Soybağının Reddi Davasında “Öğrenme” ve Hak Düşürücü Süre – İçtihat

Soybağının reddi davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunda ve davanın temellendirilmesinde belirleyici olan “öğrenmenin”, ne zaman gerçekleştiği noktasında şüphenin veya söylentinin öğrenme açısından yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, yargılama dışında elde edilmiş babalık raporlarına özellikle hak düşürücü süre niteliğindeki dava açma süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlaması bakımından dikkate alındığı görülmekte yani öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmektedir. Dolayısı ile bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe veya söylenti öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir.

Somut olayda, davacı baba … ile davalı anne … 1984 yılında evlendikleri ve 1998 yılında boşandıkları, davalı …’ın 14.01.1995 tarihinde evlilik birliği içinde doğduğu, biyolojik baba olduğu iddia edilen … adlı kişinin ölümünden sonra tanık beyanlarına göre …’ın, davacının çocuğu olmadığının kendisine söylendiği, bunun üzerine çocuğun kendisinden olmadığı yönünde şüphelerin oluştuğu, şüphesinin giderilmesi açısından DNA testi yapılmasını yönünde bir inceleme yapılmadığı değerlendirildiğinde; davacıya üçüncü kişilerin davalı …’ın başkasının çocuğu olduğu yönündeki söylemleri ve oluşan şüphenin giderilmesi açısından DNA testi türü bir inceleme yapılmadığı ve söylem sonucu oluşan şüphenin bilimsel doğruluğa varacak şekilde bir adım öteye geçmediği yani şüphe olarak varlığını sürdürdüğü, soybağının reddi davası yönünden hakdüşürücü süreyi düzenleyen 289.maddeki sürenin başlangıcı mahiyetindeki “öğrenme” olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla; mahkemece, soybağına ilişkin hükümlerin 4721 sayılı TMK’nin 282. maddesi ve devamında düzenlendiği ve aile mahkemelerinin görevi kapsamında kaldığı ve davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılalarak, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip, iddia doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, soğbağının tespiti yönünden gerekli DNA incelemesi de yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın hakdüşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir.

Y. 8. HD., 2018/163 E., 2019/9931 K.

Somut olayda; davacı baba Davut ile davalı anne Arzu’nun 15.10.2007 tarihinde evlenip 17.06.2014 tarihinde boşandıkları, müşterek çocuğun evlilik birliği içinde doğduğu, dava dilekçesinde “davalı …’nun kendisini aldattığını, bu sebeple çocuğun kendisinden olmama ihtimalinin olduğunu, DNA testi sonucunda çocuğun kendisinden olmadığının ortaya çıkması halinde nüfusundan silinmesini istediği” ifadelerine yer verildiği, mahkemece 29.01.2019 tarihinde yapılan ilk ve 12.02.2019 tarihinde yapılan ikinci celsede, davacının dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarlayarak DNA testi yapılmasını istediği, eldeki davadan önce davacının, küçük Yiğit Can’ın kendisinden olmadığı yönündeki şüphesinin giderilmesi açısından DNA testi yapılmadığı ve şüphenin bilimsel doğruluğa varacak şekilde bir adım öteye geçmediği yani şüphe olarak varlığını sürdürdüğü, dolayısıyla soybağının reddi davası yönünden hakdüşürücü süreyi düzenleyen 289. maddedeki sürenin başlangıcı mahiyetindeki “öğrenme” olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, mahkemece davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip, toplanmış ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın hakdüşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir.

Y. 8. HD., 2019/2353 E., 2019/4607 K.
İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda danışmanlık ve vekillik hizmeti hakkında ayrıntılı bilgi almak için aşağıdaki butona basabilirsiniz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul