Vasi tayini, akıl hastalığı ve savurganlık gibi sebeplerle kısıtlanan kişilerin vesayet altına alınarak kendilerine bir vasi atanmasını ifade etmektedir. Bu yazımızda esas olarak vasi tayini üzerinde durduk. Bu davaya ilişkin itiraz süresi geçmeden önce yapılabilen itirazlar için Vasi Tayinine İtiraz ve Vesayet Makamı Kararlarına İtiraz başlıklı yazımıza; itiraz süresi geçtikten sonra vasi kaldırma/değişimi işlemleriyle ilgili bilgi içinse Vasinin Değiştirilmesi ve Vasiliğin Kaldırılması başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.
Vesayet Türleri
Medeni Kanunumuzda yer alan vesayet kurumu tek tip olarak düzenlenmemiştir. Temel olarak kamu vesayeti ve özel vesayet olarak olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Her ikisinde de vasinin yaptığı bir kısım işlemlere onay veren üst makamlar bulunmaktadır. Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamı tarafından yürütülmektedir. Uygulamadaki vasi tayinlerinin çoğu kamu vesayetine dayanmaktadır.
Özel vesayette ise bunların sorumlu olduğu yükümlülüklerin bir kısmı aile meclisine devredilmiştir. Bu meclisi oluşturan kişiler kısıtlının hısımları olmalıdır. Belirtmek gerekir ki kısıtlanan kişinin menfaati gerektiriyorsa aile meclisi değiştirilebilir veya özel vesayet sona erdirilebilir.
Yasal Danışmanlık
Mahkeme, açılan vesayet davasında vasi atamasını gerektirecek kadar ağır bir durum olmadığı kanaatine varırsa, vasi yerine yasal danışman atayabilir. Vasi tayini için öngörülen hükümler, aksi belirtilmedikçe kayyım ve yasal danışman ataması hususlarında da uygulanacaktır.
- “…4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 403/son fıkrası gereği Türk Medeni Kanunu’ndaki vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanacağı yine 431. maddesinde, vasinin atanması usulüne ilişkin kuralların kayyım ve yasal danışman atanmasında da uygulanacağı dolayısı ile kayyım atanması, kayyımlığın kaldırılması ile vasi atanması ve kaldırılmasının aynı hükümlere tabi olduğu açıktır…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2018/15777 E. , 2019/371 K.
Vasi Tayini
Vasi tayini davası, kısıtlının yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde açılır. Bu davanın açılabilmesi için kişinin kısıtlanması için haklı bir sebep gereklidir. Kanunda sayılan tüm bu haklı sebepler alt başlıklarda yer almaktadır.
Çocuk İçin Vasi Tayini
TMK 404 uyarınca, velayet altında bulunmayan her çocuk için vasi tayin edilir. Çocukların anne ve babasının ölmüş veya velayet hakları elinden alınmış olması durumu buna örnektir.
Küçükler zaten ergin sayılmadıklarından, onlara vasi tayin edilmesi için ayrıca kısıtlanmalarına gerek yoktur.
Çocuk üzerinde halihazırda velayet olduğu halde vasi atanması isteniyorsa, velayetin kaldırılabilirliğini aile mahkemesi incelemez. Görevli mahkeme yine sulh hukuk mahkemesi olacaktır.
- “…Kısıtlı adayı küçüğün annesinin de küçük olması nedeniyle Nüfus Müdürlüğünce ihbarda bulunulan davada, uyuşmazlık kısıtlı adayı küçüğe vasi atanması ihbarına ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 383. maddesi ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi gereğince vesayet işleri sulh hukuk mahkemelerinin görevine girdiğinden uyuşmazlığın … 1. Sulh Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir…” Y. 20. Hukuk Dairesi 2016/6720 E. , 2016/7980 K.
Çocuk Adına Açılan Dava Derdestken Çocuğun 18 Yaşını Doldurması
Kendisine vasi atanan çocuk, 18 yaşını geçtiği zaman vesayet kendiliğinden kalkar. Dolayısıyla vasinin verdiği vekaletname de geçerliliğini yitirecektir.
- “…davalı-karşı davacı … için Cihanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesinin 19/02/2007 tarih, 2006/141 E.-2007/49 K. sayılı kararıyla TMK’nın 404 maddesi gereğince yaş küçüklüğü nedeniyle Nuriye Tan’ın vasi olarak atandığı, boşanma davasına dair vekaletnamenin vasi Nuriye Tan tarafından vekile verildiği anlaşılmaktadır. Kısıtlı …’ın dava tarihi itibariyle onsekiz yaşını doldurmuş olması sebebiyle hakkındaki vesayet kararının kendiliğinden ortadan kalktığı gözetildiğinde vasi tarafından verilen vekaletname geçersizdir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 74. maddesi gereğince boşanma davası ile ilgili özel yetkiyi içeren vekaletnamesini sunması için yetkisiz vekile süre verilmesi, bu süre içinde vekaletname verilmez veya asıl yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmez ise gerekçeli kararın ve kadının temyiz dilekçesinin asıla tebliği sağlanıp, vekilinin özel vekaletname sunmadığı, gerekçeli kararın kendisine tebliğinden itibaren yasal sürede kararı temyiz etmediği ya da yapılan işlemleri kabul ettiğini bildirmediği takdirde yetkisiz vekil tarafından yapılan işlemlerin geçersiz sayılacağı, ihtarını içerecek şekilde usule uygun tebliği sağlanılıp, yasal temyiz süresi de beklenildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi…” Y. 2. Hukuk Dairesi 2020/1902 E. , 2020/3304 K.
Boşanma Davası Sırasında Geçici Velayet Hakkına Sahip Velinin Ölmesi
Boşanma davası sürerken çocuğun geçici velayetine sahip olan veli, boşanma davası kesinleşmeden ölürse çocuğa re’sen vasi tayin edilmez. Velayet hakkı kendisinden geçici olarak alınan ebeveyn, çocuğun velisi olmaya devam eder.
- “…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; küçükler … ile … anneleri … ile babaları …’ın … 2.Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin 25.06.2014 tarih, 2013/670-2014/582 sayılı kararı ile boşanmalarına ve küçüklerin velayetlerinin annelerine verildiği, kararın baba … tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 12.05.2015 tarihli ilamı ile onandığı, baba … tarafından karar düzeltme talebinde bulunulduğu ve Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 08.12.2016 tarihli ilamı ile karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verildiği, anne …’nin ise 12.05.2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Evlilik birliği, karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verildiği tarihten yani boşanma kararının kesinleşme tarihinden önce anne …’nin ölümü ile 12.05.2015 tarihinde sona erdiğinden, küçüklerin velayetleri babada kalmaya devam edeceğinden bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken, babalarının velayeti altında bulunan küçüklerin kısıtlanarak kendilerine vasi tayin edilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2018/1190 E. , 2018/2572 K.
- “…Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesi uyarınca velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Temyiz dilekçesine ekli belge kapsamından, hakkında kısıtlanma kararı verilen E.. Ö..’ün boşanma sonucu velayeti kendisine verilen annesi Fidan 01.06.2012 tarihinde ölmüş ise de; babası tarafından Isparta Aile Mahkemesi’nin 2009/41-231 dosyasında 19.01.2009 tarihinde velayetin değiştirilmesi davası açıldığı ve 24.03.2009 tarihli kararla velayetin babasına verildiği, kararın 30.11.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Küçük velayet altına alınmakla vasi atanması koşulu gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir…” Y. 18. Hukuk Dairesi 2013/16153 E. , 2014/2184 K.
Akıl Hastalığı ve Akıl Zayıflığı Nedeniyle Vasi Tayini Davası
TMK 405 uyarınca, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan erginlere vasi tayin edilir.
Peki akıl hastalığı ile akıl zayıflığı arasındaki fark nedir? Yargıtay’ın da kararlarında vurguladığı bir görüşe göre akıl hastalığı, kişinin süreklilik gösteren psişik rahatsızlığa düçar olması hâli iken; akıl zayıflığı, kronik alkol bağımlılığı gibi kişinin yaşam tarzı ile ilgili bir durumdur. Alkol bağımlılığı TMK 406’da ayrıca düzenlendiğinden, akıl zayıflığına bağlı vasi tayini davasının daha farklı sebeplerle de açılabilmesi uygun olacaktır.
Sağlık Raporu Alınması
Akıl hastalığı ve zayıflığı nedenlerine dayalı açılan vesayet davalarında mutlaka resmi sağlık kuruluşundan rapor alınmalıdır.
- “…Kısıtlama kararı verilmesi usulü, Türk Medenî Kanunu’nun 409. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına göre, savurganlık, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yasama tarzı ve kötü yönetimi veya isteğe bağlı kısıtlama hâllerinde, kısıtlanması istenilenin dinlenmesi zorunludur. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, bir kişinin akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebepleriyle kısıtlanması için, resmî sağlık kurulu raporu alınmış olmalıdır. Hâkim, bu sebeplerle kısıtlama kararı vermeden önce, kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2021/561 E. , 2021/4437 K.
Alınan rapor heyet tarafından verilmiş olmalıdır. Tek hekim raporuna dayanarak kişi akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle vesayet altına alınamaz.
- “…Vesayete ilişkin davalar kamu düzenini ilgilendirmesi sebebiyle mahkeme kararından sonra davacının davadan feragat ettiğine dair beyanı geçerli olmadığından kısıtlanması istenilen …’i tam teşekküllü bir devlet hastahanesine sevki ile akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebepleriyle kısıtlanması gerekip gerekmediği hususunda resmi sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken kanun maddesine aykırı olarak tek hekim raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2019/6707 E. , 2020/1224 K.
Savurganlık ve Malvarlığını Kötü Yönetme Sebebiyle Vesayet Davası
TMK 406 uyarınca, kişinin savurganlığı yüzünden kendisi veya ailesinin darlık veya yoksulluğa düşme tehlikesi oluşmuşsa ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaçsa ya da başkalarının güvenliğini tehdit ediyorsa, vesayet davası açılabilir.
Belirtelim ki, malvarlığı çok olan kişinin sırf okuma yazma bilmemesi gibi bir gerekçeyle kötü yönetime dayalı olarak yasal danışman veya vasi tayin edilemez.
- “…Yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; mahkemenin 26.02.2014 tarihli ilk kararı (Kapatılan) 18 .Hukuk Dairesince, TMK 406. maddesine yönelik araştırma yapılması, yasal danışman atanması istemli birleşen dosya hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ve gerekçeli karar ile ek karar arasındaki çelişki sebeplerine dayalı olarak bozulmasından sonra mahkeme bozmaya uyarak gerekli araştırmaları yapmış, … Emniyet Müdürlüğü’nün 20.11.2015 tarihli yazısında kısıtlanması istenilen Hediye’nin savurganlığı, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı ve malvarlığını kötü yönetme durumlarının olmadığı tespit edilmiş, malvarlığı yönünden keşif yapılmış ve sunulan bilirkişi raporunda taşınmazlar tespit edilerek rayiç kira bedellerine dair rapor alındığı, bir kişinin okuma yazma bilmemesi ve malvarlığının çokluğu tek başına fiil ehliyetinin kısıtlanmasını gerektirmediği gibi, kayyım atanması için de kanunun aradığı şartların oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yasal danışman atanması doğru görülmemiştir…”
Uyuşturucu ve Alkol Bağımlılığı Nedeniyle Kısıtlanma
TMK 406’da düzenlenen diğer nedenler, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı ve kötü yaşama tarzıdır. Bu durumlarda da vesayet altına alma, yoksulluğa düşme tehlikesinin engellenmesi sebebine dayanır.
- “…Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde kısıtlının alkol bağımlısı olduğu, tedavisi için Amatem’e yatırılabilmesi amacıyla vesayet makamınca vasiye izin verildiği, ancak Amatem’e yatmadığı, tedavisinin sağlanamadığı, dinlenen tanık beyanlarına göre 4-5 ay alkol kullanmadığı ama sonra tekrar başladığı, alkol aldığında kendini kaybettiği, bu hususların kolluk araştırmasıyla da tespit edildiği, emekli maaşını kısıtlının kendisinin çektiği, 4-5 aydır eve gitmediği, kısıtlının beyanlarında da belirttiği üzere Kastamonu Merkez’de bulunan … Oteli’nde kaldığı, bu nedenle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesinin bulunduğunun anlaşıldığı ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, TMK’nin 406 maddesi gereğince kısıtlılık halinin sona ermesini gerektirecek bir durum tespit edilemediği, kısıtlılık sebeplerinin devam ettiği kanaatine varılmakla kısıtlılık halinin devamına dair karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde kısıtlı tarafından temyiz edilmiştir. 1.Kısıtlının temyiz itirazları incelendiğinde ; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2.Kısıtlının vasinin şahsına itirazları incelendiğinde; Türk Medeni Kanunu’nun 422. maddesi gereğince vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi öncelikle vesayet makamı sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı asliye mahkemesine aittir….” Y. 8. Hukuk Dairesi 2019/4442 E. , 2019/7641 K.
Bağımlılık Sebebiyle Vasi Tayininde Sağlık Raporu Alınması
Akıl hastalığı ve zayıflığı sebeplerinde olduğu gibi, uyuşturucu ve alkol bağımlılığına ilişkin vasi tayini ve vesayetin kaldırılması taleplerinde de sağlık kuruluşundan rapor alınmalıdır.
- “…Mahkemece; kısıtlı adayının alkol bağımlısı olup olmadığının tespiti amacıyla resmi sağlık kurulundan rapor aldırılıp, bu hususta daha önce tedavi görüp görmediği araştırılmalı, varsa bu tedavilere ilişkin evraklar getirtilmeli ve davacının bildireceği tanıklar da dinlenmeli, kısıtlı adayının eşini kızgın demir ile yaralaması olayı ile ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen tahkikat neticesinde kısıtlı adayı hakkında açılan dava olup olmadığı hususları araştırılmalı ve bu şekilde toplanacak tüm delil ve bilgiler doğrultusunda kısıtlı adayının TMK 406 maddesi bağlamında alkol bağımlılığı nedeniyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığı ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olup olmadığı ya da başkalarının güvenliğini tehdit edip etmediği hususları irdelenip oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmedir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/6063 E. , 2017/16140 K.
Hapis Cezası Alan Hükümlüye Vasi Tayini
TMK 407 uyarınca, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan erginlere vasi tayin edilir. Bu işlem talep olmaksızın re’sen yapılacaktır. TMK 471 gereğince de hapis cezası kalktıktan sonra sona erecektir.
- “…Türk Medenî Kanunu’nun 407’nci maddesinde, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir ceza ile cezalandırılan her erginin kısıtlanacağı; 448’inci maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin, vesayet altındaki kişiyi tüm hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 471’inci maddesinde, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı yönündeki düzenleme gözetilerek, davalıların şartlı ya da bihakkın tahliye tarihlerinin araştırılması, tahliye gerçekleştiyse gerekçeli kararın davalı asillere tebliğinin sağlanması gerektiğinin gözetilmesi, aksi halde (hükümlü ise) yargılama sürecinde vasilerin değiştiği görüldüğünden, vasi kararları dosyaya celp edilerek gerekçeli kararın tebliğ tarihindeki vasilerin kimler olduğu tespit edilmeli, doğru vasiye tebligat yapılmadığının anlaşılması halinde tespit edilen vasilere gerekçeli karar tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra iade edilmek üzere, dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE…” Y. 10. Hukuk Dairesi 2021/6962 E. , 2021/11501 K.
İsteğe Bağlı Olarak Vasi Atanması: Yaşlılık, Engellilik ve Hastalık
TMK 408 uyarınca, yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemeyenler, kendisileri için vasi tayini davası açabilirler. Bu davada ispat edilmesi gereken husus, sayılan sebeplerin malvarlığını yönetmesinde güçlüklere yol açmasıdır.
- “…Bilinmektedir ki; TMK md 408 de “Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda da kısıtlı adayı TMK md 408 gereği bakıma ihtiyacı olduğunu ve vasi atanmasını duruşmada belirtmiş olup yine Anabilim Dalı Başkanlığı’nca da düzenlenen raporda kısıtlı adayının kendi işlerini görme husunda kısmen yeterli olduğu ve başkalarına muhtaç olabileceği belirtildiğine göre, Mahkemece TMK md 408 hükmü doğrultusunda kısıtlı adayına vasi atanması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/8000 E. , 2018/366 K.
İstek Üzerine Vasi Tayininde Kısıtlı Adayını Dinleme Zorunluluğu
Vasi davası kısıtlı adayının isteği üzerine açılmış dahil olsa, TMK 409 gereğince duruşma açılarak dinlenilmelidir.
- “…Olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 408 ve 429. maddelerine dayalı, istek üzerine kısıtlama ve yerinde görülmez ise yasal danışman atanması isteğine ilişkindir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 320/1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmiş ise de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır…” Y. 18. Hukuk Dairesi 2014/9878 E. , 2014/16532 K.
Mahkemede dinlenemiyorsa mahkeme keşfe çıkarak bulunduğu yerde dinlemeli. Bu da mümkün değilse TMK 426 uyarınca temsil kayyımı atanmalıdır.
- “…Dosya kapsamına ve rapor içeriğine göre, mahkemece kısıtlanmak istenen M.. K..’nun TMK.nun 408. maddesine göre kısıtlanabilmesi için öncelikle beyanının alınması, ilgilinin mahkeme huzurunda hazır edilerek dinlenmesi mümkün değil ise; hakimlikçe bizzat bulunduğu yerde beyanının alınması ve sonucuna göre TMK.nun 408. maddesi gereğince vesayet altına alınmasının değerlendirilmesi, beyanının alınması mümkün olmaz ise; Türk Medeni Kanunu’nun 426. maddesinde düzenlenen hastalığı nedeniyle temsil kayyımı atanması gerekirken, mahkemece adı geçenin beyanının alınamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…” Y. 18. Hukuk Dairesi 2014/5449 E. , 2014/11140 K.
Birden Fazla Kısıtlama Nedeninin Bulunması
Vasi tayini için kabul edilebilir sayılan sebeplerin birden fazlası mevcutsa, dava dilekçesinde bunlar hep birlikte ileri sürülebilir. Bu durumda mahkeme ileri sürülen tüm sebepleri irdelemelidir.
- “…Dosya içindeki bilgi ve belgelerin özellikle dava dilekçesinin incelenmesinden; kısıtlanması istenilenin sadece Türk Medeni Kanunu’nun 405.maddesinde düzenlenen ……lığı nedeniyle değil aynı zamanda 406.madde kapsamında savurganlık ve malvarlığını kötü yönetme iddiasını da ileri sürmüştür. Şöyle ki; kısıtlanması istenilenin yüklü miktarda malvarlığının bulunduğu, malvarlığı ve gelirlerinin akıbetinin belirsiz olduğu, ekonomik olarak ihtiyacı olmamasına rağmen malvarlığını satma konusunda sürekli yönlendirildiği, malvarlığının gelirlerinin ……sine gitmediği iddiası da ileri sürülmüştür. Somut olayda mahkemece, eksik araştırma sonucu sağlık kurulu raporu alınarak ilgilinin akli durumu değerlendirilmiş ve rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ise de; Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Vesayet hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu, Mahkemece re’sen araştırma yapılabileceği de gözetilerek, Türk Medeni Kanununun 406. maddesinde yer alan hususlar yönünden de re’sen ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece yalnız akıl sağlığı yönünden inceleme yapan sağlık kurulu raporu dikkate alınıp yetersiz ve eksik inceleme ile davanın reddi, Doğru görülmemiştir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/3031 E. , 2018/18553 K.
Vasi Davasında Re’sen Araştırma Yükümlülüğü
Vesayet, kamu düzenine ilişkin bir husus olduğundan, vasi davasında re’sen araştırma yapılır. Dolayısıyla harç ödemesi de yapılmaz. Taraflar yargılama sırasında yeni deliller sunabilirler.
- “…Dava dilekçesinde kısıtlanması istenilen 1932 doğumlu …’ın malvarlığının hayli fazla olduğu, son yıllarda birden fazla taşınmazını ortada bir sebep ve ihtiyacı olmadığı halde sattığı, babasının ikinci eşi …’nın babasının bu durumundan istifade ederek taşınmazların satışını ve bankadaki paralarının hesaptan çekilmesini sağladığı iddiası olduğu halde; Mahkemece, Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi uyarınca herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Vesayet hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu, Mahkemece re’sen araştırma yapılabileceği de gözetilerek, Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesinde yer alan hususlar yönünden re’sen ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/8402 E. , 2018/1387 K.
Vesayet Davasından Feragat Edilemeyeceği
Vesayet davası kamu düzenine ilişkin olduğundan, bundan feragat edilmesi mümkün değildir. Dava takip edilmiyor olsa bile mahkeme araştırmasını yapar ve gerekli görürse kişiyi kısıtlar. Örnek bir karar için bakınız: Vasi Atanmasına İlişkin Davadan Feragat – İçtihat
Yabancı Mahkemede Verilen Vasi Tayini Kararının Tanınması
Görevli mahkemenin hangisi olduğu konusunda Yargıtay’ın farklı kararları mevcuttur. Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu yönünde kararlar olduğu gibi, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu yönünde kararlar da vardır. İlgili kararlara ulaşmak için “Yurtdışındaki Vasi Tayini Kararının Türkiye’de Tanıma ve Tenfizi – İçtima” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz. Biz YHGK kararı uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği görüşüne katılıyoruz.
- “…kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin davaya Türk mahkemelerinde bakılabileceği, HMK 382/b-19.maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, aynı yasanın 383. maddesinde ise çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk mahkemesi olduğunun belirlendiği, davada ise … sulh mahkemesi kararının tanınması ve tenfizi istenildiğinden görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu dikkate alınarak mahkemece davaya sulh hukuk mahkemesince bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aile mahkemesi sıfatı ile bakılarak davanın reddi doğru görülmemiştir…” Y. 8. Hukuk Dairesi 2017/6609 E. , 2018/1418 K.
- “…davacı Münih Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen vasi tayinine ilişkin kararın tanınması ve tenfizi isteminde bulunmuştur. MÖHUK’un 51/1. maddesi gereğince görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğu ve görev hususu dava şartlarından olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınması gerektiğinden; davanın asliye mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekirken sulh hukuk mahkemesince davaya bakılmış olması hatalıdır…” Y. Hukuk Genel Kurulu 2017/1924 E. , 2019/1060 K.
Sağlık Raporları Arasında Çelişki Olması
Vesayet davasında alınan raporlar arasında çelişki varsa yeni bir rapor alınarak çelişki giderilmelidir.
- “…Davada, mahkemece sağlık durumunu tespit için Erzurum Eğitim ve Araştırma Bölge Hastanesinden aldırılan 03.09.2013 tarihli raporda kısıtlanması talep edilen N.. Ö..’e hem vasi tayini gerektiği, hem de mali müşavir atanmasının uygun olacağı belirtilmiş olup rapor kendi içinde çelişkili olduğu gibi aynı hastanenin 03.10.2013 tarihli raporunda ise; kısıtlanması talep edilen N.. Ö..’e vasi tayini gerekmediği, mali müşavir atanmasının uygun olacağı belirtilmekle raporlar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu çelişkilerin giderilmesi için alınan raporların tamamı eklenerek ilgilinin Adli Tıp ilgili İhtisas Kuruluna sevk edilmesi ve muayenesi yapılarak Türk Medeni Kanunu’nun 405. ve 408. maddelerinde yer alan kısıtlama sebeplerinin bulunup bulunmadığının tespiti ile oluşacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” Y. 18. Hukuk Dairesi 2014/505 E. , 2014/9591 K.
Kimler Vasi veya Yasal Danışman Olabilir?
Yasal danışman ve vasi tayini yapılırken, yerleşim yerleri ve kişisel ilişki gibi faktörler göz önüne alınacaktır. Dolayısıyla eş ve yakın hısımlar vasi seçiminde öncelikli olabilir. Elbette vesayet altına alınacak kişinin vasi seçiminde kimi istediği de önem arzeder. Kimi durumlarda kısıtlının kendisi yerine anne babası da öneride bulunabilir. Vesayet makamının verdiği karar ilan edilecektir.
Vasi olarak atanan, vesayet altındakiyle aynı yerleşim yerinde oturuyorsa görevi kabul etmekle yükümlüdür. Ancak atama aile meclis tarafından gerçekleşmişse bu görevi kabul yükümlülüğü yoktur.
Kimi hallerdeyse kişi istese bile vasi olarak tayin edilememektedir. Bu haller kısıtlılık ve menfaat çatışması gibi durumlardır.
Birden Çok Vasi Atanabilir Mi?
Kural olarak tek bir kişinin vasi olarak atanması esastır. Fakat somut olayın özellikleri bunu gerektiriyorsa ve vasilerin de rızası varsa, tek kısıtlı için birden çok vasi tayin edilmesi mümkündür.
- “…Dava dilekçesinde kısıtlı adayı …’a vasi atanması talep edilmiş, mahkemece daha önce atanan …’nın vasiliğinin devamına ve …’ın da hukuki vasi olarak görevlendirilmesine karar verilmiştir… Somut olayda; dosyanın incelenmesinde mevcut vasi … ile yeni atanan …’ın birlikte vasilik görevini yürütmek isteyip istemedikleri sorulmamış ve rızaları alınmamıştır. Açıklanan yasal düzenleme karşısında birden çok kişi, rızaları alınmadan ve yetkileri belirlenmeden birlikte vesayeti yürütmekle görevlendirilemeyeceğinden, mahkemece eski vasinin yetkilerinin sınırlandırılmasına ve yeni vasi atanmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir…” Y. 18. HD., 2015/13950 E., 2015/14844 K.
Vasinin Yapamayacağı İşlemler Nelerdir?
TMK 449 uyarınca, vesayet altındaki kısıtlı adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır. Ayrıca bazı işlemlerin yapılabilmesi için vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin; bazı işlemler içinse denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinin izni aranmıştır. İzin gerektiren hallere ulaşmak için Vesayet Dairelerinin ve Yasal Danışmanın İznini Gerektiren Haller başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.