Miras Paylaşıldıktan Sonra Katılma Alacağı Davası

Evlilik birliği devam ederken eşlerden birisinin ölmesi durumunda diğer eş ve çocukları(çocukları yoksa ölenin üstsoyu) müteveffanın mirasçısı olacaklardır. Fakat sağ kalan eşin alacağı yalnızca miras payıyla sınırlı değildir. Öyle ki aile hukukumuzda 2002 yılından beri yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejimini ise detaylarına girmeden kısaca açıklyacak olursak, çalışma karşılığı edinilen malvarlığı değerlerinden diğer eşin yarı oranında pay aldığı mal rejimi diye ifade edebiliriz.

Peki sağ kalan eş, ölen eşinin mirasının yarısını katılma alacağı iddiasıyla alabilecek midir? Eğer mirasın tamamı edinilmiş mallardan oluşuyorsa evet, alabilecektir. Fakat çoğu zaman durum bu şekilde olmaz. Terekenin edinilmiş mallardan ibaret olduğu düşünülerek açılan davalarda mirasın tamamının veya bir kısmının kişisel mal olduğu sonradan anlaşılabilir. Elbette bunun için gerekli savunmaları ve delilleri sunmak da mirasçı ve vekillerine düşer. Zira bir malın kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı olduğu belirlenemiyorsa edinilmiş mal olduğu kabul edilir. Bu da davalıları oldukça zorlayan bir ispat karinesidir.

Katılma alacağı davasının miras paylaşımından evvel açılması da zorunlu değildir. Öyle ki, sağ kalan eş çoğu zaman katılma alacağı hakkına sahip olduğunu dahi bilmeden miras payını alır. Bu hakkını sonradan öğrenince de mirasçılardan alabilmek için davasını açabilir. Yine de borçlar hukuku genel hükümlerinde olduğu gibi 10 yıllık zamanaşımı süresinin burada da söz konusu olduğunu belirtmemiz gerekir. Doktrinde TMK m. 178 hükmü uyarınca zamanaşımının bir yıl olarak uygulanması gerektiği yönünde de görüş olsa da uygulamada bu görüş baskınlık kazanamamıştır.

“…Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar nunu’nun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcut Imadığı takdirde, her dava on senelik müruruzamana tabidir” hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir (MK m. 225)…” Y. 2. HD. 2006/9383 E., 2007/1228 K.

Zamanaşımı hükmünü lehine kullanmak isteyen mirasçılar, buna ilişkin savunmalarını mutlaka ileri sürmüş olmalıdır. Ve bu savunma mutlaka ve mutlaka usulüne uygun olarak yapılmalıdır. Aksi takdirde miras açıldıktan sonra kaç yıl geçmiş olursa olsun, katılma alacağı borcunu ödemekle yükümlü olunur. Örneğin cevap dilekçesi vermeyen mirasçı bu aşamadan sonra ıslah ederek dahi zamanaşımı def’inde bulunamaz. Hukuk yargılamasında uygulanan teksif ve taraflarca getirilme ilkesinin oldukça katı olduğu ve geri dönülemez sonuçlara yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Avukat Oğuzhan Yazıcı, 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra stajını tamamlamış ve ruhsatını aldığından beri İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık yapmaktadır. Özel hukuk alanındaki yüksek lisansını da İstanbul Üniversitesinde tamamlamıştır. (ORCID ID: 0009-0005-8249-8432)

Kurumsal icra (para tahsili) işleri yapmamaktayız. Dolayısıyla lütfen kendisini adımızla tanıtıp çeşitli nedenlerle sizden para isteyenlere para göndermeyin. Sahte hesaplarla iletişime geçenlere karşılık dahi vermeyin.

Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul