Nama ifaya izin, yapma borcunu yerine getirmeyen taraf adına işlem yapılması için yetki verilmesi talebini içeren bir davadır. Bu uyuşmazlıklar genellikle kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden doğmaktadır.
Nama İfaya İznin Dayanağı ve Uygulama Alanı
“…Şahsa bağlı olan yapma borçlarında İİK madde 343’de ki hapsen tazyik dolaylı imkanı dışında aynen ifası mümkün değildir. Sadece tazminat istenebilir.
Şahsa bağlı olmayan yapma borçları ise ikiye ayrılarak edim fiiline yönelik yapma borçları sürekliliği ve imkansızlığı içinde barındırması sebebiyle aynen ifaya zorlama imkanı yoktur. Sadece tazminat istenilebilir.
Edim sonucuna yönelik yapma borçlarında ise hukuki sonuç ve tatmin esas alındığından, borçlunun şahsı dışında diğer kişilerce yerine getirilebileceğinden aynen ifası istenilebilir. Bu nitelikteki yapma borçları irade beyanında bulunma hesap verme bilgi verme borcu şeklinde de görülebilir. Cebri tescil kararı irade beyanında bulunma yapma borcunun tipik bir tezahürüdür.
Nama ifa ya da nama ifaya izin davası da aynen ifanın bir alt görünümü olduğundan, koşullarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. Yukarıda belirttiğimiz şekilde aynen ifaya uygun bir yapma borcu olacak, ifayı isteme koşulları bulunacak, ifayı isteme dürüstlük kuralına aykırılık içermeyecek, aşırı masraf gerektirmeyecek, ifadan vazgeçilip tazminat istenmemiş olacak, sözleşme feshedilmemiş olacak, imkansızlık bulunmayacak ve yapma borcu ifa edilmemiş olmalıdır.
Nama ifa olumlu zararı telafi eder. Alacaklı için aynen ifa ayakta kalırken, borçlu açısından yapma borcu tazminat ödeme borcuna dönüşmektedir. Alacaklı için tazminatın tam doğumu beklenmeden avans olarak aynen ifa ile tam tatmini hedeflenmekte, borçlu içinse henüz tam tazmin şartları doğmadan peşin olarak avans ödemesi getirilmektedir. Olumlu zarar doğduktan sonra tazmin borcu doğmakta iken ara bir çözüm olarak hakim izni ile sonuca gidilmektedir.
Tazminat belirlenmesinde kural somut zarar iken, nama ifa kesin hesaplaşmayı öngörmediğinden, yaklaşık tahmini bir bedelin avans olarak peşin ödenmesi imkanı getirilmektedir. Olumlu zarar hükmolunduktan sonra azaltılıp çoğaltılması mümkün değil iken, nama ifa kapsamında yapılan geçici ödemenin karşılanmayan kısım için istenmesi mümkündür. Olumlu zarar için hakim iznine ihtiyaç yok iken nama ifada hakim iznine ihtiyaç vardır. Olumlu zarar tazminatı alındığında harcamada serbest iken ifaya izin kararıyla alınan avansın kullanılması belirli bir amaca özgülemiştir. Avansın amaca uygun kullanılması sınırlaması ve sorumluluğu yanında hesap verme külfeti de vardır.
Eser sözleşmesinin bir alt bölümü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri ani edimli olma özelliği gösterirler. İfa menfaatinde tam tatmin esastır. Alacaklı kısmi ifayı kabule zorlanamaz. Bu özelliğine bakarak verme borcunun yapma borcuna dönüştüğünü kabul edebilmek için kanuni düzenlemeye ihtiyaç vardır. Böyle bir kanuni dayanaktan da söz edilmiş değildir.
Nama ifaya izin davasıyla birlikte eda kapsamında tahsil davası da açmak mümkündür. Bu gibi hallerde Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 24.11.2011 gün ve 5984-215, 23. Hukuk Dairesi’nin 13.01.2015 gün ve 3074-126 sayılı kararlarında her bir alacağın hukuki sonuçları farklı bulunduğundan, ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir.
Akademik tez konusu olarak hazırlanan ve yayınlanan ”Nama İfa” adlı eserde (bkz. Şirin Aydıncık, Nama İfa, İstanbul 2013, s.149) nama ifanın yapma borçları için mümkün olduğu, yine İ. Karadaş, Eser Sözleşmeleri adlı eserde (bkz. Üçüncü Baskı, Ankara, 2013, s.556) yapma borcu olmayan işler için nama ifa talep edilemeyeceği, zıt anlamından yapma borcu için nama ifa talebinde bulunabileceğini belirttikleri görülmektedir.
Kanunumuz yapma borçları için TBK madde 113-1’de aynen ifa ve nama ifayı kabul etmişken, verme borçları ve diğerleri için böyle bir kanuni imkandan söz edilmemiştir. Kanunen gösterilen istisnalar dar yorumlanmalı, yorum yolu ile genişletilmemelidir.
Açıklanan sebeplerle, somut uyuşmazlıkta kira tazminatı alacağı yapma borcu kapsamında değil verme borcu kapsamında olduğundan, nama ifa imkanı yapma borçları için mümkün bulunduğundan, nama ifa kapsamında istenilemez. Mahkemece nama ifa kapsamında kabul edilerek karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” Y. 23. Hukuk Dairesi 2015/9765 E. , 2018/3903 K.
Arsa Sahibinin Nama İfa İzni İsteyebileceği Giderler
Yargıtay, davacı arsa sahiplerinin aşağıdakilere ilişkin eksiklik ve kusurlara ilişkin nama ifa izni isteyebileceği görüşündedir:
- Ortak alanlar,
- Kendilerine düşen bağımsız bölümler.
“…Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesinde ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin davacının arsa payına düşen kısmı ile davacılara ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işlerin bedelinin nama ifaya izin kapsamında avans olarak tahsiline karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise davacı vekilinin bir kısım istinaf itirazları kabul ederek ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin giderim bedelinin tamamı ile yükleniceye ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işler de dahil olmak üzere tüm bağımsız bölümlerdeki giderim bedeline yönelik tahsil hükmü kurulmuştur. Arsa sahipleri, sadece kendilerine düşen bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işlerin giderim bedelini talep edebileceğinden yükleniciye ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işlerin giderim bedelini de kapsayacak şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi’nce yapılacak iş; gerekirse ilk derece mahkemesinde rapor düzenleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak ek raporun düzenleneceği tarih itibariyle davacının nama ifaya izin isteyebileceği kendisine düşen bağımsız bölümlerdeki ve ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin nelerden ibaret olduğunun tespitinden ve bunların avans niteliğindeki giderim bedelinin hesaplattırılarak sonucuna uygun karar vermekten ibarettir…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/3093 E. , 2020/2026 K.
İskan Almak İçin Gereken Masrafların Belirlenmesi
“…Bu durumda mahkemece öncelikle davalı yüklenicinin yapı kullanma izin belgesi alma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, getirmemiş ise yapı kullanma izin belgesi masrafları ve SGK prim borçlarını ödeyip ödemediği ile ödenmemiş ise miktarlarının ilgili belediye ve SGK’dan sorulup tespit edildikten sonra hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan ek raporun düzenleneceği tarih itibariyle davacının nama ifaya izin isteyebileceği, eksik ve kusurlu işlerin nelerden ibaret olduğu ve bunların avans niteliğindeki giderim bedeli ve satışa yetki verilmesi gereken bağımsız bölümün de aynı ek rapor tarihi itibariyle piyasa rayiçleriyle değeri konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, bilirkişi raporuna atıfta bulunulmaksızın hangi eksik ve kusurların nama ifasına izin verildiği ve bunların avans niteliğindeki giderim masrafları ve bozmadan sonra yapılacak araştırma sonucuna göre alınıp ödenmemiş ise yapı kullanma izin belgesi alınma masrafları ve SGK prim borç miktarı ile gecikme tazminatı miktarı hüküm fıkrasında gösterilmek ve saptanacak bedel gösterilerek bu bedelden az olmamak suretiyle yükleniciye bırakılıp devredilmeyen bağımsız bölümün belirtilen masraf ve borçları karşılamak suretiyle davacı arsa sahibince satışına yetki verilmesi gerekir…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/3966 E. , 2020/1611 K.
“…Somut olayda Mahkemece bozma gereği davacıdan sözleşmenin ifasına yönelik olarak sözleşme kapsamındaki hangi iş ve işlemlerin yapılacağı, yetki ve izin istediği açıklatılmış, bilirkişiden talep edilen izin ve yetkilerden sözleşmeye uygun bulunanların bedelleri hesaplatılmış ise de hüküm kurulurken hesaplanan bedelin, tazminat olarak davalıdan tahsiline karar verilmesi bozma ilamına uygun olmamıştır. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, davacı tarafından belirtilip bilirkişi tarafından da sözleşmeye uygunluğu denetlenerek bedelleri tespit edilen iş ve işlemlerden uygun bulunanlar açısından istem kabul ederek nama ifaya izin ve yetki verilmesi, infazda tereddüte yol açmamak için yapılacak işlerin hüküm fıkrasında tek tek gösterilmesi, ayrıca her bir işin tahmini bedeli hüküm tarihine en yakın tarihteki piyasa raiçlerine göre tespit edilerek arsa malikine avans olarak verilmesinden ibaret olmasına rağmen HMK’nın 297/2 maddesine aykırı olarak tazminat hükmü kurulması doğru olmamış kararın bu sebeple davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur…” Y. 6. Hukuk Dairesi 2021/313 E. , 2021/1306 K.
Taşınmazlar Başkasına Aitse Satış Yetkisi Verilememesi
Yüklenici, taşınmazları başkasına satıp tapusunu devretmişse, üçüncü kişilerin taşınmazlarının satışı için kural olarak yetki verilemeyecektir.
“…Nama ifaya izin ve giderim bedellerini karşılamak için satışa izin ve yetki verilmesi davalarında, nama ifa giderlerini karşılamak üzere satışına izin verilecek bağımsız bölüm, bölümler, parsel ya da arsa payının aleyhine nama ifa talep edilen yüklenici adına kayıtlı ya da kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince yükleniciye devredileceği kararlaştırılan ve hakettiği bağımsız bölüm-bölümler, parsel ya da arsa payı olmalıdır. Davacı arsa sahipleri ile dava dışı arsa sahipleri… ve …, … ile davalılardan yüklenici …Tur Turizm İnş. İç ve Dış Tic. San. Ltd. Şti. arasında Sincan 1. Noterliği’nin 25.11.2005 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde yükleniciye düşecek olan bağımsız bölümlerin nama ifa için satışı istenen 1, 2, 5, 7 ve 13 olduğu anlaşılmıştır. Dosyada bulunan tapu kayıtlarında ise nama ifa sureti ile satışı istenen bağımsız bölümlerin davalı yüklenici adına değil karar düzeltme talebinde bulunan davalılar ile diğer davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece satışa izin yetkisi verilmeksizin sadece eksik işlerin tamamlanması için nama ifaya izin kararı verilmesi gerekirken satış suretiyle nama ifaya izin kararı verilmesinin doğru olmadığından ve mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından davalı …Ş., Yapı Kredi Bankası A.Ş. ve …’nin karar düzeltme talebinin kabulü ile kararın belirtilen davalılar yararına bozulması gerekmiştir…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/2614 E. , 2020/1373 K.
Aynı yöndeki bir diğer görüş, aşağıda yer alan “Feshedilen Sözleşmelerde Nama İfaya İzin İstenemeyeceği” başlığı altındaki Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/1041 E. , 2019/4632 K. sayılı kararda da yer almaktadır.
Müteahhitin Açtığı Nama İfaya İzin Davası
Nama ifaya izin davasını genellikle arsa sahipleri açmakla birlikte, yüklenici konumdaki müteahhitin de bu davayı açmasına engel yoktur.
Vekaletten Azleden Arsa Sahiplerinin Yeniden Vekalet Vermesi İçin
“…Davacı yüklenici, davalı arsa sahibidir. … 1. Noterliği’nin 29.01.2015 gün 1523 yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi taraflar arasında imzalanmıştır. Sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı arsa sahibi tarafından davacı yüklenici şirket yetkililerine arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin ifası sırasında arsa sahibinin yapması gereken işleri de kapsayacak biçimde düzenleme şeklinde vekâletname imzalanarak verilmiştir. Davalı arsa sahibi daha sonra … 2. Noterliği’nin 22.04.2015 gün 2487 yevmiye nolu azilnamesi ile davacı şirket yetkililerini vekâletten azletmiştir. Davacı şirketin 20.05.2015 gün 7170 yevmiye nolu ihtarına rağmen yeniden vekâletname verilmemiştir.Davalı cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmesine rağmen sözleşmenin feshi ile ilgili karşı dava açmadığı gibi bununla ilgili ayrı bir dava açıldığı ve karşılıklı mutabakat ile sözleşmenin feshedildiği de ileri sürülmemiş ve buna ilişkin bir delil sunulmamıştır.Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri tapuda pay devrini de içerdiğinden tek taraflı irade beyanı ile feshi mümkün değildir. Açılacak fesih-dönme davası sonucu feshedilmesi ya da tarafların fesih-dönme konusundaki iradelerinin birleşmesi gerekir. Somut olayda sözleşme feshedilmemiş olup geçerli ve halen hukuki varlığını muhafaza etmektedir.6098 sayılı TBK’nın 113/I. maddesinde yapma borcunun borçlu tarafından ifa edilmemesi halinde alacaklının masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini ve aynı maddenin son fıkrasında borca aykırı durumun ortadan kaldırılması için kendisinin yetkili kılınmasını isteyebileceği hükmü getirilmiştir. Doktrin ve Yargıtay içtihatlarında nama ifaya izin olarak adlandırılan bu hükmün kat karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri taraflara yapma borçları yüklediğinden arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici tarafından da uygulanıp yetki talep edilebilmesi mümkündür.Bu durumda davacı şirket yetkilileri ile davalı arasında gelişen olaylar arsa sahibinde güven duygusunu azaltıp sözleşmeden dönme-fesih konusunda dava açılmasının haklı nedeni olabilir ise de; taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi konusunda açılmış bir dava verilmiş bir karar bulunmadığı, bu sözleşme halen geçerli ve yürürlükte olduğu, davalı arsa sahibi de azilden sonra ihtara rağmen sözleşmenin ifası için gerekli işlemleri yapmadığı ve bunları yapmak için gerekli yetkileri ihtiva eden vekâletnameyi düzenleyip vermekten kaçındığından, bölge adliye mahkemesince geçerli olup feshedilmeyen arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereği arsa sahibinin yapmak zorunda olup yapmaktan kaçındığı akdin ifası için gerekli işlemlerin nelerden ibaret olduğunu araştırıp bunları arsa sahibi adına yapmak üzere TBK 113. maddesi gereğince davacıya yetki verilmesi gerekirken, sözleşmenin feshedilmediği gözden kaçırılarak ifa olanağını ortadan kaldıracak şekilde davanın reddi doğru olmamış…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2020/1709 E. , 2020/2345 K.
Kat İrtifakının Kurulması İçin
“…Davacı yüklenici davasında, davalılar ile aralarında düzenlenen 10.10.2001 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’ne göre inşaatın devam ettiğini ancak davalıların tamamlanan dairelerini teslim almaktan kaçındıklarını, kat irtifak tapusunun kurulması işlemlrine de gelmediklerini belirterek kat irtifak kurulması için nama ifaya izin ve yetki verilmesini talep etmiş… Taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği hususu ihtilâfsız olup bu sözleşme feshedilmemiştir. Davacı yüklenicinin inşaatı anahtar teslimi bitirme yükümlülüğü olup, bu edimini yerine getirmek üzere kurulması gereken kat irtifakının yapılabilmesi için nam ve ifaya izin talep etmekte hukuki yararı bulunmakta olduğundan, bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı doğrultusunda başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, olaya uygun düşmeyen gerekçeyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2020/1325 E. , 2020/1793 K.
Yönetici Nama İfaya İzin Davasını Açabilir Mi?
Yalnızca sözleşmeye taraf olanların bu davayı açabilmesi mümkündür. Dolayısıyla yönetici veya yönetim kurulu başkanının bu davayı açma hakkı yoktur.
“…somut olay değerlendirildiğinde arsa sahibi ile yüklenici arasında yapılmış bulunan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde; davacı Tanrıverdi Apartmanı A ve B Blok Yönetim Kurulu Başkanlığı adına yönetim kurulu başkanının nama ifa talep edip edemeyeceği hususu davanın esasinı oluşturmaktadır. Nama ifa; eseri yüklenicinin nam ve hesabına, iş sahibinin bizzat tamamlaması veya başka bir yükleniciye tamamlattırması demektir.Yüklenicinin eseri tamamlama olasılığı zayıf ve eserde tamamlanabilecek durumda ise, sözleşmenin tarafı olan iş sahibi, TBK 113, (BK 97) maddesi uyarınca nama ifaya izin isteyebilir. Açıklamalardan anlaşılacağı üzere yasal olarak nama ifaya izin isteme hakkı, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan arsa sahiplerine ait olup, sözleşmenin tarafı olmadığından, davacının TBK 113, BK 97 maddelerinden yararlanarak, böyle bir davayı açmaya aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/3574 E. , 2020/1952 K.
Feshedilen Sözleşmelerde Nama İfaya İzin İstenemeyeceği
“..Davacılar ile davalı yüklenici arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği ihtilâfsız olup bu sözleşmeye göre davalı yüklenicinin edimini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Davacı arsa sahipleri tarafından sözleşmenin ileriye etkili fesih talebi ile beraber eksiklerin giderilmesi için nama ifaya izin ve geç teslimden kaynaklanan zararların tahsili talep edilmiş, yargılama sırasında ileriye etkili fesih talebinden vazgeçilmiştir. Davacıların nama izin taleplerinin dinlenebilmesi için sözleşme tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK’nın 97. maddesinde ve yürürlükte bulunan 6098 sayılı BK’nın 113. maddesi maddesine göre sözleşmenin feshedilmemiş, yani yürürlükte olması, borçlunun edimin ifasında temerrüte düşmesi ve borcun “yapma borcu”na dair bulunması gerekir. Somut olayda davacı arsa sahipleri tarafından yükleniciye devri gereken bağımsız bölümlerin devri yapılmış, yüklenici de devraldığı payları davalı üçüncü kişilere devretmiştir. Bu durumda nama ifaya izin yolu ile yapılacak imalâtların bedellerinin karşılanması için yüklenici adına satılacak bağımsız bölüm olmadığından mahkemece nama ifaya izin talebinin kabulü ile yetinilip tapu iptâl ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken tapu iptâl tescil talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp kararın bu sebeple bozulması gerekirken hataen onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalı üçüncü kişi …’in karar düzeltme talebinin kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/1041 E. , 2019/4632 K.
“…davacı, dava dilekçesinin özü ve netice kısımlarında terditli olarak, ifaya izin suretiyle murazanın gedirilmesi, mümkün olmadığı takdirde sözleşmenin feshini talep etmiştir. Oysa ki mahkemece sözleşmenin feshi ile davacıya proje eksikliğinin giderimi için nama ifaya izin verilmiştir. Mahkeme hükmü ile, bir yandan sözleşme ayakta tutularak nama ifaya izin verilirken diğer taraftan sözleşmenin feshine karar verilmiş olması çelişkili olup, davacının terditli talebine göre hangi talep için karar verildiğinin gerekçesi de gösterilerek hüküm kurulması gerekir iken, yukarıda açıklandığı şekilde karar verilmesi doğru olmamış…” Y. 15. Hukuk Dairesi 2019/159 E. , 2019/3908 K.
İlgili Hükümler
TBK 113
- Yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir; her türlü giderim isteme hakkı saklıdır.
- Yapmama borcuna aykırı davranan borçlu, bu aykırı davranışının doğurduğu zararı gidermekle yükümlüdür.
- Alacaklı, ayrıca borca aykırı durumun ortadan kaldırılmasını veya bu konuda masrafı borçluya ait olmak üzere kendisinin yetkili kılınmasını isteyebilir.
İİK 30
- Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmağı emreder.
- Borçlu muayyen müddetlerde işe başlamaz veya bitirmez ve iş diğer bir kimse tarafından yapılabilecek şeylerden olur ve alacaklı da isterse yapılması için lazımgelen masraf icra memuru tarafından ehlivukufa takdir ettirilir. Bu masrafın ilerde hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup kendisine verilmek üzere ifasına alacaklı muvafakat ederse alınıp hükmolunan iş yaptırılır. Muvafakat etmezse ayrıca hükme hacet kalmadan borçlunun kafi miktarda malı haciz ile paraya çevrilerek o iş yaptırılır.
- İlam, bir işin yapılmamasına mütedair olduğu takdirde icra dairesi tarafından ilamın hükmü borçluya aynı müddetli bir emirle tebliğ olunur.Bu emirde ilam hükmüne muhalefetin 343 üncü maddedeki cezayı müstelzim olduğu yazılır.
- (Ek son fıkra: 17/7/2003-4949/9 md.) Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâm hükmü yerine getirildikten sonra borçlu, ilâm hükmünü ortadan kaldıracak bir eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilâm hükmü tekrar zorla yerine getirilir.