TMK m. 12 hükmü uyarınca onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteğiyle ve velilerinin rızasıyla ergin kılınabilecektir. Ergin kılınma talebiyle açılan davaya uygulamada kazai rüşt de denilmektedir. Bu davada hasım yoktur, dolayısıyla davalı gösterilmez[1]. Çekişmesiz yargı işlerinden olduğundan görevli mahkeme ise sulh hukuk mahkemeleri olacaktır[2].
Kişilik hallerine ilişkin hususların her ne kadar kamu düzenine ilişkin olduğu düşünülebilse de Yargıtay, ergin kılınma dosyalarının kamu düzeniyle ilgisi olmadığı görüşündedir. Dolayısıyla Cumhuriyet savcısının kanun yoluna başvurması durumunda bu başvuru reddedilir[3].
Davanın kabul edilmesi için küçüğün bunda hukuki menfaatinin de bulunması gerekir. Örneğin küçüğün velilerinden ayrı olarak yurtdışında yaşaması durumunda bazı işlemleri yapabilmesi[4] veya devlet memurluğu sınavına girmesi[5] için kazai rüşt kararı verilmesinde hukuki yarar vardır. Özellikle de KPSS sınavına girmek için kazai rüşt sınavı çokça açılabilmektedir. Öyle ki tercih kılavuzlarında, ilan edilen kadrolara atanmak için başvuranların taşımaları gereken şartlarla ilgili şu ibareye de rastlamaktayız:
“…Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12 nci maddesine göre kazai rüşt kararı almak şartıyla Devlet memurluklarına atanabilirler. Kazai rüşt kararının tercih işlemlerinin son günü itibarıyla alınmış olması gerekmektedir…” |
KPSS için 18’inden önce kazai rüşt kazanmak isteyenler dikkat etmelidir ki, kılavuzda davanın açılma veya kesinleşme tarihinden değil, kararın alınma tarihinden bahsedilmektedir. İdari Dava Daireleri Kurulu da davanın açılma tarihine değil kararın alınma tarihine önem vermiştir[6].
[1] “…Ergin kılınma kararı verilmesi istemine ilişkin davada, davacı…taraf 4721 sayılı TMK’nın 12. maddesi gereğince velinin başvurusu üzerine sözkonusu maddede belirtilen haller nedeni ile ergin kılınmaya karar verilmesi talep edilmekte olup, bu tür davalarda, davacılar ile her hangi bir kişi ya da kurum arasında bir uyuşmazlık olmaması nedeni ile hasım yer almamaktadır…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2015/1179 E., 2015/1829 K., 20/03/2015 T.
[2] “…Ergin kılınma kararı verilmesi istemine ilişkin davada, 4721 Sayılı TMK’nın 12. maddesi gereğince velinin başvurusu üzerine ergin kılınmaya karar verilmesi talep edilmekte olup bu tür davalarda davacılar ile herhangi bir kurum ya da kişi arasında bir uyuşmazlık olmaması nedeniyle hasım yer almamaktadır. Ayrıca 6100 Sayılı HMK’nın 382/2-a-1 maddesinde ergin kılınma kararı verilmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işlerinden sayılmıştır. Aynı yasanın 383. maddesine göre, çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi görevli olduğundan uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir…” Y. 17. Hukuk Dairesi 2014/14536 E., 2014/14877 K., 31.10.2014 T.
[3] “…Dava, kişinin ergin kılınmasına ilişkin olup, kamu düzeniyle bir alakası bulunmamaktadır. Mahkemece reddedilmiştir (TMKmd.12). Davacı tarafından yapılan bir temyiz de bulunmamaktadır. Kararın Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesinde kamu düzeni bakımından bir yarar da yoktur. Bu sebeple Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir…” Y. 2. Hukuk Dairesi 2010/21932 E., 2012/5211 K., 08.03.2012 T.
[4] “…Somut olayda, davacı …, 19.03.1998 doğumlu kızı …’ın lise 4. Sınıfta okuduğunu, Amerika Birleşik Devletlerince düzenlenen Scholastic Aptitude Test (SAT) sınavına gireceğini, bunun için mahkemece ergin kılınması gerektiğini beyan ederek kızı … hakkında kazai rüşt kararı verilmesini istediği, 20.10.2015 tarihli oturuma katılan küçüğün annesi … davaya muvafakat ettiği anlaşıldığına göre, davacının sözkonusu ergin kılınma kararını talep etmek hususunda hukuki yararının olduğu açıktır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davanın kabulü gerekirken reddi yerinde değilse de, temyiz inceleme tarihi itibariyle ergin kılınması istenen … reşit olduğundan, konusuz kalan dava hakkında bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/8197 E., 2019/276 K., 14.01.2019 T.
[5] “…Davacı vekili dava dilekçesinde, 01.10.1996 doğumlu …’ın halen 11. sınıf öğrencisi olup 2012 yılı KPSS sınavına katılacağını, sınava girme koşulu olarak sınav tarihinden önce reşit olduğuna ilişkin karar gerektiğini, bu nedenle 23.09.2012 tarihinden önceki bir tarihte …’ın reşit olduğuna karar verilmesini istemiş, mahkemece istemin reddine karar verilmiştir. Dava, ergin kılınmaya ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 12. maddesine göre on beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir. Dosya içinde mevcut Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünün 19.09.2012 gün 2012/23084 sayılı raporunda, …’ın fizik ve ruhsal yapısı itibari ile 1996 doğumlu, nüfus kaydına uygun gelişimli, halen 15 yaşını bitirmiş 16 yaşı içerisinde bulunan, bedensel, ruhsal bir hastalık bulgu veya belirtisi görülmediği, zeka geriliği belirtisine rastlanmadığı, psikolojik gelişiminin yaşı ile uyumlu olduğunun bildirildiği, velisi anne ve babanın duruşmada alınan imzalı beyanları ile kazai rüşt kararı verilmesine izin verdiklerini bildirmeleri karşısında küçük …’ın da bu konudaki isteği zapta geçirilmek suretiyle, isteğinin olumlu olması durumunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.…” Y. (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2012/13948 E., 2013/2247 K., 21.02.2013 T.
[6] “…Anılan Kılavuz hükmü ve bu hükme dayanılarak tesis edilen bir başka atamama işleminin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onikinci Dairesinin E:2016/1716 sayılı esasına kayıtlı dosyada 07/03/2017 tarih ve K:2017/640 sayılı kararla Kılavuz hükmü ve buna dayalı atamama işlemi hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiş; anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/05/2019 tarih ve E:2017/3014, K:2019/2791 sayılı kararı ile onanmıştır. Bu durumda, 12/10/1995doğum tarihli olan davacının, tercih işlemlerine son başvurunun alındığı 03/07/2013 tarihi geçirildikten sonra 09/07/2013 tarihinde kazai rüşt kararı almış olduğu anlaşıldığından, yukarıda belirtilen ve yargı yerlerince hukuka uygun bulunan Kılavuz hükmü uyarınca tesis edilen atanmamasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır…” Danıştay İDDK de 2019/3321 E., 2020/819 K.