Yoksulluk Nafakası İsteme Şartları ve Nafaka Miktarı

Yoksulluk nafakası, boşanmayla birlikte menfaati zarar gören eşin korunması amacıyla hukumuzda yer almış hukuki bir kurumdur. İştirak nafakasından farklı olarak çocuklar için değil, eşin bizzat kendisi için verilir. Boşanmadan sonra verilebileceği gibi, dava sırasında tedbir nafakası adı altında da eş için nafakaya hükmedilmesi mümkündür. İlgilenenler nafakanın kaldırılması ve azaltılması ile ilgili yazımıza da göz atabilirler.

İstem Şartları

Yoksulluk Nafakasını İsteyen Eşin Kusuru Daha Ağır Olmamalıdır

Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için en önemli koşul, talep eden eşin diğer eşten daha az kusurlu ya da eşit kusurlu olmasıdır. Diğer eşten daha fazla kusuru olan eş boşanmadan sonra fakirliğe düşecek olsa bile yoksulluk nafakası talebi reddedilir. Örneğin, hayata kast nedeniyle açılan bir boşanma davasının kabulü halinde davalı eş çalışmıyor ve hatta çalışamıyor olsa bile, davacı eşin de aynı derecede ya da daha ağır kusur bulunmadıkça davalının yoksulluk nafakası alması mümkün değildir.

Genel boşanma sebeplerine dayalı olarak açılan boşanma davaları kabul edilse bile hangi tarafın daha kusurlu olduğu hususu değişiklik gösterebilmektedir. Fakat özel boşanma sebeplerine dayanarak açılmış davanın kabulü halinde davacı, diğer şartların da oluşması halinde yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Bu durum kimi zaman yeterince adil olmayan uygulamaları da beraberinde getirmektedir. Örneğin terke dayanan kabul edilmiş bir boşanma davasında evi terkeden eş daha önce fiziksel şiddete uğramış olsa da, samimi ihtara rağmen geri dönmediği takdirde yoksulluk nafakası talep edemeyecektir.

Nafaka ödemekle yükümlü kılınacak kişinin kusurlu olması zorunlu değildir. Hiçbir kusuru olmayan eş dahi yoksulluk nafakası vermekle yükümlü kılınabilir. Elbette bunun söz konusu olabilmesi için nafakayı talep eden eşin de kusursuz olması gerekir.

Yoksulluk Nafakasını Talep Eden Eş Boşanma Sonrasında Yoksulluğa Düşecek Olmalıdır

Yoksulluğun tarafların kendi düşünce ve hallerine göre mi yoksa objektif olarak mı tespit edileceği hususu kanunda açık değildir. Fakat objektif bir değerlendirme yapılması gerektiğini söyleyebiliriz. Kişinin varlığını geliştirmek için yapılması gereken zorunlu harcamaların karşılanamaması durumunda kişinin yoksul olduğu kabul edilmektedir. Bu değerlendirme hükmün kesinleşmesi tarihine göre yapılacaktır.

Kimi durumlarda kişinin yeterli ve düzenli geliri olmasa da yeterince malvarlığı bulunabilir. Örneğin kiraya vermiş olmasa bile bir binaya sahip olan eşin yoksulluğa düşeceği söylenemez. Zira taşınmazın satılması ya da kiraya verilmesi mümkündür.

Bazen sırf yoksulluk nafakasına hak kazanabilmek için talepte bulunan eşin işten çıkmasına rastlanmaktadır. Fakat kendi isteğiyle yoksulluğa sebep olmuş eşin nafaka istemesi mümkün değildir.

Bir Başkasıyla Evli Gibi Birlikte Yaşayan Kişi Nafaka İsteyemez

Medeni Kanunumuzda yer alan düzenlemeye göre irat şeklinde ödenmesi kararlaştırılan nafakanın, nafaka alacaklısı eşin ölmesi, bir başkasıyla evlenmesi ya da evli gibi yaşaması halinde kaldırılması mümkündür. Aynı şekilde henüz nafaka istemi hakkında hüküm verilmeden önce de nafaka talep eden eş, diğer bir kimseyle evli gibi beraber yaşamaya başladıysa talebi reddedilecektir.

“… Davacı- davalı kadının bir başka erkekle fiilen birlikte yaşadığı sabit olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Başka erkekle fiilen evliymiş gibi yaşayan kadın yararına tedbir nafakası tayin edilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…” Y. 2. HD., 2016/6627 E., 2016/7176 K.

“… Toplanan delillerden, davacı kadının, davanın devamı sırasında bir başkası ile gayri resmi şekilde birlikte olduğu ve halen o kişiyle yaşadığı anlaşılmaktadır. Davacının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması irat şeklinde verilen yoksulluk nafakasının kaldırılması sebebidir (TMK m. 176/3). Bu nedenle, Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası koşullarının davacı kadın lehine oluştuğundan söz edilemez. Bir başka erkekle birlikte yaşayan kadına tedbir nafakası da verilemez. Bu durumda, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır…” Y. 2. HD., 2015/15309 E., 2016/6985 K.

Yoksulluk Nafakası Miktarının Belirlenmesi

Yoksulluk nafakasıyla güdülen amacın yeterli geliri olmayan eşin objektif olarak yoksulluktan kurtarılması olduğundan bahsetmiştik. Yargıtay, yoksul olmayan birisi tarafından yapılabilmesi beklenen harcamalara şunları örnek göstermiştir:

  • Yemek,
  • Barınma,
  • Giyinme,
  • Sağlık,
  • Ulaşım,
  • Kültür,
  • Eğitim.

Dolayısıyla sinema, tiyatro, gezi gibi aktiviteleri dahi yapabilecek miktarda yoksulluk nafakası istenebilmesi mümkündür. Fakat burada göz önüne alınması gereken en önemli husus tarafların maddi durumlarıdır. Asgari ücretle geçinen nafaka borçlusunun hiçbir geliri olmayan tarafın tüm bu ihtiyaçlarını karşılaması elbette mümkün değildir.

Aynı şekilde nakafa talep eden kişinin halihazırda bir geliri varsa bu da mahsup edilir. Uygulamada asgari ücret alan kişinin nafaka alacaklısı olabileceği kabul edilmektedir.

Anne babası zengin olan tarafın nafaka talep edebilmesine bir engel yoktur. Zira bakım yükümlülüğü öncelikle eşe aittir. Nafaka istenen eşin de yoksul olması durumundaysa bakım yükü üstsoy ve altsoyda olacaktır. Bunlar da yoksa, varsa kardeş bakmakla yükümlüdür. Gerçekten de hukukumuzda aileden yardım nafakası istenmesi mümkündür.

Miktar Belirlenirken Eşlerin Geliri Araştırılmalıdır

“… Dosya içerisinde bulunan kolluk tutanağında kadının ev temizliğine gittiği sigortalı olduğu aylık 950 TL gelirinin olduğu,erkeğin ise otelde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı aylık 1.300 TL gelirinin olduğu belirtilmiş, kadın dava dilekçesinde de ev hizmetlisi ve temizlik işçisi sıfatı ile sigortalı olarak çalıştığını beyan etmiştir. Bu sebeple davacı kadının çalışma kayıtlarının dosya içerisine alınması, çalıştığı yerden de sorularak, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, elde ettiği gelirin miktarı ve gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağının belirlenmesi ve yine davalı erkeğin de çalıştığı yerden aldığı ücretin sorularak gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” Y. 2. HD., 2018/6889 E., 2019/6238 K.

İletişime Geç
Whatsapp'tan Yaz
Merhaba 👋
Okuduğunuz konuyla ilgili veya başka bir konuda danışmanlık ve vekillik hizmeti hakkında ayrıntılı bilgi almak için aşağıdaki butona basabilirsiniz.
Av. Oğuzhan Yazıcı | İstanbul