Y. 14. CD. 2014/4639 E., 2016/1324 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Eylem reşit olmayanla cinsel ilişki kabul edilerek şikâyetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşmesi
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İlk derece mahkemesince;
Mağdur ile sanığın 30.12.2009 günü …. Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu’nun bodrum katına girmelerinden sonra sanığın burada cinsel ilişki boyutuna varmadan cinsel organını rızasıyla mağdurun ağzına sokması eylemi 5237 sayılı TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki olarak nitelendirilmiş, mağdurun şikâyetten vazgeçmesi nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun; 103’üncü maddesinin birinci fıkrasında;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.”,
104’üncü maddesinin birinci fıkrasında;
“Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”,
Hükümleri yer almaktadır.
Dosya kapsamına göre; sanık …’ın, kayden 23.11.1992 doğumlu olup olay tarihi itibariyle onbeş-onsekiz yaş arasında bulunan ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan mağdurun ağzına cinsel organını sokmak şeklindeki eylemi;
Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın gerçekleştirmiş olması karşısında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçunu düzenleyen 103/2. maddesindeki suçu oluşturmadığı,
b) Sanığın kendi cinsel organını mağdurun ağzına sokma şeklindeki eyleminin cinsel ilişki niteliğinde olmaması karşısında da 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 104. maddesinde düzenlenen “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçunu oluşturmadığı,
c) Cebir, tehdit veya hile olmaksızın gerçekleştirilen ve reşit olmayanla cinsel ilişki niteliğinde de bulunmayan cinsel davranışların ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 103/1. maddesinde düzenlenen “çocuğun basit cinsel istismarı” yönünden değerlendirme yapıldığında suç teşkil etmediği halde, sanığın beraatine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki olarak nitelendirilerek mağdurun şikayetten vazgeçmesi nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.