Resen Terkin Edilen Şirketin İhyasında Süre (Geçici Madde 7)

TTK Geçici 7. Madde uyarınca re’sen terkin edilen şirketlere ilişkin ihya davası açmak 5 yıllık süreye tabiydi. Durum böyle olmakla birlikte eğer ki şirketin üzerine kayıtlı bir malvarlığı varsa bu süre 10 yıl olarak kabul edilmekteydi. Uygulamanın bu şekilde olması şirket ortaklarının mülkiyet hakkını da güvence alıyordu. Zira şirket re’sen terkin edilmeden önce üzerinde tasfiye edilmemiş araç, taşınmaz vb. bulunması durumunda 10 yıllık sürenin geçmesiyle bu malvarlığı değerleri Hazine’ye devredilmektedir.

“…Dava, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesine göre sicilden terkin edilen şirketin adına kayıtlı mal varlığının bulunması nedeniyle şirketin ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 15. fıkrasına göre şirketin sicilden terkin edilme tarihinden itibaren öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürede davanın açılmadığından reddine, bölge adliye mahkemesince de aynı gerekçeyle davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili, şirketin sicil terkin edildiği tarihte şirketin adına kayıtlı taşınmazın bulunduğu ve bu mal varlığının tasfiyesinin gerektiği gerekçesiyle ihya talebinde bulunmuş olup, buna göre aynı maddenin 15. fıkrasının devamında, “Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder.” hükmü uyarınca şirketin sicil terkin tarihinden itibaren 10 yıllık sürenin uygulanması gerekirken, mahkemece 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” Y. 11. HD. 2021/2714 E., 2022/2352 K.

Fakat şirketin ihyası sadece geride kalan araç, taşınmaz gibi değerlerin ortaklara geri verilmesi için yapılmaz. Örneğin işçi alacağı veya hizmet tespit davası açması gereken işçilerin bu talepte bulunmaya ihtiyaç duyduğu görülmektedir. Fakat bu gibi durumlarda ikinci 5 yıllık sürede açılan davaların reddine karar verilmekteydi.

“…Davacı vekili, Börteçineler Medikal Tekstil Temizlik İnşaat Gıda Turizm Hizmetleri ve Ticaret Limited Şirketi ile yine Cansu Temizlik İşleri İnşaat Turizm Gıda İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile davacı kurum arasında işçi çalıştırılmasına ilişkin hizmet alımı yapıldığını, şirket bünyesinde çalışan bir işçinin tazminat ve ücret alacağı davası açarak davayı kazandığını, hükmedilen tazminat ve ücret alacakların ödendiğini, kurumun rücu amacıyla açtığı davada söz konusu şirketlerin ticaret sicilden 13/06/2014 tarihinde silindiğini, hukuki menfaatleri bulunduğundan ilgili şirketlerin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … yetkilisi, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 01/07/2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen Geçici 7. madde ile ticaret sicilinden terkin edilen sermaye şirketleri ile kooperatiflerin üzerinde herhangi bir mal varlığının olduğunun sonradan anlaşılması veya ilgili şirket veya kooperatifin faaliyetlerine kaldığı yerden devam etmek istemesi durumlarında ya da şirketten veya kooperatiften kişinin alacağının bulunması halinde ticaret sicilden silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde ihya yoluna gidilmesi gerektiği, söz konusu şirketlerin, ticaret sicilinden re’sen terkin edilmesinin üzerinden 5 yıl geçmesinden sonra dava açıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir…” Y. 11. HD. 2021/9153 E., 2022/2305 K.

Dolayısıyla bu gibi durumlarda dava açma süresini kısıtlayan hüküm nedeniyle birçok hak kaybı yaşanmaktaydı. Neyse ki, 15 Eylül 2023’te Resmi Gazete’de ilan edilen Anayasa Mahkemesinin 22/6/2023 Tarihli ve E: 2023/33, K: 2023/117 Sayılı Kararı ile, TTK Geçici Madde 7/15 hükmündeki “silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde” ibaresi iptal edilmiştir. Yani artık re’sen terkin edilen şirketlerin ihyası için 5 yıllık ve 10 yıllık süreler söz konusu değildir; AYM’nin iptal kararından sonra artık ihya davası her zaman açılabilir.

Şirket üzerinde kalan malvarlığı değerlerinin tasfiyesi nedeniyle açılan ihya davalarında davacı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine de hükmedilebilecektir.

“…icilden re’sen terkin edilen şirket adına kayıtlı araç bulunduğu, terkin işleminden önce usulen ihtar yapılmadığından hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, tasfiyenin sonlandırılıp terkin edilen şirketin ihyasını istemekte davacının hukuki yararı bulunduğu, terkin işlemini usulune uygun yapmayan davalının HMK 326. madde uyarınca yargılama gideri ve vekalet ücreti ile sorumlu olduğu…” Y. 11. HD. 2022/248 E., 2022/2303 K.

Şirketin ihya edilmesiyle şirket tam anlamıyla eski haline gelmiş sayılmayacaktır. Uygulamada hem 547. madde hem de geçici madde 7 uyarınca yapılan ihyalarda mahkemeler tasfiye amacıyla kısıtlı olarak davayı kabul etmektedir.

Ek olarak belirtelim ki, re’sen terkin işleminin yapılması için Geçici Madde 7/4 uyarınca tebliğ veya ilan yapılmalıdır. Bu işlemin yapılmaması durumunda da şirketin ihyası gerçekleşebilecektir.

“…Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davalı … tarafından gönderilen ihtarnamenin ihyası istenilen şirket adına gönderildiği ve ibraz olunan kayıtlara göre adreste tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere bu ihtarın gönderildiğine ilişkin ise her hangi bir belge sunulmadığı, resen terkin işleminin usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. ./.. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir…” Y. 11. HD. 2017/3313 E., 2017/4535 K.

Hatta tebliğ/ilan işleminin yapılmaması terkin işlemini hukuken yoklukla sakatlar. Dolayısıyla tam ihya söz konusu olabilecektir.

“…Davacı taraf, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün terkin işleminden önce yukarıdaki 4. fıkranın a Bendi uyarınca gerekli ihtar ve ilanı yaptığına dair belgeleri dosyaya kazandırmamıştır. Oysa bu ihtar ve ilan ile ilgili şirket, temsilcileri ve alacaklılar tasfiye sürecinden, kendilerine yüklenen hak ve yükümlülüklerden ve hak ve yükümlülükler için öngörülen sürelerden haberdar olacak, terkin süreci de bu ihtar ve ilan ile başlayacaktır. Şayet 4. fıkra uyarınca gerekli ihtar ve ilan yapılmadan terkin yapılmışsa artık bu usulüne uygun bir terkin olmadığından yok hükmünde sayılacak beş yıllık hak dürüşücü süreye bakmaksızın (Geçici 7. madde uygulanmaksızın) her zaman şirketin tam ihyası istenebilecektir. İşbu davada ise mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Mahkemece yapılması gereken Geçici 7. maddenin 4. fıkrası uyarınca gerekli ihtarın ve ilanın yapılıp yapılmadığını araştırmak, şayet gerekli ihtar ve ilan yapılmamışsa, beş yıllık hak düşürücü süreye bakmaksızın işin esasına girip bir karar vermekten ibarettir…” Y. 11. HD. 2021/9153 E., 2022/2305 K. (Karşı oy olup, çoğunluk görüşü bu kısımla çelişmemektedir.)

Tam ihya durumunda tasfiye memuru ataması da yapılmaz.

“…resen terkin işlemi yapılan şirketin temsil ve ilzam ile yetkilendirilmiş yöneticilerine ihtar gönderilmediği, şirketin sicil kaydının usulüne uyulmadan silindiği anlaşıldığından mahkemece, şirketin ihyası ile yeniden ticaret siciline tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken ticaret siciline tescil işleminin ek tasfiye ile sınırlı tutulması ve ihya edilen şirkete yöneticisi dışında tasfiye memuru atanması yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” Y. 11. HD. 2016/8629 E., 2017/6341 K.
İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul