Muris Muvazaası ve Muris Muvazaası Davasının Kabul ve Reddi Halleri

Muris muvaaası, bir kısım mirasçılarından mal kaçırmak isteyen murisin, sahip olduğu taşınmazları karşılıksız olarak üçüncü bir kişiye veya mirasçılarından bir kısmına devretmesidir. Muris muvazaası davası ise, bu taşınmazların tapu iptal ve tescili için açılan ve dayanağını 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İBK’den alan davadır.

Yazı İçeriği

Muris Muvazaası Neden Tapu İptalini Gerektirir?

Muvazaa, danışıklılık durumu olarak da tanımlanmaktadır. Taraflar yaptıkları sözleşmenin hiçbir hüküm doğurmaması hususunda anlaşırlarsa mutlak muvazaa söz konusudur ve sözleşme bir hüküm doğurmaz. Eğer görünürdekinden başka gizli bir sözleşmenin hükümlerini doğurması hususunda anlaşmışlarsa da nispi muvazaa mevcuttur. Nispi muvazaalarda görünürdeki işlem geçersizken, gizlenen işlem kural olarak geçerliliğini korur. Fakat bu gizli akdin geçerli olabilmesi için ayrıca şekle uygun yapılmış olması da gerekir. Muris muvazaası davalarında ise bunların içinden nisbi muvazaanın söz konusu olduğu görülmektedir. Zira gayrimenkul devri tapuda genellikle “satış” olarak görünmesine rağmen, aslında karşılıksız yapıldığı için bir “bağışlama” işlemidir. Satış ve bağışlama işlemlerinin geçerlilikleri de farklı şekil koşullarına tabi olduğundan, tapu iptal ve tescil talebi şekle aykırılığa dayanır. Uygulamada buna “muris muvazaası davası” veya “muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası” denmektedir.

Yargıtay, muris muvazaası davasının kabul edilmesi için “mal kaçırma” kastını da özellikle aramaktadır.

Örnek Olay: Uygulamada erkek çocuklarının kayırılarak kız çocuklarından miras kaçırılmasına sıkça rastlanmaktadır. Bizim örneğimizde de, erkek çocuğunu kayırdığı için mirasa sadece onun sahip olmasını isteyen bir baba, sahip olduğu ev ve dükkanlarını ölümünden önce ona devretmiş olsun. Burada baba, erkek çocuğundan ev ve dükkanlara karşılık bir para almamış olsa da tapuda bu işlemleri “satım” olarak gösterir. Gerekli harcı da tapu müdürlüğüne öder. Bunu yapmakta temel olarak iki amaç vardır. İlk amaç, bağışlama olarak görünen işlemlerin murisin ölümünden sonra denkleştirme ve/veya tenkis davalarına konu olma ihtimalinden kaçınmak için satış olarak göstermektir. Diğer amaç ise tapuda yapılan satış işlemlerinde, bağışlamada olduğundan daha az tapu harcı istenmesidir. Bu durumda miras bırakan baba her ne kadar devir işlemlerinin resmi evraka “satım” olarak geçtiği için dokunulamayacağını düşünmüş olsa da işin aslı öyle değildir. Devir işlemi yüzünden maddi menfaatleri zarar gören mirasçılar, mal kaçırmaya konu taşınmazın tapu iptali ve tescili için muris muvazaası davası açabileceklerdir.

Davacı her ne kadar haklı olursa olsun, muris muvazaası davasının bir hukuk davası olduğunu unutmamalıdır. Öyle ki, hukuk davalarında mahkeme re’sen araştırma yapmakla yükümlü değildir. Bu sorumluluk taraflara yüklenmiş olduğu için yargılamanın her aşamasında doğru hareket edilmeli ve geri dönülmesi imkansız eksiklikler yapılmamalıdır. Aksi takdirde iddiasını kanıtlayamayan kişinin davası reddedilecektir. Bu nedenle muris muvazaası davasında avukat yardımından faydalanılmasını yararlı buluyoruz.

  • “…mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin varlığı konusunda somut bir olgunun ortaya konulamadığı, yukarıda belirtilen ilke ve olgular gözetildiğinde temlikin muvazaalı yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı açıktır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir…” Y. 1. Hukuk Dairesi, 2016/7920 E., 2019/4365 K.

Mirasbırakan Ölmeden Önce Tapu İptal ve Tescil Davası Açılabilir Mi?

Muris muvazaası davasından bahsedilmemiz için mirasbırakanın aslında ölmüş olması gerekir. Fakat taşınmaz devri tarihinde mirasbırakanın akıl hastalığı veya akıl zayıflığı mevcutsa, o zaman öncelikle vasi atayıp ardından tapu iptal iptal ve tescil davasını açmak mümkündür. Açılan dava ehliyetsizlik sebebine dayanmış olacaktır. Bu duruma özellikle yaşlı kişilerin yaptıkları tapu devirlerinde rastlamaktayız.

Akli melekeleri yerinde olmayan yaşlı birisinin yaptığı tapu devrinin iptali için potansiyel mirasçıları tarafından açılan dava doğrudan reddedilmez. Vasi atanması için dava açıp açılmadığı kontrol edilir.

  • “…davacıların dava dışı …’ın muhtemel mirasçıları olması nedeniyle, kısıtlanması durumunda ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı eldeki davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Her ne kadar dava tarihinde davacının, annesi …’ı temsil yetkisi bulunmamakta ise de, ehliyetsizliğin kamu düzenini ilgilendirdiği dikkate alınarak, davacı tarafından annesinin vesayet altına alınmasına ilişkin dava açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, dava açılmış ise sonucunun beklenilmesi, açılmamış ise davacıya dava açmak için uygun bir süre verilmesi veya TMK 405/2 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulması gerekeceği kabul edilmelidir. Esasen, davanın en kısa zamanda ve en az masrafla sonuçlandırılması düşüncesinin ifadesi olan dava ekonomisi ilkesi de bunu gerekli kılar. Ne var ki, bu hususlar dikkate alınmaksızın dava açan kişinin aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi, uyuşmazlığın ortada bırakılması ve temlik yapan kişinin menfaatlerinin göz ardı edilmesi sonucunu doğurur niteliktedir. Hal böyle olunca, …’ın vesayet altına alınmasına ilişkin dava açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, dava açılmış ise sonucunun beklenilmesi, açılmamış ise TMK’nın 405/2 maddesi gözetilerek davacıya, temliki yapan …’ın kısıtlanması ve kendisine vasi atanması yönünde Sulh Hukuk Mahkemesine müracaatta bulunmak üzere süre verilmesi …’ın vesayet altına alınması halinde vasinin eldeki dava için TMK’nin 462/8 maddesi hükmü uyarınca vesayet makamından izin alması ve vasinin davaya katılımının sağlanması, ondan sonra işin esasının incelenmesi…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1904 E. , 2021/6213 K.

Vasi tayiniyle ilgili ayrıntılı bilgi için Vasi Tayini ve Vesayet Davası & Yasal Danışmanlık başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Muris Muvazaası Davasının Kabul ve Reddine Esas Alınan Emareler

Önemli belirtmemiz gerekir ki, aşağıda sayılanlar yalnızca dava sırasında değerlendirilebilecek emarelerdir. Bunların tek başlarına bulunması mutlak surette davanın reddini veya kabulünü gerektirmez. Her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğinden, ayrıntılı bilgi için avukatınıza danışmanızı öneriyoruz.

Muris muvazaası davası

Muris ve Mirasçısı Arasında Husumet Olması

Muris ile mirasçısı arasında bir husumetin olması, muris muvazaasına emare olabilir. Aradaki anlaşmazlık silahla yaralama gibi büyük bir olaya dayanabileceği gibi, küçük bir sebepten doğan kızgınlığa ilişkin bile olabilir.

  • Somut olaya gelince; davacı ile davalı … arasında 07.01.2007 tarihinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tartışma yaşandığı, bunun üzerine mirasbırakanın davacıyı tüfek ile ateş etmek suretiyle yaraladığı… davacı ile mirasbırakan arasındaki husumet ile taşınmazın değeri ve ödendiği ileri sürülen borcun miktarı göz önüne alındığında mirasbırkanın, davalı …’e yaptığı temlikteki asıl irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/200 E. , 2021/6716 K.
  • “…Davalının özellikle 11.7.2006 tarihli oturumundaki “annesinin abisi ve yengesine kızıp hissesini ona verdiği” şeklindeki beyanı, dosyaya yansıyan tüm belge ve bilgiler ile tanık beyanları yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazalı olarak dava konusu taşınmazlardaki paylarını davalıya devrettiği sonucuna varılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2006/12215 E., 2007/923 K.

Aksi şekilde, murisin davacılar ile arası iyiyse, bu husus muris muvazaası bulunmadığına işaret teşkil edebilir.

  • “…mirasbırakanın çocuklarıyla beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında husumet bulunmadığı, mal kaçırmaya ilişkin somut bir olgunun ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/7640 E. , 2021/5508 K.

Murisin Paraya İhtiyaç Duyması ve Mali Durumu

Murisin paraya ihtiyaç duymuş olması, onun mal kaçırma saikiyle taşınmazını devretmediğine emare olabilir.

  • “…murisin kanser hastalığı ile mücadele ettiği,dinlenen tanık beyanlarına göre özel hastanede tedavi gördüğü, hatta bir dönem tedavisi için İngiltere’ye gittiği, yurt dışında tedavi masraflarının ne kadar olacağını araştırdığı, tedavi giderleri için taşınmazlarını satacağını çevresine söylediği hususları bir bütün olarak nazara alındığında, murisin eşinden ve kardeşi Celal’den mal kaçırmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların tümden reddine karar verilmesi gerekirken…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2019/4763 E. , 2021/6617 K.

Aksi şekilde, murisin paraya ihtiyaç duymaması ise mal kaçırma kastına emare olabilir. Dolayısıyla temlik tarihinde mirasbırakanın mali durumu iyiyse muris muvazaası davasını kazanma olasılığı artacaktır.

  • “…murisin bilinen tüm malvarlığını davalı kızı …’nin eşini aracı kılmak suretiyle davalıya temlik ettiği, devir tarihi itibariyle satıştan elde edilecek bedele ihtiyacının olmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın asıl amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1063 E. , 2021/3502 K.

Muris Muvazaası İçin Ara Malik Kullanılması

Muris, taşınmazını istediği kişiye devretmeden önce ara malik kullanmış olabilir. Bu yönteme mal kaçırma kastını gizleme amacıyla başvurulmaktadır. Fakat buna rağmen muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescilini istemek mümkündür. Murisin ara malike devir tarihiyle, ara malikin davalıya devir tarihi arasında kısa bir süre varsa bu husus mal kaçırıldığına emaredir.

  • “…mirasbırakanın sosyo-ekonomik durumu itibariyle taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı, devirlerin kısa aralıklarla yapıldığı, dinlenen tanık beyanlarından; mirasbırakanın ölünceye kadar dava konusu taşınmazda yaşadığı ve hastalığı döneminde davalı oğlu …’un yanında kaldığı, diğer oğulları … ve …’un da mirasbırakanla ilgilendikleri, çekişme konusu taşınmazda bulunan 6 adet dairenin ise mirasbırakanın oğulları …, … ve … tarafından kullanıldığı nazara alındığında, temlikin ara malik kullanmak suretiyle hastalığı döneminde kendisiyle ilgilenen davalı oğlu …’u koruyup gözetmek amaçlı yapıldığı, mirasbırakana bedel ödendiği ve bu bedelin mirasbırakanın tedavisinde kullanıldığı yönündeki savunmanın doğrulanmadığı anlaşılmakla temlik işleminin mal kaçırma amaçlı ve muvazalı olduğu sonucuna varılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/152 E. , 2021/6386 K.

Murisin Olağanüstü Bakım İhtiyacını Karşılayana Minnet Borcu

Taşınmaz satış işleminin belli bir semen (satış karşılığında verilen edim) karşılığında yapılmış olması gerekir. Fakat bu semenin illa ki de para olması zorunlu değildir. Hizmet ve emek de semenden sayılır. Dolayısıyla muris, hastalığı veya yaşlılığı nedeniyle olağanüstü bakıma ihtiyaç duymuşsa ve bu bakım davalı tarafından yerine getirilmişse dava reddedilebilir. Zira davalıya karşı duyulan minnet duygusu, temlikin mal kaçırma amacı olmadan minnet borcunu ödemek maksadıyla yapıldığını gösterir.

  • “…muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı talep bakımından dinlenen tanık beyanlarından temlikin muvazaalı yapıldığına dair somut bir olgu ortaya konulamadığı, eşi ve altsoyu bulunmayan birasbırakanın kendisine yardımcı olan davalı yeğenlerine minnet borcuyla, intifa hakkını kendi üzerinde tutarak temlik yaptığı, bu durumda davacıların mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair iddiasını yöntemince ispatlayamadıkları sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, muris muvazaasına dayalı tapu iptal- tescil isteği yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2019/1934 E. , 2020/6047 K.

Fakat murisin gereksinim duyduğu bakım olağanüstü derecede değilse, bu bakım ve gözetim ahlaki görev kapsamında değerlendirilebilir. Dolayısıyla bu durumda muris muvazaası davası kabul edilip tapu iptal ve tesciline karar verilebilir.

  • “…davalının taşınmazların minnet duygusuyla temlik edildiği savunmasında bulunmadığı, olağanüstü bir bakım ve gözetime ihtiyacı olmayan mirasbırakana bakmasının ahlaki görev kapsamında bulunduğu, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davacıları vekilinin istinaf başvusurunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulüne… ONANMASINA…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2019/4378 E. , 2021/679 K.

Ayrıca bu bakımın para karşılığında yapılmış olmasının da minnet borcuna engel olacağı kabul edilebilir. Zira bu durumda, taşınmazı devralana olan borç taşınmaz devriyle değil, parayla ödenmiştir.

  • “…çekişme konusu taşınmazların mirasbırakanın tüm malvarlığını teşkil ettiği, tanık …’in beyanı incelendiğinde yapılan satış işleminden menfaat elde ettiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla mirasçı tanık …’in beyanına itibar edilemeyeceği, her ne kadar davalının annesine baktığından bahsedilmiş ise de; davalı eşinin 29.01.2015 tarihinden itibaren bakım ücreti almaya başladığı, olağanüstü bir bakım ve gözetime ihtiyacı olmayan mirasbırakana bakılmasının ahlaki görev kapsamında bulunduğu, mirasbırakanın çekişmeli taşınmazlardaki paylarını mal kaçırma kastıyla muvazaalı olarak devrettiği sonucuna varılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/387 E. , 2021/6220 K.

Minnet borcunun yalnızca “bakım”dan kaynaklanabileceğini düşünmek oldukça kısıtlayıcı olacaktır. Ayrıca bknz: Minnet Borcu Varsa Muris Muvazaasının Bulunmadığı – İçtihat

Bakım Tarihinden Öncesinde Yapılan Temliklerde Muris Muvazaası

Murisin olağanüstü bakım ihtiyacını davalının gidermiş olması durumunda mal kaçırma kastının bulunmayabileceğine yukarıda değinmiştik. Peki bakım borcunun devir tarihinden öncesine ilişkin olması zorunlu mudur? Eğer muris, temlik tarihinden sonra davalının kendisine bakacağına inanarak bu devri gerçekleştirmişse, muris muvazaası davası bu durumda da reddedilebilir. Zira gelecekte yapılacak bakıma güvenilerek gerçekleştirilen bir devrin de karşılıksız olmadığını kabul etmek gerekir.

  • “…mirasbırakan ve davalının 1988 yılından beri Adana ilinde birlikte yaşadığı, bu tarihten sonra da birlikte yaşayacağını ve kendisi ile ölümüne kadar ilgileneceğini düşündüğü davalıya çekişmeli payı ( fiili olarak karşılık gelen kargir evi) devrettiği, bu devir ile davalının kendisine karşı gösterdiği ve göstereceği emeği karşılamaya çalıştığı, davalının da mirabırakana ölümüne değin baktığı, maddi ve manevi ihtiyaçları ile ilgilendiği, mirasbırakana yapılan bakım ve emeğin, devre konu pay yönünden semen özelliği arz ettiği, bu durumda mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinden bahsedilemeyeceği kuşkusuzdur. Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/7284 E. , 2021/5846 K.

Kayırılan Erkek Evlada Açılan Muris Muvazaası Davası

Babaların, kız çocuklarına mirastan pay vermemek için erkek çocuklarını kayırmak suretiyle miraslarını onlara devretmesine sıkça rastlanmaktadır. Bu durumda mirasbırakanların kızları, muris muvazaasına dayanarak tapu iptal ve tescilini isteyebileceklerdir.

  • “…davalı tanıklarından mirasbırakanın eşi ve tarafların annesi …’nin “ davalılar taşınmazları üzerine alırken bizim bir kız kardeşimiz var, biz onun gönlünü de yaparız dediler” şeklindeki beyanı da göz önüne alındığında temliklerin mirasbırakanın tek kız çocuğu olan davacı …’den mal kaçırma amacıyla yapıldığı sonucuna varılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1852 E. , 2021/6126 K.

İkinci ve Son Eş Faktörleri

Mirasbırakanların, sonradan evlendikleri eş lehine taşınmaz devirleri yapmak suretiyle, ilk eşlerinden olan çocuklarından mal kaçırmalarına sıkça rastlanmaktadır. Bunun için doğrudan ikinci eşe devir yapabildikleri gibi, ondan olma çocuklarına veya çocuklarının eşlerine vs. dahi devir yaptığı görülmektedir. Bu durumda önceki eşten doğma çocukları de devrin tapuda iptalini ve tescilini isteyebileceklerdir.

  • “…davalının mirasbırakana hiçbir şekilde bakmadığını, davalının eşinin annesinin mirasbırakanları …’ın ikinci eşi olduğunu, bu nedenle dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir…yapılan yargılama sonunda, davalıya yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın miras payları oranında kabulüne karar verilmiştir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/1817 E. , 2021/1277 K.

Aksi şekilde, sonraki eşten mal kaçırmak için ilk eş veya ilk eşten çocuklar lehine kazandırmalar yapıldığına da rastlanabilmektedir. Bu durumda da sonraki eşin muris muvazaası davası açma hakkı doğacaktır.

Paylaştırma Amacıyla Yapılan Devirlerde Muris Muvazaası

Muris, ölümünden önceki taşınmaz devirlerini tüm mirasçıları arasında paylaşım yapmak amacıyla gerçekleştirmiş olabilir. Bu durumda da mal kaçırma kastı bulunmadığı gerekçesiyle muris muvazaası davası reddedilebilir.

  • “…İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanların dava konusu taşınmazı mirasçıları arasında paylaştırdığı, yapılan devir işleminin davacı tarafça da onaylayarak imzalandığı, dolayısıyla kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf talebi … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, yapılan devir işleminin muvazaalı olmadığı, mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).b.1 maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir…ONANMASINA…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1637 E., 2021/6217 K.

Miras paylaştırma saikine ilişkin yazılı bir belge varsa, mahkeme, belgede imzası görünen tarafları isticvap etmelidir.

  • “…Ne var ki, dosyaya ibraz edilen ve şahitler huzurunda düzenlenip, mirasbırakan …’un tüm mirasçıların imzasını taşıyan 07.07.2013 tarihli “tutanak” başlıklı 5 maddeden oluşan belgede, mirasbırakandan kalan taşınır – taşınmaz malların paylaşımının yapıldığı, belge içeriğinde halihazırda davalılar adına kayıtlı bir kısım taşınmazlardan da söz edildiği görülmektedir. Hal böyle olunca, tarafların isticvap edilerek anılan belgeye ilişkin beyanlarının alınması, geçerliliğinin tespiti halinde belge içeriğine göre araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmiş olması isabetsizdir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/2243 E. , 2021/4902 K.

Taşınmazın Satış Bedeli ile Gerçek Değeri Arasındaki Fark

Dava konusu taşınmazın sözleşme tarihindeki gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark bulunması muris muvazaasına emaredir.

  • “…satış tarihindeki gerçek değerler ile resmi senette yazılı bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, satış tarihinden sonra da dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından kullanılmaya devam edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacılar …, …, …, … ve … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken…”

Fakat bu hususun da yalnızca bir emare olduğu ve tek başına muris muvazaasını kanıtlamaya yeter olmadığını vurgulamamız gerekecektir.

  • “…Somut olayda, mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınmış ise de; davalı tanıklarının beyanlarının hayatın olağan akışına daha uygun düştüğü, ayrıca davacı tanıklarının davaya konu işlemin muvazaalı olduğuna ilişkin açık beyanlarının bulunmadığı gibi, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektiren beşeri bir sorunun olduğu yönünde bir olgu ortaya konulmadığı görülmüştür. Dolayısıyla davacı, temlikin muvazaalı olduğu iddiasını kanıtlayamamıştır. Öte yandan, bedeller arasındaki fark da tek başına muvazaanın kanıtı değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/8086 E. , 2021/5927 K.
  • “…Mahkemece yapılan keşif sonucunda taşınmazların gerçek değeri ile tapuda gösterilen satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğu tespit edilmiş ise de başka delillerle desteklenmediği sürece bu hususun tek başına muris muvazaasının kabulü için yeterli olmayacağı açıktır…” Y. Hukuk Genel Kurulu 2017/2145 E. , 2021/1137 K.

Öyle ki, satış bedelinin düşük gösterilme sebebi murisin davalıya karşı minnet duygusu beslemiş olması dahi olabilir.

  • “…Davalı, işlemin gerçek bir satış olup, 120.000 TL satış bedelini banka kanalıyla mirasbırakana ödediğini, taşınmazı satın alabilmek için kredi kullandığını ve başka bir taşınmazını da sattığını; aşamalarda, ağır bakım gerektiren rahatsızlığı nedeniyle mirasbırakana uzun yıllar baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, temlikin bedel karşılığı gerçek bir satış olduğu, mirasbırakanın minnet duygusuyla satış bedelini düşük tuttuğu, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1804 E. , 2021/5851 K.

Murisin Başka Taşınmazlarının Da Bulunması

Mirasbırakan, terekesinde muris muvazaası davasına konu olan taşınmaz haricinde başka taşınmazlar da bırakmışsa bu husus mal kaçırma kastının bulunmadığına emare olabilir.

  • “…mirasbırakan Osman’ın ölümüne kadar davalı ile birlikte yaşadığı, davalının edimini yerine getirdiği, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişkiler değerlendirildiğinde mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirir somut bir bilgi bulunmadığı, temlik dışı 12 adet taşınmazı daha bulunduğu, temlik tarihi ve dava tarihi itibariyle mirasbırakanın temlik dışı kalan taşınmazlarının değeri dikkate alındığında davalıya yapılan temlik bakımından makul sınırın aşılmadığı anlaşılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/910 E. , 2021/5686 K.

Aksi şekilde, terekede başka taşınmaz kalmamışsa, bu husus ise muris muvazaasını gösterebilir.

  • “…mirasbırakanın başka taşınmazının bulunmadığı, üzerinde dört katlı bina bulunan çekişme konusu tek taşınmazının yalnız bir katını vererek kendisine baktırabilecekken tamamını vermiş olması ve davacılarla olan sosyal ilişkileri nazara alındığında mirasbırakanın temlikteki amacının kendisine baktırmak olmayıp, mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/1600 E. , 2021/5759 K.

Temlik Tarihiyle Ölüm Tarihi Arasında Kısa Zaman Bulunması

Ölmek üzere olan birisinin istisnai bir durum olmadığı müddetçe taşınmaz satmaya ihtiyaç duyduğunu düşünmek zor olacaktır. Dolayısıyla mirasbırakan ölmeden kısa süre öncesinde ondan taşınmaz devralanlara da muris muvazaası davası açılabilmektedir.

  • “…miras bırakanın malvarlığının tamamını oluşturan dava konusu taşınmazlardaki paylarının tümünü ölümünden çok kısa bir süre önce emanetçi konumundaki ara malik Hüsamettin’e temlik ettiği, Hüsamettin’in de, murisin ölümünden yaklaşık dört ay sonra çekişmeli taşınmazlardaki payları diğer davalılar …ve …’e devrettiği, temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı şekilde ve bedelsiz olarak gerçekleştirildiği, nitekim, bu hususun, dosya kapsamında dinlenen davalı yanın tanığı mirasçı Meral tarafından da doğrulandığı anlaşılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2016/13203 E. , 2019/5276 K.

Mali Gücü Olmayan Mirasçının Korunması

Taşınmaz devri karşılıksız olmasına rağmen koruma amacı güdülerek gerçekleştirilmişse muris muvazaası davası açılabilecek midir? Bazı yazarlar açılabileceği görüşünde olsa da biz bu görüşe katılmıyoruz. Keza Yargıtay’ın da bu yönde kararları mevcuttur.

  • “…1986 doğumlu davalının baba ve annesinin uzun süre ayrı yaşadıkları ve nüfus kayıtlarına göre de 2013 yılında boşandıkları, davalı ve annesi ile 1987 doğumlu kız kardeşinin mirasbırakan ve davacı … ile birlikte yaşamlarını sürdürdükleri, davacı …’nin davalının babaannesi olup dava tarihinden sonra da davalı ile birlikte yaşamaya devam ettiği, mirasbırakanın, davalı torunu ile adeta babası gibi ilgilenip sevgi gösterdiği, dava konusu taşınmazların davalıya temlikinde gerçek irade ve amacının davacılardan mal kaçırma olmayıp, birlikte yaşadığı davalı torununu koruyup gözetme iradesini taşıdığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2015/8283 E. , 2018/10101 K.

Taşınmazların İadesi İçin Murisin De Önceden Dava Açmış Olması

Muris, taşınmazlarını devrettikten sonra pişman olarak dava açmış olabilir. Bu davanın reddedilmesi mirastan mal kaçırma kastını ortadan kaldırmamaktadır. Öyle ki, bu davanın tarafları ve hukuksal sebebi zaten mirasçıların açacakları muris muvazaalı tapu iptal ve tescil davasından farklıdır.

  • “…Somut olaya gelince; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, hile hukuksal nedenine dayanarak ve çekişme konusu taşınmazlarla ilgili olarak, muris tarafından davalı oğluna karşı Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/164 E sayılı dosyası ile dava açıldığı, daha sonra murisin bu davadan feragat ettiği, yapılan temliklerin bu nedenlerle mal kaçırma amaçlı olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, muris muvazaası olgusunun işlemin yapıldığı tarihte gerçekleştiği ve sonradan çeşitli nedenlerle muris tarafından dava açılmış olmasının muvazaalı işlemi geçerli hale getirmeyeceği, tüm dosya kapsamı ve dinlenen davacı tanıklarının beyanları göz önüne alındığında murisin tüm malvarlığını teşkil eden dava konusu taşınmazlarını bedelsiz olarak davalıya temlik ettiği, diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının bulunduğu sabittir. Bu durumda, davacılardan … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar açısından ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerinde olduğu için…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/7220 E. , 2021/5578 K.

Murisin Devrettiği Taşınmazda Yaşamaya Devam Etmesi

Gerçek bir satışın olması durumunda taşınmazın zilyetliğinin de devralana geçmesi beklenir. Dolayısıyla murisin çocuklardan birisine sattığı evde yaşamaya devam etmesi durumunda muris muvazaası davası kabul edilebilir.

  • “…mirasbırakanın da …’nin evlenmesinden kısa süre sonra dava konusu taşınmazı davalı oğluna devrettiği, çekişmeli taşınmaz üzerinde üç katlı bir bina bulunduğu, devre rağmen mirasbırakanın dairelerden birinde oturmaya devam ettiği, zilyetliğin devredilmediği, yine üst katında da davalı …’nin ikamet ettiği, mirasbırakan ve davalının aile apartmanında oturmaktan kaynaklanan daha iyi ilişkiler içinde bulunduğu, devir tarihinde mirasbırakanın, eşi … ile geçimlerini sağlayarak birbirlerine baktıkları, davalının bir evlada yüklenen yükümlülükten daha ağır bir bakımının da bulunmadığı, mirasbırakanın terekesi gözetildiğinde de en önemli taşınmazını oğluna verdiği, olayların akışı değerlendirildiğinde mirasbırakanın erkek evladını kız evlatlarına yeğlediği, çekişmeli temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşılmıştır….” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/1632 E. , 2021/5438 K.

Murise Yapılan Israr, Baskı ve Tehditler ile Akıl Çelmeler

Taşınmazı devralan kişiler, bunu murisin zayıf iradesinden istifade ederek gerçekleştirmiş olabilir. Bu uğurda yoğun ısrarlarda bulunabilecekleri gibi onu baskı altında da bırakmış veya aklını çelmiş olabilirler. Bu gibi zorluklardan kurtulmak isteyen murisin yaptığı devir de koşulları mevcutsa iptal edilebilecektir. Hatta muris muvazaasından önce terditli olarak ikrah ve hile gibi sebeplerle tereke adına dava açılabilir. Fakat irade sakatlığı için öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresine dikkat edilmelidir.

Mal Kaçırma Saiki Olmayan Parasız Devirlerde Muris Muvazaası Davası

Murisin para almadan yaptığı gayrimenkul devrinin her zaman mal kaçırmak amacıyla olduğunu iddia etmek yanlış olacaktır. Bu durumların bazılarına ayrı başlıklarda değinilmiş olsa da bunları sınırlı olarak saymak mümkün değildir. Aşağıdaki örneklerin birinde evlilik hediyesi olarak temlik edilen taşınmazın tapu iptali talebi reddedilmiştir. Diğer örnekte de benzer şekilde, murisin çocuklarına bakma karşılığında taşınmaz devretmesinde mal kaçırma kastı bulunmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu tür olguların bulunduğu bir muris muvazaası davası reddedilebilecektir. Fakat şartları oluşmuşsa tenkis talebinde bulunulabileceği görüşündeyiz.

  • “…Davacılar, mirasbırakan babaları …’ın anneleri ile evli olduğu halde davalı ile evlenmeyi düşündüğü için annelerinden mal kaçırmak amacı ile maliki olduğu 518 numaralı parseli davalıya tapuda satış göstererek devrettiğini, yapılan işlemin bağış niteliğinde olduğunu, Bolu Aile Mahkemesinin 2007/437 Esas 2010/69 Karar sayılı ilamında mirasbırakanın açıkça bu yönde beyanı bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde tenkisini istemişlerdir. Davalı, mirasbırakanın taşınmazı evlilik hediyesi olarak verdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muris muvazaası iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; temlikin gerçekleştirilme sebebinin mehir olduğu, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, murisin mal kaçırma kastı bulunmadığı, tenkis isteminin de yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir…ONANMASINA…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/3084 E. , 2021/5081 K.
  • “…Somut olaya gelince; tüm tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde murisin dava konusu taşınmazı davalıya, ilk eşinden olan çocuklarına bakma karşılığı verdiği, diğer mirasçılardan mal kaçırma kastı bulunmadığından 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın uygulama şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, temlikin mal kaçırma amaçlı olduğu iddiasının davacı tarafça usulünce kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi, 2016/9802 E., 2019/4257 K.

Murisin Akıl Sağlığı Yerinde Değilken Yaptığı Devirler

Muris, akli melekelerini etkileyen bir rahatsızlığın etkisiyle gayrimenkul devretmişse, ehliyetsiz sebebiyle tapu iptal ve tescili istenebilecektir. Davacı, bu hususu muris muvazaası iddiasıyla birlikte ileri sürebilir. Fakat bu durumda öncelikle ehliyetsiz iddiası değerlendirilmelidir.

  • “…Hal böyle olunca, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek ve önemine binaen öncelikle incelenmesi, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi, temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1333 E. , 2021/5926 K.

Bağış Yoluyla Yapılan Devirlerin Muris Muvazaasına Konu Olmaması

Bağış yoluyla yapılan devirlerde zaten bir karşılık alınmamaktadır. Dolayısıyla görünürde de karşılıksız olan sözleşmenin muvazaalı olduğunu söyleyemeyiz. Fakat bu durumda tenkis davası açılabilecektir.

  • “…Mirasbırakanın sağlığında, gerek 3. kişiden parasını ödeyerek almak suretiyle ve gerekse tarafından yaptığı bağış niteliğindeki kazandırmaların mirasbırakanın ölümünden sonra saklı payların zedelenmiş olduğunun saptanması halinde, muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde bu kazandırmaların 4721 sayılı TMK’nin 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açıktır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1945 E. , 2021/5987 K.

Alacaklılardan Mal Kaçırma Amacıyla Yapılan Devirde Muris Muvazaası İddiası

Muris muvazaası davalarında ispatlanması gereken mal kaçırma kastı, alacaklılardan değil, mirasçılardan mal kaçırılmasına ilişkindir. Dolayısıyla murisin bu devri alacaklılardan mal kaçırmak için yaptığı ispatlansa dahi dava kabul edilmez.

  • “…Somut olayda, dinlenen davacı tanıklarından bir kısmı mirasbırakana ait kamyonun ölümlü kazaya karıştığını, karşı tarafça açılan tazminat davasının sonuçlarından kurtulmak için mirasbırakanın taşınmazlarını geçici süreliğine … ile …’a temlik ettiğini, bu kişilerin de daha sonra taşınmazları davalıya devrettiklerini, temliklerin alacaklılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını beyan etmiş olup, diğer tanık beyanları ve dosya içeriğinden temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını gösterir somut bir olgu ortaya konulamamıştır. Bu durumda davacı tarafça muvazaa iddiasının usulüne uygun şekilde ispatlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/3567 E. , 2021/299 K.

Tapusuz Taşınmazda Muris Muvazaası İddiası

Mirasçıların muris muvazaasına dayalı açtığı tapu iptali ve tescili davası, temelini Y. İBBGK’nin 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı içtihatı birleştirme kararından almaktadır. Fakat bu karar her türlü mal devrinde uygulama bulmamaktadır. Örneğin taşınır satışları muris muvazaası nedeniyle iptal edilemez. Benzer şekilde tapusuz gayrimenkullerde de taşınır hükümleri uygulanır. Dolayısıyla tapusuz taşınmazlarda muris muvazaası davası açılamaz.

Hatta dava konusu gayrimenkule daha sonra tapu alınmış olsa bile, devir tarihinde tapusuz olduğundan dava yine reddedilecektir. Fakat şartları oluşmuşsa, bunların tenkis talebine konu edilebileceğini söyleyebiliriz.

  • “Davalı …, dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında adına tescil edildiğini ancak bu taşınmazların mirasbırakana ait olduğunu, mirasbırakanın hayvancılık ile uğraşmadığını, adına kayıtlı küçükbaş hayvan sayısının iddia edildiği kadar olmadığını ve bu hayvanları çobanlık yaparak edindiğini, davalı … ise traktörü çobanlık yaparak satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapusuz taşınmazların kadastro tespiti sırasında davalı … adına tescil edildiğinden muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceği, tenkis isteği yönünden ise davacının saklı payına el atılmadığının tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir… ONANMASINA…” Y. 1. Hukuk Dairesi, 2016/10382 E., 2019/4294 K.

Muris Muvazaası Davasına Tüm Mirasçılar Katılmalı Mı?

Dava açılırken belirtilen talep sonucuna göre bu sorunun cevabı değişecektir. Muris muvazaası davası tereke adına açılmışsa mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Bu durumda tüm mirasçılar davaya katılmalıdır.

  • “…davanın mirasçıya karşı terekeye döndürme istemli olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı ve dava dışı mirasçıların bulunduğu gözetilmeksizin karar verildiği anlaşılmıştır. Hâl böyle olunca, mirasbırakan …’in ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK’nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2014/19255 E. , 2017/773 K.

Fakat pay oranında açılan bir muris muvazaası davası söz konusuysa ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. Bu durumda tüm mirasçıların davaya katılması zorunlu değildir.

  • “…pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin miras payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur. Bununla birlikte, tapu iptal ve tenkis talebi aynı taşınmaza ilişkin bulunduğundan tenkis hukuki sebebiyle istenebilecek tazminatın üst sınırı tapu iptal isteğindeki payı geçemez…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/2181 E. , 2021/8193 K.

Pay oranında açılan davalarda davanın kabul edilen kısmı oranında tapu iptali ve tescili yapılır. Geriye kalan miktar ise yine davalı üstünde kalacaktır.

  • “…davacıların miras payı olan 1/7 oranında iptal ve tescile karar verilmesi, kalan payın ise davalı üzerinde bırakılması gerekirken…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/1759 E. , 2021/5766 K.

Dava Arkadaşlığının İstinaf ve Temyiz Sınırına Etkisi

Davanın tereke adına mı yoksa her bir mirasçının kendi payına mı açıldığı hususu özellikle temyiz sınırı belirlenirken önem arz etmektedir. Öyle ki, ihtiyari dava arkadaşlığı varsa davacıların payına düşen değerin toplamı esas alınmaz. Dolayısıyla davanın temyiz sınırının altında kalma ihtimali daha yüksektir.

  • “…Somut olayda, dava konusu 104 ada 1, 178 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan toplam değeri 240.521,90 TL olup, hükmü temyiz eden davacılar Haktan, …… …, … ve…’in 3/28’er miras payına isabet eden 25.770,20 TL’nin 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1628 E. , 2021/5914 K.

Davalının Taşınmazı Satması

Taşınmaz satımı muris muvazaası davası sırasında gerekleşebileceği gibi, öncesinde de gerçekleşmiş olabilir. Dava sırasında satılması ihtimalin önüne geçmek için ihtiyati tedbir alınabilir. Tedbir kararıyla birlikte genellikle %10-15 arasında teminat ücreti de istenmektedir. Tedbir kararı alınmadan taşınmazın satılması durumundaysa tazminat talebinin ileri sürülmesi yerinde olacaktır.

Davadan önce satılması durumundaysa, dava tapu iptali ve tescil davası olarak değil, tazminat davası olarak açılacaktır. Peki davalının taşınmazı sattığı üçüncü kişiden iade isteyebilmenin bir yolu yok mudur?

Davalının Taşınmazı Sattığı Kişiden Tapu İptali ve Tescil İstenmesi

Taşınmazı sonradan devralan üçüncü kişiye karşı tapu iptal ve tescil davasının yöneltilip yöneltilemeyeceği, onun iyi niyetli olup olmamasına göre değişecektir. Bu kişi, kendisinden önceki malikin muvazaa yoluyla devraldığını biliyorsa, tapu iptal ve tescili istenebilir.

  • “…Somut olayda ise ikinci temlikin yapıldığı ve hâlen kayıt maliki olan davalı … muris ile davalı …’ın kızı, davalı … ise oğullarının eşi olup, aynı ailenin içinde miras bırakan tarafından yapılan temlikin gerçek bir satış olmayıp, muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu bilen, en azından bilmesi gereken kişi konumunda oldukları sabittir. Bu nedenle iktisaplarının TMK’nın 1023. maddesi kapsamında korunması söz konusu değildir…” Y. Hukuk Genel Kurulu 2017/2654 E. , 2021/886 K.
  • “…Somut olayda, son kayıt maliki davalı …’in kendisine temliki gerçekleştiren diğer davalı … ve muris ile aynı köylü olması, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını ispatlayamaması ve dava konusu taşınmazın bulunduğu arsanın sahiplerinden olan …’in oğlu olup, babası …’in arsa üzerine inşa edilecek bina için davalı … da dahil tüm arsa sahipleri tarafından vekaleten yetkilendirilmiş olması karşısında davalı …’a yapılan temlikin muvazaalı olduğunu bilen ve bilmesi bilmesi gereken kişilerden olduğu açıktır. Bir başka ifade ile TMK 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanaması mümkün değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/2723 E. , 2021/1731 K.

Fakat ikinci temlikin yapıldığı kişi iyi niyetliyse onun bu iyi niyeti korunacaktır. Dolayısıyla davacı, taşınmazı muristen alan kişiye karşı tazminat talebinde bulunmakla yetinecektir.

Muris Muvazaası Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Aksine bir hüküm bulunmadığı müddetçe yer bakımından yetkili mahkeme, davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Muris muvazaalı tapu iptali ve tescili davalarında ise genel kurala istisna getirilmiştir. Öyle ki bu uyuşmazlık taşınmazın aynına ilişkin olduğundan HMK m. 12 hükmü uygulama bulur. Dolayısıyla muris muvazaası davası taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Bu bir kesin yetki kuralı olduğundan yetkisizliğin ilk itiraz olarak ileri sürülmesi zorunlu değildir.

Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü yer almış, aynı maddenin son fıkrasında ise, “Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.”

  • “…Eldeki dava, muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı, kaynağını 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan bir davadır. Eş söyleyişle, sağlar arası işlemin geçersizliği ileri sürülmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın dava konusu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan ……..Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2020/1515 E. , 2020/2129 K.

Muris muvazaasında görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir.

Yetkili Mahkeme Neresidir?

Muris muvazaasına dayanan tapu iptal ve tescil davasının gayrimenkulün bulunduğu yerde açılacağına şüphe yoktur. Peki taşınmaz, dava tarihinde davalının elinden çıkmışsa, bu durumda bedel üzerinden açılacak tazminat davası nerede açılacaktır? Bu konuda Yargıtay daireleri arasında görüş ayrılığı olduğunu görüyoruz. 1. Hukuk Dairesi, muris muvazaasına dayanan tazminat davalarının taşınmazın bulunduğu yerde açılması gerektiği görüşündedir. Dolayısıyla kesin yetki kuralı söz konusudur.

  • “…Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir… davanın, kamu düzeniyle ilgili kesin yetki kuralı içeren HMK’nın 12/1. maddesi uyarınca “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin” olduğu ve taşınmazın bulunduğu yer mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi yerine yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2015/14858 E. , 2018/11028 K.

5. Hukuk Dairesi ise genel yetki kuralının geçerli olduğu kanaatindedir. Dolayısıyla 5. HD’ye göre davalının yerleşim yerinde açılmalıdır.

  • “…Taşınmazın temlikinden kaynaklanan alacak davalarında yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir…” Y. 5. Hukuk Dairesi 2021/5363 E., 2021/9568 K.

Muris Muvazaasından Doğan Tazminatın İlamsız İcraya Konulması

Muris muvazaasından doğan tazminat alacağı doğrudan ilamsız icraya konulabilir. Bu durumda itirazın iptali davası, talep konusunun taşınmaz aynına ilişkin olması sebebiyle reddedilemez.

  • “…Somut olayda, davacı tarafın isteğinin itirazın iptali ve tazminata ilişkin olduğu, talep konusunun para alacağı olduğu ve bu alacağın dayanağı olarak da muris muvazaası nedenine dayanıldığı gözetilerek, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebin taşınmazın aynına ilişkin olduğu ve ilamsız icra takibine konu olamacağı belirtilerek, davanın reddilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi değiştirildiği halde HMK’nin 353/b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmeksizin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/827 E. , 2021/6062 K.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmelerinde Muris Muvazaası

Yalnızca satış sözleşmelerinin değil, ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin de muris muvazaası sebebiyle geçersiz olabileceği kabul edilmektedir. Bu davalarda da genellikle şu hususların incelendiği görülür:

  1. Murisin yaşı ve sağlık durumu,
  2. Ailesiyle ilişkileri,
  3. Elindeki mal varlığının miktarı,
  4. Devredilen taşınmazın terekesine oranı.
  • “…terekede kalan ve mirasbırakan tarafından davacıya temlik edilen taşınmazların, dava konusu taşınmazların davalıya temlik edildiği tarih itibarıyla rayiç değerleri tespit edilerek, davalıya yapılan taşınmaz temlikleri ile makul oranın aşılıp aşılmadığının ve mirasbırakanın mal kaçırma iradesinin olup olmadığının belirlenmesi, eksik belge ve tapu kayıtları getirtilerek denetlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2020/3056 E. , 2021/5327 K.

Muris Muvazaası Davasından Sonra Ecrimisil Talebi

Ecrimisil, kiraya benzer olsa da daha farklı bir hukuki kurumdur. Her nasıl işgal edilen kaldırım için işletmeler belediyeye bir miktar ücret ödüyorlarsa, davacının haksız işgal edilen taşınmazı için de davalıdan bir miktar ücret talep etmesi mümkündür.

Ecrisimisil talebi için ayrı bir dava açılması zorunlu değildir. İntifadan men koşulu önceden gerçekleşmişse muris muvazaasıyla birlikte aynı davada talep edilebilir. İki davanın birlikte açılması durumunda harca ve vekalet ücretine esas olacak değerin değişeceği de unutulmamalıdır. Bu husus, Harçlar Kanunu m. 16/2 hükmünde düzenlenmiştir: “Gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harc, gayrimenkulün değeri ile talebolunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır.”.

Muris Muvazaası Davasının İntifadan Men Koşulunu Sağlaması

Bilindiği üzere, birlikte mülkiyetin söz konusu taşınmazlara ilişkin ecrimisil davalarında kural olarak intifadan men şartı aranmaktadır. Bu şart, normalde ihtar çekmek suretiyle sağlanmaktadır. Fakat muris muvazaası davası açmanın da bu koşulu yerine getirdiği kabul edilmektedir.

  • “…Diğer yandan; 19 nolu bağımsız bölüm yönünden, intifadan men olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş olması da isabetli olmamıştır. Zira davacı taraf 18.11.2008 tarihinde açtığı muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası ile intifadan men şartını yerine getirmiştir. Muris muvazaası davasına konu edilen ve kabul ile sonuçlanıp davacının hissesi oranında adına tesciline karar verilen taşınmazlar yönünden intifadan men şartı gerçekleşmiş olmasına rağmen, bu hususun göz ardı edilmesi de doğru olmamıştır…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2018/11515 E. , 2021/845 K.
  • “…intifadan men koşulunun muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil dava tarihi olan 16.07.2007 tarihinde sağlandığı anlaşıldığına göre, dava tarihi olan 22.05.2013 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönemin başlangıcı olan 22.5.2008 tarihinden, davacılar vekilinin 27.05.2016 tarihli dilekçesi ve tapu kayıtlarına göre davacıların ifrazdan sonra yapılan paylaşımla mülkiyetlerine geçen kısımlarda tasarrufta bulunmaya başladıkları 10.10.2012 tarihi arasındaki dönem için hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2018/7692 E. , 2021/61 K.

Fakat davalı tarafın daha önce davacıya açtığı muris muvazaası sebebiyle kendi aleyhine intifadan men şartını gerçekleştirdiği kabul edilemez.

  • “…Somut olayda, davacının davalıyı taşınmazı intifadan men ettiğine dair ihtar yoktur. Davalının davacı aleyhine ikame ettiği muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının kendisi aleyhine olacak şekilde intifadan men tarihi olarak kabulü mümkün değildir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü doğru olmamıştır…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2018/5580 E. , 2020/5198 K.

Yargılama Giderleri ve Avukatlık Ücreti

Dava Değerine Esas Miktarın Belirlenmesi

Avukatlık ücreti ve harç masrafları dava değerine göre nispi olarak hesaplanacağından, dava değerini tespit etme hususu önem taşımaktadır. Keza bu husus istinaf ve temyiz sınırlarına da etki etmektedir.

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil taleplerinde dava değeri, davacıların miras paylarının, ilgili taşınmazların tümünün değerine oranlanması sonucu bulunan değerdir. Peki taşınmaz değeri nasıl tespit edilir?

Taşınmaz değeri, dava tarihi esas alınarak hesaplanacaktır. Fakat yine de muristen temlik edildiği haline göre değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Taşınmazın devredilmesinden dava tarihine kadar geçen süreçteki değişimler yok sayılmalıdır.

  • “…Ne var ki, sadece davacılardan … istinaf yoluna başvurduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince, her iki davacı da kararı istinaf etmiş gibi değerlendirme yapılarak her iki davacı yönünden de dava kabul edilerek hükmü istinaf etmeyen davacı … yönünden de tapu iptal-tescile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dosya kapsamından dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın davalılar tarafından temlik tarihinden sonra yapıldığı sabit bulunmakla, taşınmazın mirasbırakandan intikal eden haliyle dava tarihindeki değeri üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken, taşınmaz üzerindeki binanın değeri de esas alınarak fazla karar ve ilam harcına hükmedilmiş olması ve yargılama sırasında keşfen belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanmadığı ve davalılar tarafından dava değerine itiraz edilmediği gözetilerek dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden taraflar yararına vekalet ücreti tayin edilmesi gerekirken, bu hususun da gözetilmemesi doğru değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1117 E. , 2021/5556 K.

Muris Muvazaası Davasında Avukatın Vekalet Ücreti

Hüküm verilirken avukata ödenmesi gereken karşı taraf vekalet ücreti hususu da karara bağlanmalıdır. Bu nispi ücret, davanın kabul edilmesi durumunda davacı lehine hükmedilirken, reddedilmesi durumundaysa davalı lehine hükmedilir. Bu ücret taraf lehine hükmedilse de avukata ait kabul edilir. Öyle ki, müvekkilin borcundan ötürü karşı taraf vekalet ücretinin haczi bile mümkün değildir. Dolayısıyla davayı kazanan taraf avukatının, hem kendi müvekkilinden hem de karşı taraftan ücret alması söz konusudur.

Karşı taraf vekalet ücreti, her zaman dava konusu taşınmazın değerinin tamamı esas alınarak hesaplanmaz. Davalı taraf yasal mirasçılardan değilse ve davacı tarafta tüm mirasçılar yer alıyorsa, o zaman taşınmaz değerinin tamamı esas alınır. Tüm mirasçıların katılmadığı muris muvazaası davalarındaysa vekalet ücreti hesaplanırken tarafların kendi adlarına düşen pay esas alınmalıdır.

  • “…Somut olayda, davacı tarafın davalı …’tan talebinin … adına kayıtlı olan 1 numaralı bağımsız bölüme ilişkin olduğu anlaşılmakla, Mahkemece davalı … lehine davanın reddine karar verildikten sonra, davada kendisini vekille temsil ettiren anılan davalı lehine hükmedilecek nispi vekalet ücretinin de 1 numaralı bağımsız bölümün keşfen tespit edilen dava tarihindeki rayiç değeri (322.400,00 TL) üzerinden davacının payına (1/2) isabet eden (166.200,00 TL) değer üzerinden hesaplanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacı aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/2164 E. , 2021/5894 K.

Avukatın muris muvazaası davası için talep edebileceği maksimum vekalet ücreti, müvekkilinin payına düşen dava değerinin %25’i oranındadır. Minimum vekalet ücretiyse AAÜT’ye göre belirlenecek olup, bu oran genellikle %10 ile %15 arasındadır. Karşı taraf vekalet ücreti de aynı şekilde AAÜT’ye göre hesaplanır.

Aynı muvazaalı işleme taraf olan davalılar arasında, karşı taraf vekalet ücreti bakımından müteselsil sorumluluk vardır.

  • “…Diğer taraftan, HMK’nın 326. maddesi uyarınca, davada haksız çıkan ve aynı muvazaalı işlemin tarafı olan davalıların harç, yargılama giderleri ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği açıktır…” Y. 1. Hukuk Dairesi 2021/1835 E. , 2021/5860 K.

Muris Muvazaası Davasında Mahkeme Masrafları

Mahkeme masraflarına keşif masrafları, bilirkişi ücretleri, delil avansları ve harçlar örnek gösterilebilir. Taşınmazın değeri arttıkça harç miktarı da artacaktır. Dava açılırken davacı tarafından karşılanması gereken bu masraflar daha sonra kaybeden taraftan alınır.

Örneğin, karar ve ilam harcı binde 68,31 oranındadır. Bu miktar davayı kaybetmesi durumunda davalıdan alınacaktır. Davaya başlarken davacıdan alınacak peşin harç ise ise bunun dörtte biri oranındadır.

Davalının dava konusu taşınmazı satmasını isteyen davacı ayrıca tedbir için ücret ödemek zorunda kalabilir. Bu miktarı mahkeme belirleyecektir. Genellikle yüzde 15 civarındadır.

Tebligat ve bilirkişi masrafları ile tanık ücreti gibi hususlar ise maktu belirlendiğinden her sene değiştiğinden burada bahsetmiyoruz. Hesaplama aracına ulaşmak isteyen okuyucular bu linke tıklayabilirler.

Mali Gücü Olmayanlar Masraf Ödemeden Dava Açabilir Mi?

Avukatlık ücretinin bir kısmının ödeneceği zaman, taraflar arasındaki anlaşmaya göre dava sonrasına bırakılabilir. Davacı avukatı, müvekkilinin adli yardımdan faydalanmasını da sağlayabilirse, mali gücü kötü olan vatandaşlar da gider ödemeden muris muvazaası davası açabilecektir. Fakat davanın kaybedilmesi durumunda yine masraf ödemek zorunda kalacağı unutulmamalıdır.

Sıkça Sorulan Sorular

Muris muvazaası davası ne kadar sürer?

Muris muvazaası davaları için öngörülen hedef süre iki sene civarındadır. Fakat bu hedef sürenin taraflar için de mahkeme için de bir bağlayıcılığı yoktur. Daha kısa sürebileceği gibi çok daha uzun da sürebilir.

Muris muvazaası davası açmak için süre sınırı var mıdır?

Muris muvaası davaları taşınmaz aynına bağlı olduğundan zamanaşımına tabi değildir ve süre sınırı yoktur. İyi niyet kurallarına uygun davranılmış olmak koşuluyla her zaman açılabilir.

Muris muvazaasıyla birlikte tenkis de istenebilir mi?

Evet, tenkis talebinin de muris muvazaasıyla birlikte ileri sürülmesine sıkça rastlanmaktadır.

Muris muvazaası davası yargılama gideri ödemeden açılabilir mi?

Dava açmak isteyen kişinin ekonomik durumu yeterince iyi değilse, avukatı, yargılama giderlerinden muaf tutulması için mahkemeden talepte bulunabilir. Bu talep kabul edilirse davacı yargılama giderlerinden muaf tutulur. Fakat davası reddedilirse bu giderlerden sorumlu tutulacaktır.

Taşınmazı devreden kişinin vefatından önce muris muvazaası davası açılabilir mi?

Hayır, taşınmazı devreden kişi sağ iken muris muvazaası davası açılamaz. Zira ortada bir tereke mevcut değildir.

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda danışmanlık ve vekillik hizmeti hakkında ayrıntılı bilgi almak için aşağıdaki butona basabilirsiniz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul