Yetki Belgesinin Vekaletname Hükmünde Olması
Avukatlık Kanunu m. 56/5 uyarınca, avukatlar, “başkasını tevkil etme yetkisini haiz oldukları bütün vekâletnamelerini kapsayacak şekilde bir başka avukata veya avukatlık ortaklığına vekâletname yerine geçen yetki belgesi verebilir. Bu yetki belgesi vekâletname hükmündedir.”
Dolayısıyla verilen yetki belgesi herhangi bir süre şartı gibi kayıt içermediği müddetçe yetki belgeli avukata yapılan tebliğ geçerli sayılacaktır.
- “…Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından Av. …’ye Ordu 5. Noterliği’nden verilen 02.12.2016 tarihli vekaletname tevkil yetkisini haiz olup adı geçen vekil tarafından Av. …’a verilen yetki belgesinin süreli olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt içermemektedir. İlk Derece Mahkemesince verilen gerekçeli karar adı geçen vekile 14.03.2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmiş, karar HMK 345/1 maddesinde öngörülen iki haftalık süre içinde istinaf edilmediğinden kesinleşmiştir. Av. …’nün 02.04.2021 tarihli dilekçesiyle karar duruşmasına süreli yetki ile Avukat …’un katıldığı, dosyada vekilin kendisi olduğu belirtilerek gerekçeli kararın kendisine tebliği talebi ile kararın tebliği üzerine adı geçen vekil tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Oysa ilk Derece Mahkemesi kararının Av. …’a tebliği geçerli olup karar aleyhinde süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. Kanun yoluna başvuru süreleri hakim tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan, kamu düzeni ile ilgili re’sen gözetilmesi gereken kesin sürelerden olduğundan sonraki tarihli tebligat istinaf başvuru süresini ihya etmemektedir…” Y. 11. Hukuk Dairesi 2021/5069 E. , 2021/5616 K.
Yetki Belgeli Avukatın Tebligatı İade Etmesi
9. HD, yetki belgeli avukatın kendisine gönderilen tebligatı iade ederek dosyada yalnızca bir defalığına duruşmaya girdiğini ve başka yetkisi olmadığını beyan ettiği olayda, bu dilekçeye değer verilmesi görüşünde bulunmuştur. Dolayısıyla yetki belgeli avukata gönderilen tebligat bu dosyada süreyi başlatmamıştır.
- “…Öte yandan; kendisine tebligat yapılan avukatın tebliğ tarihinden bir gün sonra istinaf süresi içinde dilekçe ile başvurarak “gerekçeli karar tarafıma 27.12.2018 tarihinde tebliğ edildi. Tebligatı iade ediyorum. Yetki belgesi ile bir defaya mahsus duruşmayı takip ettim, dosyada başkaca yetkim yoktur” diye açıkça belirttiği görülmektedir. Bu aşamada, hak arama özgürlüğünün ihlal edilmemesi açısından istinaf süresi içinde verilen bu dilekçeye değer verilerek gerekçeli karar dosyayı takip eden vekillerden birine tebliğ edilmelidir. Nitekim, İlk Derece Mahkemesi de bu dilekçeden sonra Av. … …’na gerekçeli kararı tebliğe çıkarmıştır. Ancak gerekçeli karar bu vekile 29.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın 22.01.2019 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi süresinde kabul edilmemiştir. 22.01.2019 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığının kabul edilmesi hak arama özgürlüğünü kısıtlar mahiyette görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle istinaf süresinde kabul edilerek işin esasına girilmeli, davacının ve katılma yolu ile davalının istinaf talepleri değerlendirilmelidir. Bu husus gözetilmeden verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı hatalı olduğundan bozulması gerekmiştir…” Y. 9. Hukuk Dairesi 2021/11039 E. , 2021/15206 K.
3. HD.’ye yansıyan bir olayda ise, tebligat iadesi kesinleşme süresi geçtikten sonra yapılmıştır. Daire bu dosyada yetki belgeli avukata yapılan ilk tebligatın süreyi başlatacağı görüşünde bulmuştur.
- “…Temyiz incelemesi istenilen Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018-138 Esas, 2019-159 Karar sayılı gerekçeli kararı, davalı vekili Av. …’a 28/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup ilgili tarafından yetki belgesi ile dava ve duruşmaların takip edildiği, “tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine” hükmün 10.09.2019 tarihinde kesinleştiğine dair şerh verildiği, ancak yetki belgesi veren avukat ile iş ilişkisinin bittiği gerekçesiyle tebligatın 18.10.2019 tarihinde mahkemeye iade edilmesi ve davalı vekili Av….’nun tebliğ talebi üzerine mahkemece ara karar ile kesinleşme şerhi kaldırılarak bu kez Av. …’ya gerekçeli kararın 28.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili sıfatı ile adı geçen vekil Av. …’nun ise 25.10.2019 tarihinde kararı temyiz ettiği anlaşılmıştır. Ancak, davada davalı tarafından Av. … vekil tayin edilmiş olup, Av. … tarafından da Avukatlık Kanunu 56/5 maddesi uyarınca Av. … yetkilendirilmiştir. Ne var ki, mahkeme kararının Av. …’a 28/07/2019 tarihinde tebliğinden önce ilgilinin iş ilişkisini sonladırdığına dair bir beyan dosyaya yansımamıştır. O halde, anılan tarihte yapılan tebligat usulüne uygun bir tebligat olup yasada belirlenen süreler işlemeye başlamıştır. Av. … tarafından HUMK’un 432. maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 25.10.2019 tarihinde temyiz yoluna başvurulduğu anlaşıldığından davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddi gerekmiştir…”
11. HD. ise, tebligat iadesi kesinleşme süresi geçmeden yapılmış olsa bile yetki belgeli avukata yapılan tebliğin süreyi başlatacağını ifade etmiştir.
- “…Temyiz incelemesi istenilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2018-670 Esas 2019-1271 Karar sayılı gerekçeli kararı, asıl ve birleşen davada davalılar vekili Av. …’ye 07.11.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup ilgili tarafından yetki belgesi ile dava ve duruşmalarının takip edildiği, tevkil yetkisi verilen avukat ile iş ilişkisinin bittiği gerekçesiyle tebligatın 12.11.2019 tarihinde mahkemeye iade edildiği, mahkemece bu kez Av. …’ya gerekçeli kararın 20.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, Esas ve birleşen davada davalılar vekili sıfatı ile adı geçen vekil Av. …’nın 03.12.2019 tarihinde kararı temyiz ettiği anlaşılmıştır. Ancak, asıl ve birleşen davada davalılar tarafından Av. … vekil tayin edilmiş olup, her iki davalı vekaletnamesinde de avukata tevkil yetkisi verilmiştir. Av. … tarafından da bu yetkiye istinaden asıl ve birleşen dosyayı kapsayacak şekilde Av. … ve Av. …yetkilendirilmiştir. Ne varki, Bölge Adliye Mahkemesi kararının Av. …’ye 07.11.2019 tarihinde tebliğinden önce ilgilinin iş ilişkisini sonladırdığına dair bir beyan dosyaya yansımamıştır. O halde, anılan tarihte yapılan tebligat usulüne uygun bir tebligat olup yasada belirlenen süreler işlemeye başlamıştır. Av. … tarafından 6100 sayılı HMK 361/1 maddesinde öngörülen iki haftalık temyiz süresi geçirildikten sonra 03.12.2019 tarihinde temyiz yoluna başvurulduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddi gerekmiştir…” Y. 11. Hukuk Dairesi 2019/5192 E. , 2021/5308 K.
Çözüm
Yargıtay kararlarından anlaşıldığı üzere, başka bir meslektaşa yetki belgesi veren avukatların kanun yoluna başvuru hakkı ve yetkisini münhasıran kendilerinde tutması ve tebligatların doğrudan kendilerine yapılmasını istemesi ya da yetki belgesini süreli olarak düzenlemeleri yerinde olacaktır.
Bu nedenle süre kaçırılmışsa, dava konusu uyuşmazlığa bakmakla görevli olan hukuk dairesi hangisiyse, o dairenin içtihatlarını araştırmak faydalı olacaktır. Zira Yargıtay daireleri arasında küçük de olsa farklılıklar bulunabilmektedir.