Velayetle İlgili Karar Verirken Çocuğun Dinlenmesinde İdrak Yaşı

Yargıtay 2. HD. 2022/1691 E., 2022/3905 K.

\”İçtihat Metni\”
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi…. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, velâyet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
İlk derece mahkemesince, tarafların boşanmalarına ve 2014 doğumlu müşterek çocuk …’nın velayetinin anneye verilmesine hükmedilmiş olup davalı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince esastan ret kararı verilmiştir.
Velâyet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun \”Üstün yararı\” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. l;TMK m. 339/1, 343/K 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup re\’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velâyet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.
Davalı baba, temyiz dilekçesinde müşterek çocuğun yanında ikamet ettiğini iddia ederek öğrenim gördüğü okula ilişkin öğrenim belgesi sunmuştur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re\’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu itibarla tarafların kabulü de hakimi bağlamaz. Bu bakımdan davalı babanın temyiz aşamasındaki iddiaları da dikkate alınarak, inceleme tarihinde yaşı itibarıyla idrak çağında bulunan müşterek çocuğun; mahkemece bizzat veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki tercihi kendisinden sorularak (Y.H.G.K E.2012/2-401- K.2012/723) ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı bilirkişilerden (4787 s. K m.5) ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte yeniden sosyal inceleme raporu alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun üstün yararına olacağı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.25.04.2022 (Pzt.)

Yargıtay 2. HD. 2022/4523 E., 2022/6336 K.

\”İçtihat Metni\”
MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi… Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından tazminat miktarları, velâyet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesinin kararı ile ortak çocuk Muhammed\’in velayeti, kadına verilmiştir. Hükme karşı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesi erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Velayet düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, “çocuğun üstün yararı\”dır(Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re\’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin dahi göz önünde bulundurulması gerekir. ilk derece mahkemesinin 10/08/2018 tarihli ara kararın gerekçesinde çocuğun baba yanında kaldığı belirtilerek geçici velayetin anneye verilmesi talebi reddedilip anne ile kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği görülmektedir. Uzman tarafından hazırlanan sosyal inceleme raporunda ortak çocuğun babası ile kalmaya devam etmek istediğini beyan ettiği, raporda da ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesinin uygun olduğu belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli karar tarihi itibariyle ortak çocuk Muhammed’in henüz 5 yaşında olduğu, yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu doğru ise de yargılamanın tüm aşamalarında hatta temyiz aşamasında dahi çocuğun halen baba yanında olduğu, çocuğun alıştığı ortam, uzmana verdiği beyan karşısında , artık idrak çağında olduğu da dikkate alınarak ortak çocuk Muhammed’in velayet durumunun, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi uyarınca, psikolog, pedegog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir heyet tarafından incelenerek uzman raporu da alındıktan ve tüm delillerle birlikte değerlendirildikten sonra karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

2- Davacı erkeğin tazminat miktarları yönünden temyiz incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre kişisel ilişkiye yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 28.06.2022 (Salı)

Yargıtay 2. HD. 2019/7241 E., 2019/11271 K.

\”İçtihat Metni\”
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat, reddedilen maddi ve manevi tazminat talebi, tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden;, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise velayet, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu\’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu\’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Mahkemece, tarafların ortak çocukları 2010 doğumlu … ve 2012 doğumlu İbrahim Sami\’nin velayeti davacı-karşı davalı babaya verilmiştir. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun \”Üstün yararı\” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup re\’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocuk …\’un görüşüne başvurulmadığı gibi çocuklar ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuklar ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır. O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk …\’un eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun\’un 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının yaşanılan ortamında da inceleme yapmak sureti ile araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağı tespit edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Ömer\’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 218.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Nezihe\’ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.11.2019 (Salı)

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda avukat tutmanız gerektiğini düşünüyorsanız aşağıdaki butona basarak kısaca yaşadığınız durumu anlatabilirsiniz. İstanbul içinde faaliyet göstermekteyiz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul