Ticari bir ilişkinin gereği olarak sattığı malı teslim etmeyen satıcı açısından, imkansızlık söz konusu değilse borçlu temerrüdüne ilişkin hükümler uygulanacaktır. Peki satıcı tam olarak ne zaman temerrüde düşmüş sayılacaktır ve temerrüde düşen satıcıya karşı alacaklının sahip olduğu haklar nelerdir? İfa imkansızlığı mevcutsa taraflar bundan nasıl etkilenecektir?
Satıcının Temerrüdü Nasıl Gerçekleşir?
Borçlu temerrüdünün gerçekleşmesi için temel olarak dört şartın gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar:
- Borcun muaccel olması,
- Alacaklının ihtarda bulunması,
- İfanın mümkün olması,
- Alacaklının ifayı kabule hazır olmasıdır.
İhtar, TBK uyarınca şekil şartına bağlı olmasa da ticari işlerde TTK m. 18/3 uyarınca belirli şekillerde yapılması zorunludur.
“Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.“ |
Uygulamada bu yöntemler arasından ekseriyetle noter aracılığıyla çekilen ihtarlar tercih edilmektedir.
Peki borçluyu ihtar çekmeksizin temerrüde düşürmek mümkün müdür? Aşağıdaki hallerde ihtara gerek duyulmadığını söyleyebiliriz:
- İfa gününün taraflarca birlikte belirlendiği,
- Sözleşmede alacaklının muacceliyet ihbarında bulunması üzerinde ifanın gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı ve
- Dürüstlük kuralının gerektirdiği
Durumlarda ihtara gerek yoktur. Ayrıca haksız fiil ve kötü niyetli sebepsiz zenginleşme durumlarında da ihtarsız temerrüt söz konusudur. Fakat ticari ilişkilerde bu durumlar yukarıda saydıklarımız kadar sık yaşanmaz.
Satıcının Gecikmede Kusurlu Olması
Satıcı, temerrüde kendi kusuru yüzünden düşmüşse alacaklının kendisine karşı iki talebi olabilir:
- Gecikme sebebiyle zarar gerçekleşmişse TBK m. 118 uyarınca gecikme tazminatı talep edilebilir.
- Gecikme sırasında beklenmedik haller dolayısıyla eşyaya gelen zararlardan TBK m. 119 uyarınca satıcı sorumlu olacaktır. Fakat ifa gerçekleşseydi dahi zarar meydana gelecekse bu durumda sorumluluktan kurtulur.
Temerrüt faizi istemek için ise satıcının malı teslim etmekte gecikmesinde kusurlu olması şart değildir. TBK m. 122 uyarınca istenebilen aşkın (munzam) zararın enflasyon sebebiyle oluşan değer kayıplarını ihtiva edip etmediği hususu ise yargı kararlarında oldukça tartışmalıdır ve bu tartışma birbirine benzer olaylarda farklı kararlar verilmesine yol açmaktadır.
Alacaklının Seçimlik Hakları
Genel hükümler uyarınca alacaklının aynen ifa + gecikme tazminatı talep edebilmesi için satıcıya ek süre vermesine gerek yoktur. Fakat ek süre tayin edilmesi durumunda alacaklı TBK m. 125/2 uyarınca borçlu iki seçimlik hakka daha sahip olur:
- Borcun ifa edilmemesinden doğan zararın, yani olumlu (müspet) zararın tazmin edilmesini isteyebilir,
- Sözleşmeden dönerek olumsuz (menfi) zararın tazminini isteyebilir.
Ek süre verilmesi de kural olarak şekle bağlı olmamakla birlikte ticari işlerde TTK m. 18/3 uyarınca şekle tabidir.
Olumlu zararın tazmininin seçilmesi durumunda sözleşme devam edeceğinden, alacaklı olan da kendi borcunu yerine getirmekle yükümlü olacaktır.
Kimi durumlarda ek süre verilmesine gerek olmaksızın bu seçimlik haklar kullanılabilir. Bu istisnai haller:
- Borçlunun durum veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağının anlaşılması,
- Temerrüt sebebiyle borcun ifasının borçlu için yararı kalmamışsa (kesin vadeye örnek olarak belli bir tarihteki kutlama için sipariş edilen yemekler),
- Belirli bir sürede ifa edilmemesi durumunda ifanın artık kabul edilmeyeceğinin sözleşmeden anlaşılması (nispi kesin vade).
Ticari satışlar için ise TBK m. 212’de ayrı bir düzenlemeye rastlamaktayız.
“1- Satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır. 2- Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcı temerrüde düşerse alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediği kabul edilir. 3- Alıcı, satılanın devredilmesini isteme niyetinde ise, belirlenen sürenin bitiminde bunu satıcıya hemen bildirmek zorundadır.“ |
Görüldüğü üzere, ticari satışlarda alıcının öncelikle olumlu zararı talep ettiği kabul edilir.
Ayrıca TBK m. 213/2 uyarınca, alıcı söz konusu malları başka bir yerden tedarik etmek zorunda kalmışsa ve daha fazla ücret ödemişse bu farkı satıcıdan isteyebilecektir.
Malı Teslim Edemeyen Satıcı Açısından İfa İmkansızlığı
Sözleşme kurulduğu anda mevcut bir imkansızlık söz konusuysa kesin hükümsüzlük söz konusu olacaktır. Peki sözleşme kurulduktan sonra meydana gelen imkansızlık tarafları nasıl etkiler?
İmkansızlığın meydana gelmesinde borçlunun kusuru yoksa borç sona erer. Bu durumda malları satın alan alacaklı önceden bir ödeme yapmışsa bunları sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak geri isteyebilir.
İmkansızlığın gerçekleşmesinde satıcının kusuru varsa malları teslim etme edimi tazminat edimine dönüşecek ve teminatlar da devam edecektir. Bu tazminat ediminin olumlu zararı mı yoksa olumsuz zararı mı kapsadığı hususu doktrinde tartışmalıdır.
Temerrütten sonra ifa imkansızlığı söz konusuysa, ifa imkansızlığına kadar olan kısım için temerrüt, sonrası için ifa imkansızlığı hükümleri uygulanır.