Not: Kalın harflerle belirtilen yerler karşı oy görüşlerine aittir.
Yargıtay 14. HD., E. 2013/16256 K. 2014/1736 T. 10.02.2014
“Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.03.2010 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.11.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hasan Yüksel ve K1 tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava 4 adet bağımsız bölümün ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir.
Davalılardan K2 aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesini, K1 dairelerin taraflar arasında fiilen paylaşıldığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, hükmü davalılar K3 ve K1 temyiz etmişlerdir.
Dava konusu bağımsız bölümler tarafların miras bırakanı K4 adına kayıtlıdır.
4721 sayılı TMK’nın 642/2 maddesi uyarınca “Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.”
650. maddesinde ise “Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar.
Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hâkim, yerel âdetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur.
Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur’a çekilir.” hükmü yer almaktadır.
642. maddesinin gerekçesinde de bu düzenlemenin uygulamada terekede yer alan değerlerin her birinin ayrı ayrı ele alınması nedeniyle aynen paylaşılmasının mümkün olmadığı, bunun da taşınmazların el değiştirmesine ve mirasçıların miras bırakanın terekesinden uzaklaştırılmasına sebep olduğu gözetilerek getirildiği açıklanmıştır. Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere hakim miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı veya terekedeki malların her birini gözönünde tutarak olanak varsa taşınmazların her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırma yapılabilir. Yargıtay HGK’nın 27.04.2011 günlü 2011/6-55E -222K. sayılı ilamında da TMK 642 ve 650. maddelere göre uyuşmazlığın çözümü öngörülmüştür.
Dört adet bağımsız bölümün ortaklığının giderilmesi istendiğine ve dört mirasçı olduğuna göre mahkemece bağımsız bölümlerin herbirinin bir paydaşa düşecek şekilde gerekirse ivaz ilavesi suretiyle aynen taksiminin mümkün olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.02.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, tarafların ortak murisi adına tapuda kayıtlı ve üzerinde kat mülkiyeti kurulu taşınmazlarda yer alan 4 ayrı bağımsız bölümle ilgili ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü davalılar temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun Dördüncü Kitabında Eşya Hukuku ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş, birinci kısmında mülkiyet hakkının içeriği ve kapsamı açıklanmıştır. Birlikte mülkiyet başlığı altında iki ayrı birlikte mülkiyet şekline yer verilmiştir. Bunlardan biri paylı mülkiyet diğeri ise elbirliği mülkiyeti olarak nitelendirilmiştir.
Dava dilekçesindeki isteme göre; davanın mülkiyet hukuku kapsamında açıldığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde miras hukuku kapsamı anlamında terekenin tamamı (taşınır-taşınmaz tüm mal varlıkları) dikkate alınarak taşınmazlardan herbirinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle bir paylaştırma istenilmemiştir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlığın Türk Medeni Kanununun Birlikte Mülkiyette ilgili düzenlemelere yer verilen 688 ve devamı maddelerindeki ortaklığın giderilmesine dair hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre, birlikte mülkiyette ortaklığın giderilmesini isteyen paydaş veya ortakların paylaşmayı varsa diğer taşınmazları ayırarak sadece istedikleri taşınmaz veya taşınmazlardaki ortaklığın mülkiyet hukuku kapsamında paylaşılmasını isteyebilirler.
Bu durumda TMK’nın 698 ve 699. maddelerinde yer alan hükümlere göre davanın çözümlenmesi gerekir
Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kitabında ise, Miras Hukukuna ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup 640-645 arasındaki maddelerde paylaşımın nasıl yapılacağı, 669-675 maddelerde mirasta denkleştirme, 676-682. maddelerde de paylaşımın tamamlanması hükümleri açıklanmıştır. Bu nedenle murise ait taşınır ve taşınmaz mallar miras yoluyla intikal etmekte olup elbirliği mülkiyetine tabii olsa da mülkiyet hukuku kapsamında tereke mallarından bir kısmının paylaştırılması isteniyorsa TMK’nın 698 ve 699. maddelerinde yer alan hükümlere göre ortak müllkiyet sona erdirilir.
Somut olayda davacı, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında muristen intikal eden tüm terekedeki mal varlığına yönelik ortaklığın giderilmesini istediğini iddia etmemiştir. Dava konusu 4 ayrı bağımsız bölümün miras hukukuna dayalı bir paylaştırma ile değil TMK’nın 699. madde yer alan mülkiyet hukukuna dayalı bir paylaştırma ile ortaklığın giderilmesini istemektedir. Mahkemece de bu şekilde bir değerlendirme yapılarak yazılı biçimde ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair hüküm kurulmuştur. Öte yandan muris K4’ün mirasçı sayısı yargılama aşamasında eşi K5’in ölümü nedeniyle üçe düşmüştür.
Açıkladığım bu nedenlerle taksimi mümkün olmayan taşınmazların satış suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin kararın onanması gerektiğinden sayın çoğunluğun kararın bozulmasına dair görüşüne katılmıyorum.”
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/13185 E., 2015/7202 K.
“…KARŞI OY YAZISI
Türk Medeni Kanununun üçüncü kitabında miras hukukuna ilişkin düzenlemeler yer almış, 640-645. maddelerde mirasın paylaşılması, 646, 668, maddelerde paylaşmanın nasıl yapılacağı, 669-675. maddelerde mirasta denkleştirme 676-682. maddelerde, paylaşmanın tamamlanması hükümleri açıklanmıştır.
Taşınır veya taşınmaz mal miras yoluyla intikal etmiş olup, bu nedenle elbirliği mülkiyetine tabi olsa da mülkiyet hukuku kapsamında paylaştırılması isteniyorsa TMK’nın 698 ve 699. maddelerinde yer alan hükümlere göre birlikte mülkiyete son verilir.
Miras hukuku kapsamında bir paylaşma isteniyorsa uyuşmazlık TMK’nın 642. maddesine göre çözümlenecektir Bu durumda hakim tereke mallarının tümünü (menkul, gayrimenkul) mazara alarak paylaştırma yapacak, olanak varsa taşınmazlardan herbirinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaşmaya karar verecektir.
Somut olayda davacı, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında muristen intikal eden tüm terekedeki mal varlığına yönelik ortaklığın giderilmesini istediğini belirtmemiştir. Dosya içerisine göre, davacı tarafça miras hukukuna dayalı bir paylaştırma ile değil TMK’nın 699. maddesinde yer alan mülkiyet hukukuna dayalı bir paylaştırma ile ortaklığın giderilmesi istenmektedir.
Mahkemece, ortaklığın paylaştırması istemi mülkiyet hukuku kapsamında (TMK md. 699) kabul edilerek değerlendirme yapılmış ve yazılı gerekçelerle dava kabul edilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekir.
Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.”