Ortaklığın Giderilmesinin İstenemediği Durumlar – TMK 698

Hisse sahipleri arasındaki ortaklık, mirasa veya başka şekilde oluşan bir devire dayanarak kurulmuş olabilir. Hakkı olan kısmı serbestçe kullanmak isteyen maliklerin bu ortaklığa son verilmesini talep etmesi mümkündür. Peki bu talep her zaman öne sürülebilir mi? TMK m. 698 hükmü uyarınca, paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Bu devam ettirme yükümlülüğü ise kanuna göre iki durumda karşımıza çıkmaktadır:

  • Hukuki bir işlemle doğan yükümlülük (Bu şekilde en fazla 10 yıllığına ortaklığın giderilmesi talepleri engellenebilir. Taşınmazlarda resmi şekil, yani noterde düzenleme şartına tabi olup, bu sınırlama tapuya şerh verilebilir.),
  • Paylı malın sürekli bir amaca özgülenmesi.

Bunlara ek olarak TMK 698/3 hükmünde, uygun olmayan zamanda da izale-i şüyunun istenemeyeceği düzenlenmiştir. Şimdi ortaklığın giderilmesi talebinin ileri sürülmesine engel olan örnek durumlar üzerinde duralım.

Şüyuu İdame Sözleşmesi

Bu sözleşme kural olarak bir şekil şartına tabi değildir. Fakat konusu taşınmazlar ise, kanun koyucu bunların noterde düzenlenmesini aramıştır.

  • “…Olayımızda; davada taraf olan tapu paydaşı üç kişi, yukarıda açıklanan Türk Medeni Kanununun 698/2. maddesi hükmü uyarınca noterde yapılmış olan hukuki işlemle on yıl süre ile ortaklığı devam ettirme konusunda yükümlülük altına girmişlerdir. Paydaşlar bu şekilde yapmış oldukları anlaşma ile bütün paydaşların paydaşlıktan çıkma hakkını durdurmuş, başka bir deyiş ile dondurmuş sayılırlar. Bu durumda davacının, karşı çıkılmayan şuyuun idamesi sözleşmesinin varlığını bilmesine rağmen, paydaşlığın giderilmesi davasına devam ederek, talebi doğrultusunda satış kararı verilmesini istemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2009/11824 E. , 2010/2878 K.

Taraflar paydaşlığın devam ettirilmesine ilişkin bu sözleşmeyi 10 seneden fazlası için kararlaştırmış olsalar bile, 10 seneden sonrasına ilişkin olan kısım geçersiz sayılacaktır.

  • “…Her ne kadar taraflarca, … 1. Noterliğince tanzim olunan 26.07.1996 tarih ve 11942 yevmiye nolu taahhütname isimli belge ile “ileri de izale-i şüyu davası açmayacakları hususunda beyan ve taahhütte bulunulmuş ise de, 4721 sayılı TMK nın 698 maddesinde açıkça düzenlendiği üzere, “Paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir.” Taraflar arasında tanzim olunan taahhütname isimli belge 26.07.1996 tarihli olup, davanın açıldığı 12.08.2013 tarihi itibarıyla, bu belgenin tanzim tarihinin üzerinden 10 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekmekte iken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2015/16595 E. , 2017/7029 K.

Uygun Olmayan Zaman

Uygun olmayan zaman hususu dürüstlük kuralına değerlendirilecektir. Fakat iyiniyet araştırması yapılmayacaktır.

  • “…Somut olayda TMK 698. maddesinde yer alan bir durum söz konusu değildir. Ortaklığın giderilmesi davalarında iyiniyet incelemesi yapılamaz. Bu nedenlerle işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davanın iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığından bahisle reddedilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2015/5562 E. , 2016/9455 K.

Örneğin satışı yapılıp parası tahsil edilen hissenin tapuda devrinin yapılmamış olmasından faydalanıp açılan dava bu sebeple reddedilmelidir.

  • “…Bu maddenin son fıkrasında yer alan “uygun olmayan zaman” TMK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralına göre, her paydaşın çıkarları gözetilerek mahkemece belirlenir. (HGK 30.04.1976 gün, 463 E. 1998 K.) Somut olaya gelince; temyiz eden davalı Belediye vekili tarafından sunulan 01.07.2008 tarihli ve 1291 sayılı encümen kararı gereğince dava konusu taşınmazın 4706 Sayılı Kanun gereğince; …, …, …, ’na satıldığı ve arsa bedelinin tamamının tahsil edildiği, ancak satışı yapılan hissenin …’na tapuda devrinin yapılmadığı, bu nedenle 7/495 hissenin davalı belediye adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, ortaklığın giderilmesi talebinin uygun olmayan zamanda istenip istenmediğinin tartışılmamış olması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2019/2229 E. , 2019/7752 K.

Bekletici mesele yapılması gereken başka dosyalar varsa öncelikle onların kesinleşmesi de beklenmelidir.

  • Sağ kalan eşe özgüleme davası (TMK 652): “…Somut uyuşmazlıkta; davalı … vekili tarafından eldeki davada ortaklığın giderilmesine konu olan 830 ada 139 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölüme yönelik Türk Medeni Kanununun 652. maddesi uyarınca aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın miras hissesine mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi davası açıldığı anlaşılmakla, dava konusu taşınmaz hakkında açılmış olan bu dava ortaklığın giderilmesi davasını da etkileyecektir. Bu nedenle, açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele yapılması gerekir. Mahkemece anılan davanın sonucunun beklenmesi ondan sonra bu taşınmazlar yönünden bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2015/13966 E. , 2017/4660 K.
  • Tarımsal işletmenin özgülenmesi davası: “…Somut olayda: Davalı …..tarafından ….1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/804 Esas sayılı dosyası ile eldeki davada ortaklığın giderilmesine konu olan 115 ada 221 parsel ve 174 ada 58 parsel sayılı taşınmazların tarım işletmesi olarak adına özgülenmesi davası açıldığı anlaşılmakla; dava konusu 115 ada 221 parsel ve 174 ada 58 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılmış olan tarımsal işletme olarak özgülenmesi davası ortaklığın giderilmesi davasını da etkileyecektir. Bu nedenle, açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele yapılması gerekir. Mahkemece anılan davanın sonucunun beklenmesi ondan sonra bu taşınmazlar yönünden bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2015/6429 E. , 2016/10970 K.

Sürekli Amaca Özgülenme

Eşyanın sürekli bir amaca özgülenmiş olması da ortaklığın giderilmesine engel olan durumlar arasında yer almaktadır.

Kiralanan Taşınmaz Hakkında Ortaklığın Giderilmesi Davası Açılması

Kiralanan taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi talebinde bulunulması mümkün müdür? Bu konuda Yargıtay’ın farklı kararları olduğunu görüyoruz. Aşağıda yer alan kararda, paydaşların hepsinin rızasının bulunduğu bir kiralamanın ortaklığın giderilmesi davasının reddine sebep olacağı belirtilmiştir.

  • “…Dava konusu taşınmaz davacı tarafından 01.01.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 10 yıl müddetle dava dışı … Bankası …’na kiralanmış daha sonra bu sözleşmeye davalı tarafından yazılı muvafakat verilmiştir. TMK’nın 698. maddesi hükmü uyarınca taşınmaz tüm paydaşlarca bir amaca özgülenmiş olduğundan tarafların paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sebeple davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2013/9576 E. , 2013/11181 K.

Aşağıda yer alan kararda ise, kiralanan ev hakkında açılan ortaklığın giderilmesi davasının kabul edilebileceği belirtilmektedir.

  • “…Somut olayda; Dava konusu taşınmaz 01.02.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 5 yıllığına … T.A.Ş’ne kiralandığı ve tapu kütüğüne şerh edildiği, 5 yıllık sürenin bitiminden sonra da kira ilişkisinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Taşınmazı, paydaşların üçüncü kişiye belirli bir süre kiraya vermiş olmaları karşısında kiralayan her paydaş yönünden, bu süre içinde paydaşlığın giderilmesi isteminden vazgeçilmiş olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Öte yandan paylı taşınmazın satış suretiyle ortaklığının giderilip mülkiyetinin değişmesi halinde kira ilişkisi doğrudan doğruya sona ermeyecek yeni malik 6100 sayılı Türk Borçlar Kanununun 351. maddesindeki hükümlere göre eskiden kurulmuş ilişkinin halefi olup kira müddetinin sonunu bekleyecek ya da ihtar ve ispat şartlarına uymak zorunda kalacaktır. Bu ilkeler gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2015/7308 E. , 2017/401 K.

Aynı hukuk dairesine ait ve aralarında dört yıl bulunan bu iki kararda farklı sonuca varılmasının sebebi, kanımızca kira sözleşmesinin tapuya şerh verilmiş olmasından ibarettir. Zira sonraki tarihli kararda, bu şerh sebebiyle kiracının kira ilişkisini sürdürebileceği vurgulanmıştır. Fakat şunu da göz önüne almak gerekir ki, tek bir kişinin malik olduğu taşınmazın kiraya verilmiş olması durumunda da bir özgüleme varken bu durumda satıma engel olan bir hükmün bulunmaması, kanımızca mantıklı olmayan ikili bir duruma yol açmaktadır.

Yapı Kooperatifinin Taşınmazı Ortak Kullanıma Özgülemesi

  • “…Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki ve mer’i 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki niteliği sosyal tesis alanıdır. Davalıların dava konusu taşınmazdaki paylarını 16.03.2010 tarih ve 2759 sayılı ferdileşme işlemi sonucu edindikleri sabittir. 359 ada 1 parsel sayılı taşınmazın T.H.S.S. Bestekar Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinin amacı doğrultusunda üyelerinin ortak kullanımına özgülenip özgülenmediği belirlenmelidir. Bu durumda mahkemece, adı geçen kooperatife ilişkin tüm kayıt ve belgeler ile 359 ada 1 parsel sayılı taşınmazın uygulama imar planı bilgilerinin de getirtilerek yapılacak incelemede dava konusu yerin özgülendiği sonucuna varılması halinde davanın reddine, özgülemenin bulunmadığının anlaşılması halinde ise şimdiki gibi ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2018/4912 E. , 2019/6578 K.

Hisseli Taşınmazın Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine Konu Olması

İlgili taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu olması durumu da belli bir amaca özgülemeye örnektir.

  • “…taraflar arasında akdedilen Beşiktaş 10. Noterliğinin 05/04/2013 tarih ve 3484 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle paylılığı istenen taşınmaz bir amaca özgülenmiş olup, bu aşamada ortaklığın giderilmesi istenemez…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2016/6568 E. , 2019/5613 K.

Durum böyle olmakla birlikte, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olup olmadığı da incelenmelidir.

  • “…Mahkemece, dosyaya sunulan dava konusu taşınmazla ilgili arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca ortaklığın giderilmesinin uygun olmayan bir zamanda istendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir… TMK’nın 698. maddesi uyarınca hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması halinde veyahut uygun olmayan zamanda paylaşma istenemez ise de dosyaya sunulan ve hükme esas alınan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi TMK’nın 692. maddesi uyarınca tüm paydaşların katılımıyla düzenlenmediğinden geçerli değildir. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2013/6251 E. , 2013/8528 K.

Boşanan Eşlerin Paylı Mülkiyetinde Bulunan Taşınmazın Protokolle Eşlerden Birinin Kullanımına Verilmesi

  • “…davacı ve davalının … Aile Mahkemesinin 2012/390 Esas, 2012/127 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca hazırlanan 19.09.2012 tarihli protokolün 8. maddesinde, dava konusu taşınmazda davalı ve müşterek çocuk …’nın ikamet edeceğinin ve davacının bu kullanım nedeni ile herhangi bir hak ve alacak talep etmediğinin düzenlendiği, mahkemece bu protokolün onaylandığı ve bu hususun hüküm altına alındığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmaz, taraflarca söz konusu protokol ile belli bir amaca özgülenmiş olduğundan ve davacının dava konusu taşınmazın ortaklığının giderilmesi talebi ahde vefa ilkesi ile bağdaşmayıp, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2016/13509 E. , 2020/1648 K.

Aile Konutu Şerhi

Paylı mülkiyete tabi olan ev üzerinde aile konutu şerhinin bulunması, onun ailenin kullanımına özgülenmiş olduğunu gösterir.

  • “…Somut olayda; dava konusu edilen ve satışına karar verilen 8 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının açıklamalar bölümüne 08.01.2008 tarihinde aile konutu” şerhi konulduğu, taraflar adına 1/2’şer payla kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmazın belli bir amaca özgülendiginin kabulü gerekir. Tapu kaydı üzerindeki bu şerh terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesinin istenmesi mümkün değildir. O halde mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. 6. Hukuk Dairesi 2010/13865 E., 2010/4406 K.

Durum böyle olmakla birlikte, kiracıların koyduğu bir aile konutu şerhinin bu bağlamda ortaklığın giderilmesine engel olamayacağını düşünüyoruz.

İlgili Eşyanın Kamulaştırılması

  • “…Somut uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmaz imar planında yol ve park alanına isabet etmesi nedeniyle davalı … Belediyesinin 21.10.2015 tarihli ve 954 sayılı Encümen kararı ile kamulaştırılmıştır. Kamulaştırma kararının kesinleşmesi üzerine davalı belediye 2856 ada 40 parsel sayılı taşınmazda paydaş durumuna gelmiştir. Kamulaştırma amacına aykırı olacak şekilde davalı belediye tarafından davaya devam olunması ve mahkemece dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2016/14169 E. , 2020/2466 K.

6306 Sayılı Kanun’un Uygulanması

Kentsel dönüşüm sürecinde farklı hukuk kuralları uygulanabileceğinden, öncelikle 6306 Sayılı Kanun’a göre uyuşmazlığın çözülmesi gerekmektedir.

  • “…Somut olayda, dava konusu 931 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 6306 sayılı Yasa kapsamında yıkıldığı, anılan kanunun amacını düzenleyen 1. maddesinde kanunun amacının “afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek” olduğu belirtilmiştir. Dava konusu taşınmazın üzerinde binanın yıkılması sonrasında 6306 sayılı Yasanın 6. maddesi doğrultusunda 20.02.2014 tarihinde malikler kurulu toplantısı düzenlenmiş, dava konusu taşınmaz üzerine yeni bir binanın yapılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, 6306 sayılı Yasa uyarınca işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2017/1069 E. , 2018/3083 K.

Arazi Üzerinde Muhdesat Bulunması ve Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti

Arazi üzerinde bulunan yapı ve bitkilere genel olarak muhdesat denmektedir. Muhdesatın, üst arza tabidir kuralı uyarınca araziden bağımsız olarak ortaklığının giderilmesi mümkün değildir.

Muhdesatın aidiyeti ise, arazi üzerinde bulunan taşınmaz binalar ile dikili bitkilerin kime ait olduğunu tespit etmek için asliye hukuk mahkemelerinde açılan tespit davasıdır. Özellikle ortaklığın giderilmesi davalarında bekletici sorun olarak gündeme gelmektedir. Şöyle ki, ortaklığın giderilmesi davasında muhdesata sahip olduğunu belirten tarafın iddiası davanın diğer taraflarına sorulur. Eğer bu iddia tüm taraflarca kabul edilmezse muhdesatın aidiyetinin tespiti için, iddiayı kabul etmeyenlere karşı bu dava açılacaktır.

Muhdesat üçüncü bir kişiye ait ise, üçüncü kişi, arazinin maliklerine karşı sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca hak talebinde bulunabilecektir. Fakat TMK 724 uyarınca eğer muhdesatın değeri arazinin değerinden fazlaysa ve muhdesat sahibi iyiniyetliyse, arazi mülkiyetinin bedeli karşısında kendisine verilmesini isteyebilir. Eğer böyle bir talep mevcutsa, buna ilişkin tapu iptal ve tescil davası, ortaklığın giderilmesi davasının bekletici meselesi olarak kabul edilir. Önemle belirtelim ki bu şekildeki bir talep sadece muhdesat meydana gelirken araziye sahip olanlara ve onların külli haleflerine yönlendirilebilecektir. Dolayısıyla bu talepten evvel taşınmaz satılmışsa veya aynen paylaştırılmışsa, muhdesatı yapanın tek hakkı yine sebepsiz zenginleşme hükümlerine başvurmak olacaktır.

  • “…Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2017/2270 E. , 2017/6176 K.

Fiili Taksim, Ortaklığın Giderilmesine Engel Midir?

Fiili taksim olgusu, ön alım davalarında öne sürülen bir savunma olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davalarında ise bu sebeple davanın reddedilmesi mümkün değildir. Fakat aynen taksim yapılırken bu husus da dikkate alınacaktır.

  • “…Dava konusu ortaklığın giderilmesi istenen 4862 ada 104 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde, davacının 1801/5098 davalının ise 3297/5098 payı olduğu görülmektedir. Ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi davalarında fiili taksimin bulunması münhasıran davanın reddi sebebi olmadığından TMK’nın 698. maddesi uyarınca mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2013/10179 E. , 2013/11483 K.
  • “…Dava konusu ortaklığın giderilmesi istenen .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davacı ve davalı gerçek kişilerin pay sahibi olduğu görülmektedir. Taşınmaz üzerindeki mevcut yapının kaçak olması nedeniyle kat irtifakı ya da kat mülkiyeti tesisinin mümkün olmadığı bilirkişi raporları ile sabittir. Her ne kadar tarafların ayrı ayrı daireleri kullanmaları durumu davalı tarafça fiili taksim olarak nitelense de ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi davalarında fiili taksimin bulunması münhasıran davanın reddi sebebi olamayacağından mahkemece TMK’nın 698. maddesi uyarınca, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. 14. Hukuk Dairesi 2014/5834 E. , 2014/9850 K.

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul