotik bulgularının alevlendiği dönemlerde TCK’nın 32. maddesi kapsamında değerlendirilmesi uygun olmakla birlikte, suç tarihinde ceza ehliyetini etkileyecek hastalığının olup olmadığına bugün itibariyle karar vermenin mümkün olmadığının…” bildirilmesi karşısında, ceza ehliyeti konusunda oluşan tereddütün giderilmedeği anlaşılmakla, sanığın 5237 sayılı TCK’nın 32/1.maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışları yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi… Bozmayı gerektirmiş…” Y. 2. Ceza Dairesi 2014/36141 E., 2014/30677 K. |
CEZA SORUMLULUĞUNU KALDIRAN VEYA AZALTAN NEDENLER DİKKATE ALINMAMIŞTIR. Müvekkil aleyhine verilen cezada öncelikle zincirleme suç hükümleri uyarınca artırım yapılmış, ardından takdiri indirim yapılmıştır. Fakat müvekkilin iddia konusu suçu işlediği bir an için kabul edilse dahi, cezayı kaldıran veya azaltan diğer nedenler üzerinde durulmamış, eksik incelemeyle hüküm verilmiştir. Şöyle ki:
i) Müvekkil, teşhisi konulan ……………… hastalığından muzdariptir. Dolayısıyla TCK m. 32 uyarınca akıl hastalığı hususu değerlendirilmelidir.
ii) Müvekkilin iddia konusu eylemleri işlediği kabul edilse dahi, müştekinin kendisine devamlı olarak rahatsızlıklar vermesi üzerine haksız tahrikin etkisiyle bu eylemlerde bulunduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla TCK m. 29 uyarınca haksız tahrik hususu da değerlendirilmelidir.
Müvekkil, müştekiyle aynı iş yerinde çalıştığı dönemde çok defa müştekinin zorbalığına uğramış, ve uzun süre boyunca mobbinge maruz kalmıştır. MÜVEKKİL İLAÇLARINI BIRAKTIĞI VAKİT BU YAŞANANLARI TEKRAR DÜŞÜNMEYE BAŞLAMIŞ VE PSİKOLOJİK RAHATSIZLIĞI SEBEBİYLE TAKINTI HALİNE GELMİŞTİR.
“1-Sanık T.. S..’in müdafiinin temyiz dilekçesine eklediği, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin 17.05.2007 tarihli ilaç kullanım raporuna göre, sanığın affektif bipolar bozukluk ve atipik psikoz tanısı ile tedavi gördüğü anlaşılmakla, sanığın TCK’nın 32. maddesi kapsamında, suçun işlendiği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemlerinin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığının veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalma olup olmadığının saptanması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği zorunluluğu, 2-Fiili işledikleri tarihte altmış beş yaşını ikmal etmiş olup daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş bulunan sanıklar M.. A.., D.. E.., E.. K.. ve A.. S.. hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş,” Y. 15. Ceza Dairesi 2013/2736 E., 2014/18632 K. |
MÜŞTEKİ, MÜVEKKİLİ UZUN SÜRELER BOYUNCA RAHATSIZ ETMİŞ, MOBBİNG UYGULAMIŞTIR. DOLAYISIYLA MÜVEKKİLİN SUÇLU OLDUĞU KABUL EDİLSE DAHİ AZAMİ SINIRDAN HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ UYGULANMALIDIR. Müvekkil, bu hususu gerek mahkemeye yazdığı dilekçesinde gerekse de mahkemede alınan ifadesinde belirtmiştir. Ancak haksız tahrik indirimini gerektiren bu husus araştırılmamıştır. Müvekkilin sağlık problemi nedeniyle haksız tahrik etkisi yaratan eylemleri devamlı düşündüğünü ve bu nedenle tahrik etkisinin devamlı sürdüğünü vurgulamak isteriz.
“1-Sanığın savunmasında, telefonda katılanın hakaret içerikli sözler söyleyerek kendisiyle alay etmesi nedeniyle suça konu mesajları gönderdiğini belirtmesi karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak sonucuna göre TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması… Bozmayı gerektirdiğinden…” Y. 4. Ceza Dairesi 2017/20686 E., 2020/20471 K. |
EKLER ve DELİLLER :
Müvekkilin ilaç kullanımına ve hastane ziyaretlerine ilişkin bazı kayıtlar (EKTEDİR.)
Tanık beyanları
Bilirkişi araştırması (Müvekkilin psikolojik rahatsızlığının TCK m. 32 uyarınca değerlendirilmesi.)
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda açıkladığımız ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, istinaf başvurumuzun kabul edilerek müvekkil hakkında verilen mahkumiyet hükmünün bozulmasını, yargılamanın tekrar yapılmasını, neticeten müvekkilin beraatine veya ceza verilmediğine yer olmadığına dair karar verilmesini, aksi halde müvekkilin cezasında indirime gidilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini, saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Oğuzhan Yazıcı