Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/9917 E. , 2021/3708 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen tazminat davalarının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalı …’ın istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06/04/2021 tarihinde davacı asil … ve vekili Av. … ile davalı … vekili Av…., davalı … vekili Av…. ve davalı asil … geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan asillerin ve taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; maliki bulunduğu ait … plakalı 2011 model mercedes marka aracın, davalı … tarafından elinde herhangi resmi bir satış vekaleti olmadan ve davacının bilgi, onay ve muvaffakati olmaksızın … 4. Noterliğinin 06/10/2016 tarih ve 8291 yevmiye numaralı işlemi ile davalı …’a satıldığını, sözkonusu aracı …’da satmak istediği için daha önce alım satım işlerinde kendisine yardımcı olan …, …, … isimli kişileri … 3. Noterliği’nin 06/10/2016 gün ve 11011 yevmiye numarası vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, aynı gün içerisinde … İlinden … İlçesine vekaletnamenin fiziki olarak gönderilmesi mümkün olmamasına rağmen davalı noter … tarafından vekaletnamenin aslı veya onaylı sureti olmadan aracın satış işleminin gerçekleştirildiğini, vekaletnamenin …’e ait cep telefonuna bilgilerin doğruluğunu ve vekaletnamenin şeklinin teyiti için cep telefonu ile whatsapp’tan kontrol için gönderildiğini; vekaletnamenin davalı …’e hiç bir zaman iletilmediğini, işlem sırasında elinde resmi bir belge ve vekaletname olmadığını, davaya konu satış vekaletnamenin faks yada elektronik posta yoluyla alınmış herhangi bir teyidinin bulunmadığını, hukuka aykırı bu işlemden davalı noterin sorumlu olduğunu, davalı …’in satışa konu araçtan elde ettiği parayı vermediği gibi aracını değerinin altında satarak zararına hareket ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.000 TL maddi tazminatın satış tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, birleşen davada ise, aracın satış işleminin noter vekili olan davalı … tarafından yapıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.000 TL maddi tazminatın satış tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 13/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 385.000 TL’ye yükseltmiş, davalı … yönünden talebinden vazgeçtiğini bildirmiştir.
Davalı …; söz konusu aracı … 4. Noterliğinde yapılan araç satış sözleşmesi ile bedelini ödeyerek satın alması nedeniyle tarafına husumet yöneltilemeyeceğini, davacının aracın satışı için verdiği vekaletnamenin içeriğine ve geçerliliğine hiçbir itirazının olmadığını, ayrıca verdiği vekaletnamenin fotoğrafını çekip whatsapp üzerinden vekil kıldığı kişilere yollamak suretiyle bu konudaki istek ve iradesini açıkça ortaya koyduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …; dava konusu noterlikteki görevine 17/10/2016 tarihinde başladığını, davaya konu satış işleminin ise göreve başlamadan önce 06/10/2016 tarihinde yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … 07/02/2018 tarihli duruşmadaki beyanında; davacı tarafından aracın satılması için gönderilen vekaletnamede …’un, kendisinin ve bir kişinin daha isminin yer aldığını, ancak vekalet aslının kendisine ulaştırılmadığını, …’un talimatı üzerine davalı …’la irtibata geçerek notere gidip aracın satışını yaptığını, davalı …’dan herhangi bir para almadığını, para konusunu … ile davalı …’ın hallettiklerini, aracın ne kadara satıldığını bilmediğini, notere gidip satış işlemlerine aracılık ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …; satışa ilişkin vekaletin hazır olduğunu ancak işlemin aciliyeti nedeniyle kargo vb. ile kendisine intikal ettirileceğinin belirtilmesi üzerine, davacı tarafından whatshapp üzerinden gönderilen vekaletname görüntüsünün bilgisayar üzerinden çıktısı alındıktan sonra … 3. Noterliği aranarak sözlü teyit ve elektronik imza istendiğini, vekillerin azil edilmediğinin belirtilmesi üzerine elektonik imza ile imzalanan vekaletname görüntüsünün NBS üzerinden alınarak whatshapp görüntüsü ile karşılaştırıldığını, örtüştükten sonra para alışverişinin tamamlandığının taraflarca beyan edilmesi üzerine araç satış işleminin gerçekleştirildiğini, davacının kendi kimliğinin fotokopisini de whatshaptan gönderdiğini, Türkiye Noterler Birliğinin 04/06/2013 tarih ve 57 sayılı genel yazısının bu yönde olduğunu; satılan aracın vekil tarafından ibraz edilen ve noterlik işlemine eklenen araca ait orijinal geçici tescil belgesi ile aracın satış sonrası davalı alıcıya anahtarları ile teslim edilmiş olması, satılan aracın davacı tarafından vekil ya da vekilllere bir ya da birkaç gün önceden teslim edilmesi, davanın satış anına kadar dolandırıcılık ya da hırsızlık bakımından bir müracatın olmaması karşısında, asil ve vekillerin iradelerinin karşılıklı ve kabul yönünde örtüştüğünün ispatı olduğunu; aracın satış bedelinin ödenmediğine ilişkin talebin vekalet ilişkisine dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; satış işlemini yapan noterin davalı noter vekili … olduğu, davalı noter …’un araç satış tarihinden sonra 17/10/2016 tarihinde … 4. Noterliği görevine başladığı ve dava konusu aracın satış işlemi ile ilgisi olmadığı, davalı …’ın aracı usulüne uygun olarak bedelini ödeyerek noter satışı ile satın aldığı ve aracı satanlar ile işbirliği içinde olduğu hususunda dosyada somut delil bulunmadığı, vekaletname ile davacıya ait aracı satan davalı …’in, dürüstlük kuralına, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak ve temsil yetkisini sınırları içerisinde kalmayarak davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği, ayrıca araç satış bedelinin davacıya teslim edildiği hususununda dosyada delil olmadığından aracın satış tarihindeki gerçek değeri üzerinden davacı araç sahibinin uğradığı zararın davalı …’ten tahsili gerektiği, davalı noter vekili …’ın telefondaki görüntüye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu’nun 72 nci maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noterin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle; davalı …’a karşı açılan davanın reddine, davalı …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalılar … ve …’a karşı açılan davanın davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, davacı ve davalı … tarafından istinaf yoluna müracaat edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; noterde düzenlenen araç satış sözleşmesinde bedelin davalı satıcı vekili … tarafından alındığının yazılı olduğu, belge içeriğinin aksinin aynı mahiyette bir belge ile ispat edilmesi gerektiği, davalı alıcının davacı aleyhine kötü niyetle ve bilerek hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davalı noter vekili …’ın satış esnasında mevcut vekaletname görüntüsünün bilgisayar üzerinden çıktısını aldıktan sonra … 3. Noterliğini telefonla aradığı, vekaletname hakkında çalışanlardan teyit ve elektronik imza istediği, … 3. Noterliği tarafından vekaletnamenin geçerli olduğu, vekillerin halen azledilmediği sözlü olarak teyit edildikten sonra yetkili memur tarafından elektronik imza ile imzalandığı ve NBS üzerinden alınarak satışın gerçekleştirildiği, diğer bir anlatımla noterler arasında bir teyitleşme yapıldığı, Türkiye Noterler Birliğinin 04/06/2013 tarih ve 10663 sayılı kararı doğrultusunda noter tarafından düzenlenen bir belgenin aslı veya noterlik onaylı sureti ibraz edilemiyorsa acele hallerde işlem yapabilmesi için noterlikçe düzenlenen bir belge örneğinin teyit yapılma koşuluyla faksla gönderilmesine olanak tanındığı, satış esnasında vekaletnamenin gerçekten düzenlenen bir vekaletname olduğu, mevzuat gereği noterde düzenlenen bir vekaletname aslı olmadan da teyit edilmesi koşuluyla örneğinin ibrazı halinde de işlem yapılabileceği, vekilin de azledilmediği, davalı noter vekilinin gerçekte var olan bir vekaletnameye dayanarak işlem yaptığı, noterin teyit görevini ihmal etse dahi teyit edildiği takdirde azil görmeyen vekaletname varlığının ilgili noter tarafından doğrulunacağı, yaptığı bu işlem nedeni ile vekilin davacı ile aralarındaki iç ilişkiye aykırı hareket etmesi ve kötüniyetli olmasından davalı noter vekilinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı …’ın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, asıl davanın davalı … yönünden kabulüne, davalı … yönünden ispatlanamaması nedeniyle reddine, davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddire, birleşen davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiş; karar, davacı tafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava; Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesine dayalı noterin kusursuz sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Noterlik Kanunu’nun 1 nci maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti olduğu ve noterin, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirdiği belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin, yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluktur.
Noterler, devlet adına bir takım kamusal yetkileri de kullanmak suretiyle; belgeleri ve beyanları resmîleştiren ve aksinin kanıtlanmasını güçleştiren hatta neredeyse imkânsız hâle getiren, hukukî sonuçlar doğuracak belgelerin düzenlenmesi yetkisiyle donatılmıştır
Noterlik Kanunu’nun 82 nci ve İcra İflas Kanunu’nun 38 nci maddeleri gereğince; noterlerin düzenlemiş oldukları belgelere ispat gücü ve icra edilebilirlik açısından, özel ve ayrıcalıklı bir konum verilmiştir. Bu kadar önemli bir işin yapılmasıyla yetkili kılınan noterlerin sorumluluklarının da düzenlemeye paralel olması gerekir. Noterlerin uzmanlığına inanan ve güvenen iş sahipleri, yapılan iş ve işlemlerin tam ve sağlıklı olduğu konusunda kuşku duymamalıdırlar. Bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar doğmuşsa noterin bundan sorumlu olması doğaldır.
Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
Kanun’un 162 nci maddesinde kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple, noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı, yalnızca, zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna göre, noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak, gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Yargıtay uygulamasında da; noterlerin hukukî sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu genel bir ilke ve prensip olarak benimsenmiştir. Noterin hukukî sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için ortada; noterin veya noter çalışanının bir eyleminin bulunması ve bu eylemden dolayı bir zararın doğması, bu zararla birlikte eylem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Bu şartlardan birisinin gerçekleşmemesi hâlinde noterin hukukî sorumluluğunun doğmayacağı kabul edilmektedir. Noterin bir kamu hizmeti ifa ettiği de dikkate alınarak sorumluluğun belirlenmesinde normal bir insanın göstereceği özenli davranış değil, aynı işi üstlenen noterlik mesleğinde çalışan bir kişinin göstermesi gereken objektif davranış esas alınacaktır. Buradaki tazminat yükümlülüğü; sorumlu kişinin somut olaydaki bireysel davranışından ziyade, daha çok onun toplum ve ekonomi içindeki durumu ile kanunun ona yüklediği ihtimam ve özen görevine bağlanmaktadır.
Noterlerin yaptığı işlemler bakımından söz konusu işlemin gereği gibi yani, özen yükümlülüğüne uygun şekilde yerine getirmiş olsaydı, zarar oluşmayacaktı denilebiliyorsa noter sorumlu olacaktır. Zira; noter işlemi yaparken gözle görülebilecek bir sahteliğe rağmen işlemi devam ettirmişse ve bu işlemden bir zarar doğmuşsa noter doğal olarak sorumlu olacaktır.
Noterin, ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72. maddesine göre noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlaması ve tetkik etmesi yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir.
Somut olayda; noter vekili olan davalı …’ın, diğer davalı …’in elinde bulunan whatshaap ekran görüntüsünde yer alan vekaletnameye istinaden işlem yaptığı, işlem sırasında vekaletname aslının olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde bölge adliye mahkemesince; davalı noter vekili olan davalı …’ın telefon ekran görüntüsünde yer alan vekaletnameye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu’nun 72 nci maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noter vekilinin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noter vekilinin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve tahsilde tekerrüre neden olunmaksızın davacının zararının asıl davada davalı … ile birleşen davada davalı …’dan tazminine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile noter vekili olan davalı … bakımından birleşen davanın reddine yönelik hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK’nın 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, 3.050’şer TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacıya, davacıdan alınıp davalılar … ve …’a verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK’nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 06/04/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
Dava, özü itibari ile 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesine dayalı noterin sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince; davalı noterin telefondaki görüntüye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu’nun 72 nci maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noterin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, noterlerin sorumluluğunun da, kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların giderilmesi gerektiğinden davalı …’a karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; satış esnasında vekaletnamenin gerçekten düzenlenen bir vekaletname olduğu, mevzuat gereği noterde düzenlenen bir vekaletname aslı olmadan da, teyit edilmesi koşuluyla örneğinin ibrazı halinde de işlem yapılabileceği, vekilin de azledilmediği, davalı noter vekilinin gerçekte var olan bir vekaletnameye dayanarak işlem yaptığı, noterin teyit görevini ihmal etse dahi teyit edildiği takdirde azil görmeyen vekaletname varlığının ilgili noter tarafından doğrulanacağı, yaptığı bu işlem nedeni ile vekilin davacı ile aralarındaki iç ilişkiye aykırı hareket etmesi ve kötüniyetli olmasından sorumlu tutulamayacağı, bu bağlamda davalı noter vekilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, davalı …’ın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı … aleyhine açılan birleşen davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı TMK’nun “Dürüst davranma” başlıklı 2 nci maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK’nın 2 nci maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını Kanunun korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hâkime özel ve istisnai hâllerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.
25.1.1984 tarihli ve 3/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında da ifade edildiği üzere, bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hâllerinde, TMK’nın 2 nci maddesi uygulama alanı bulur ve olağanüstü bir imkân sağlar; haksızlığı düzeltici, yasadaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir.
Aynı konuya ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü” başlıklı 29 ncu maddesinde de yer verilmiştir. maddede; “(1)Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. (2)Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.” düzenlemesini içermektedir.
Bu maddenin birinci fıkrasında dürüstlük kuralı, ikinci fıkrasında ise doğruyu söyleme yükümlülüğü getirilmiştir.
Diğer taraftan, noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
Kanun’un 162 nci maddesinde kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple, noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir.
Zarar gören davacı, yalnızca, zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna göre, noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak, gerekli özeni
göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Yukarıda yapılan bu açıklamalar ışığında davacı bakımından olay incelendiğinde; davalı … Noterliğinin işlemine esas aldığı aslı … 3. Noterliği’nde düzenlenen 06/10/2016 tarih ve 11011 yevmiye numaralı vekaletname ile davacının, dava dışı …’u, …’i ve davalı …’i … plaka sayılı aracı dilediğine, dilediği bedel ve şartlarda satmaları hususunda vekil kıldığı; vekaletnameye ilişkin azil, düzeltme ve istifa şerh kaydına rastlanmadığı,
Yine satışa ilişkin davacının vekaletnamenin cep telefonu ile whatshap görüntüsü olarak kendisinin gönderdiğine ilişkin beyanının olduğu; vekil tayinine ilişkin vekaletname ile araç satışına ilişkin her iki işlemin de aynı tarihli olduğu; davacının kendi kimliğinin fotokopisini de whatshaptan gönderdiği; satışa ilişkin bizzat davacı tarafından işlemin yapıldığı gün 06/10/2016 tarihli faturanın kesildiği anlaşılmaktadır.
Tüm maddi ve hukuki durum uyarınca davacı fiillerinin TMK’nın 2 nci maddesine aykırılık teşkil ettiği ve tam kusurlu olduğu, olayda illiyet bağının kesildiği ve bu suretle noterin sorumluluktan kurtulduğu, “davacının dürüstlük kuralına aykırı davrandığı, kendi kusuruna dayalı olarak hak ve menfaat edinemeyeceği” gerekçesi ile bölge adliye mahkemesi kararının onanması gerektiği kanaatıyla, sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 06/04/2021