Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (Gizli Kayıt vb.), Ceza ve Tazminat

Özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi hem cezai hem de hukuki (tazminat) sorumluluğa yol açabilir.

Özel Hayata Müdahalenin Hukuki Sonuçları: Önleme, Durdurma, Tespit ve Tazminat

TMK m. 24 kişilik hakkına karşı yapılan müdahalelere karşı koruma getirmişse de kişilik hakkının kapsadığı haklar belirtilmemiştir. Doktrinde ve mevzuatta özel olarak birden çok kişisel değer düzenlenmiş olsa da aslında bunlar sadece genel olan kişilik
hakkının spesifik hallerini oluşturur. Bu nedenle kişilik hakkı, çerçeve bir hak olarak kabul edilir. Kapsadığı haklara kişinin özel yaşamı, sesi, resmi, adı, hayat ve sağlığı, şeref ve haysiyeti üzerindeki hakkını örnek gösterebiliriz.

Kişinin Hayat Alanı

Özel yaşam hakkından söz edebilmemiz için hayatın hangi alanlarının buna dahil olduğunu tespit etmemiz gerekmektedir. Doktrinde kabul gören Kuşak Teorisi ya da diğer adıyla Alanlar Teorisi ayrımına göre hayat alanları ortak(kamuya açık) alan, özel alan ve gizli alandan ibarettir.

Kamuya açık alan: Toplum içinde meydana gelmesi veya ilgili kişinin verdiği aleniyet sebebiyle herkesçe bilinen olaylardan oluşan hayat çevresine, kamuya açık alan denir.

Özel alan: Kişinin kamudan saklı tuttuğu ve güvendiği sınırlı kişiler tarafından bilinmesini istediği olaylardan oluşan alandır.

Gizlilik alanı: Kişinin üçüncü kişilerden gizlediği ya da sadece kendilerine açıkladığı kişilerce bilinmesini istediği olayları içeren alana gizlilik alanı denir.

Bu üçü arasından özel alan ve gizlilik alanı, kişilik haklarından özel yaşam hakkı kapsamında korunacaktır. Kamuya açık alanda ise bir gizlilik söz konusu olmasa dahi, bu alanda gerçekleşen olayların şeref ve haysiyeti zedeleyecek şekilde açıklanması veya
hatırlatılması şeref ve haysiyete saldırı niteliğini taşıyabilmektedir.

Özel hayatının gizliliği ihlal edilen kişi, ihlal devam ediyorsa bunun durdurulmasını, gözetleme bitmiş ancak etkileri devam ediyor ise hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Ayrıca henüz özel hayatına yönelik müdahale yapılmamış olsa da buna dair bir tehlike varsa, önleme tedbiri alınmasını da talep etme hakkı vardır. Mağdur ayrıca maddi ve/veya manevi tazminat davalarını açarak parasal tatmin de sağlayabilir. Tazminat istenirken somut duruma göre haksız fiil sorumluluğuna dayanılabileceği gibi sözleşmesel sorumluluğa da dayanılabilir.

Cinsel Tacizden Farkı

  • “…Sanığın, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemediği özel yaşam alanı kapsamında bulunan iç çamaşırlarına bakmak için mağdurun kişisel eşyalarını koyduğu çekmeceyi karıştırdığı ve yatak odasında yalnız başına iken mağdura ait iç çamaşırlarını görüp, bunlardan birini cinsel amaçlı olarak kullanmak için mağdurun haberi olmaksızın gizlice yerinden aldığı dikkate alındığında, sanığın, mağdurun bilgisine ulaşmaması için çaba gösterip, mağduru hedef almaksızın gerçekleştirdiği cinsel isteklerini tatmin maksadına yönelik hareketleri ile mağdurun özel hayatına ilişkin eşyalarına rızasına aykırı şekilde müdahale etmekten ibaret ve iddianamede cinsel taciz olarak tarif edilen eyleminin, TCK’nın 134/1-1. madde, fıkra ve cümlesinde tanımlanan ve genel kastla işlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu anlaşıldığından…” Y. 12. Ceza Dairesi 2019/442 E. , 2019/10583 K.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

TCK m. 134’de düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, yalnızca kasıtlı olarak işlenebilen, teşebbüsü ve iştiraki mümkün olan suçlardandır. Kanun koyucu ilgili maddede suçu tanımlamış olmakla beraber özel hayatın ne anlama geldiği üzerinde durmamıştır. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin tanımına göre:

Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içerir. Bir olayın ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.

Suçun temel hali bir ile üç yıl arasında hapis cezasını gerektirirken, suç görüntü ve/veya ses kaydı alınarak gerçekleştirilmişse verilecek ceza bir kat artırılır. Bu görüntü ve seslerin hukuka aykırı biçimde ifşa edilmesi ihtimalinde ise ifşa eden kişi hakkında iki ile beş yıl arasında hapis cezasına hükmedilir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişi bir kamu görevlisiyse ve bu eylem yetki kötüye kullanılarak işlenmişse ceza bir kat artar. Ayrıca kamu görevlisi olmamakla birlikte ifa edilen meslek ya da sanatın kolaylığından faydalanarak suç işlenmişse hükmedilen ceza yine bir kat artırılır. Örneğin kamerayla izlenen bir odanın geçici olarak soyunma odası olarak kullanılması halinde odada bulunan kameraların kapatılması gerekir. Buna rağmen kasıtlı olarak kameraları açan güvenlik görevlisi hakkında verilecek ceza nitelikli halin şartları oluştuğundan daha ağır olacaktır.

Habersiz Çekilen Cinsel İçerikli Görüntüler

Gizlice cinsel içerikli görüntü çekme eyleminin mağduru yetişkinse özel hayatın gizliliğini ihlalden hüküm kurulur. Fakat bu, TCK m. 139 gereği şikayete bağlı bir suç olduğundan, mağdur belirlenemezse ceza da verilmez. Diğer yandan TCK m. 135’de düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi ise şikayete tabi değildir. Fakat 12. Ceza Dairesi, bu tür görüntülerin TCK kapsamında kişisel veri olarak nitelendirilemeyeceği görüşündedir.

Mağdurun çocuk olduğu hallerdeyse özel hayatın gizliliğini ihlal suçuyla birlikte müstehcenlik suçu da işlenmiştir. Dolayısıyla farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanarak daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan hüküm kurulur. Müstehcenlik şikayete tabi olmayan, re’sen kovuşturulabilir bir suç olduğundan mağdur tespit edilemese bile ceza verilir.

  • “…sanığın, yaşı küçük mağdurların haberleri olmadan etek altı görüntülerini cep telefonuna kaydetmesi şeklindeki eylemlerinin, mağduru sayısınca TCK’nın 226/3. maddesinin ilk cümlesindeki müstehcen görüntülerin üretilmesinde çocukların kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşerek TCK’nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlâl suçundan açılan davada, şikayet yokluğu gerekçesiyle düşme kararı verilmesi, Kanuna aykırı…” Y. 4. Ceza Dairesi 2021/31435 E. , 2021/29897 K.
  • “…suça sürüklenen çocukların fikir ve eylem birliği içinde matematik öğretmeni olan katılanın etek altı görüntüsünü çekip, facebook üzerinden arkadaşlarına göndermeleri şeklinde sübut bulan eylemlerin TCK’nın 134/1 ve 134/2. maddelerinde düzenlenen ve bir birinden bağımsız suç olan görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ile zincirleme şekilde görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, kaydetme ve ifşa eylemlerinin tek bir suç oluşturduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması…” Y. 12. Ceza Dairesi 2017/4937 E., 2018/2232 K.

Boşanan Eşlerin Habersizce Ses Kaydı Alması, Haksızlık Yanılgısı

Resmi nikahlı eşi olan katılan …’ın olumsuz tutum ve davranışlarından dolayı evlilik birliğinin ve müşterek hayatın çekilmez hale geldiğini iddia eden sanık …’nın, katılanla fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, aile içi geçimsizliğin nedenleri ve müşterek çocukları hakkında katılanla yaptıkları telefon görüşmelerini gizlice kaydetmek ve bu kayıtları boşanma davasına sunmak suretiyle TCK’nın 133/1-3. madde ve fıkralarında tanımlanan kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediği iddiasına konu olayda;

Ses kayıtlarındaki görüşmelerin yüz yüze değil, telefon aracılığıyla gerçekleşmesinden dolayı iddianamede kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu olarak nitelendirilen eylemlerin, iddianame anlatımı gözetilerek, TCK’nın 132. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal ve aynı Kanun’un 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçları kapsamında değerlendirilebileceği; ancak, katılana ait ses kayıtlarını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmadığı gerekçelerine dayalı olarak ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmü kaldırılarak, sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat hükümleri kurulmasına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin kararında dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.

Y. 12. CD., 2019/3738 E., 2020/842 K.

Mağdur Tarafından Daha Önce Paylaşılan Fotoğrafların Hukuka Aykırı Olarak Yayımlanması

Sanığın, “…” isimli sahte facebook hesabında, mağdura ait facebook hesabından ele geçirdiği fotoğrafı, profil resmi olarak kullanmaktan ibaret eyleminde, mağdurun daha önce kendi facebook hesabında yayımladığı fotoğrafının, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin görüntü olarak kabul edilemeyeceği; ancak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğrafını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle facebook hesabı üzerinden yayımlayan sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındıktan sonra, sanığın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması… Kanuna aykırı olup…

Y. 12. CD., 2019/984 E., 2020/216 K.

Farklı Nev’iden Fikri İçtima: Özel Hayatın Gizliliğini İhlal ve Müstehcenlik

3- Sanık …’in, mağdur … ile arkadaş iken mağdur tarafından kendisine gönderilen mağdurun çıplak fotoğraflarını, arkadaşlık ilişkilerinin sona ermesine tepki olarak, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımladığı ve yayımlanan çıplak fotoğrafları tanıklar … ile …’ın gördükleri kabulüne konu olayda;

Mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak fotoğraflarını, onun bilgisi ve rızası dışında ifşa eden sanığın eyleminde TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında tanımlanan görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu; ayrıca, 13 yaşındaki mağdurun, cinsel arzuları tahrik ve istismar eden, toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüsünü, internet üzerinden yayımlayan sanığın TCK’nın 226/5. madde ve fıkrasında tanımlanan müstehcenlik suçunu da işlediği, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK’nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, mağdura ait fotoğrafların onun rızası olmaksızın internette yayımlandığı kabul edilmesine rağmen mağdurun yaşı ve tespit edilen fotoğrafların özellikleri dikkate alınmaksızın, eylem sadece görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması,

4- Kabul ve uygulamaya göre de:

Sanık hakkında uzlaştırma kapsamında olmayan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dava açılmasından dolayı soruşturma evresinde uzlaştırma yoluna gidilmediği; ancak, kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu eylemin 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1-a madde, fıkra ve bendi gereğince uzlaşma kapsamında olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup…

Y. 12. CD., 2019/3737 E., 2020/843 K

Avukat Oğuzhan Yazıcı, 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra stajını tamamlamış ve ruhsatını aldığından beri İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık yapmaktadır. Özel hukuk alanındaki yüksek lisansını da İstanbul Üniversitesinde tamamlamıştır. (ORCID ID: 0009-0005-8249-8432)

Kurumsal icra (para tahsili) işleri yapmamaktayız. Dolayısıyla lütfen kendisini adımızla tanıtıp çeşitli nedenlerle sizden para isteyenlere para göndermeyin. Sahte hesaplarla iletişime geçenlere karşılık dahi vermeyin.

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul